Ayşe Yıldırım

AKP, Kürtleri kayyımla yönetecek!

22 Haziran 2016 Çarşamba

Mardin Artuklu Üniversitesi’nde kimsenin anlamadığı terörle mücadele adı altında 10 maddelik master planını açıklıyordu dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu. Sıkıcı tarih dersiyle süslemeye çalıştığı konuşmasının en dikkat çeken yanı DBP’li belediyelerle ilgili bölümüydü. Aslında daha önce “reis”in dile getirdiği şeyleri söylüyordu. DBP’li belediyelerin “terörist istihdam” ettiğini ileri sürüyor, paraların yatırımlar yerine teröre harcandığını savunuyordu. Hedefinde üç belediye vardı; Diyarbakır, Van ve Mardin... Çeşitli rakamlar veriyordu üç belediyenin harcamalarıyla ilgili. Ama daha kendisi Mardin’den ayrılmadan Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, yalanlıyordu Davutoğlu’nu.

Davutoğlu, “Mardin’de yüzde 96’sı merkezden verilen bütçenin, personele ayrılanı yüzde 62, yatırıma ayrılanı yüzde 7” diyordu... Yani ona göre bu paralarla belediyeler terörist besliyordu. Ahmet Türk ise Davutoğlu’nu daha önce defalarca uyarmalarına, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri’nce yapılan tespitleri bile hatırlatmalarına rağmen ısrarla yanlış rakamlar verdiğini söylüyordu. Aylardır bakanlık müfettişleri karargâh kurmuştu Mardin’e. Tıpkı Diyarbakır ve Van’da olduğu gibi. Ama bir şey bulamamışlardı “Reis” ve “Hoca”nın iddialarını ispatlayacak. Aksine, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği’nin Özel Teftiş raporunda “Mardin Belediyesi’nde personel harcamalarının yüzde 30’u aşmadığı, yasal sınırlar içerisinde kaldığı” yazıyordu.

Sadece bu değildi Davutoğlu’nun “yalan”ı. 2015 yılı rakamlarına göre AKP’li belediyelerle nüfus oranına göre kıyaslandığında Mardin Belediyesi’nin personel sayısı bile onlardan daha azdı. Örneğin 768 bin nüfuslu Trabzon’da belediyenin personel sayısı 1872’ydi. 729 bin nüfuslu Ordu’da belediyenin personel sayısı ise 1460. Mardin’in nüfusu bu iki kentten daha fazlaydı; 797 bin. Ama personel sayısı onlardan daha az; 1220...

“Hoca”, Saray darbesiyle bir gecede Başbakanlık’tan ayrıldı. Ve onun yarım bıraktığı “işi” tamamlama görevi Binali Yıldırım’a verildi. Yıldırım da “HDP’li belediyeleri gençleri terör örgütüne yönlendirmekle” suçlamakla kalmadı, “Bomba yapımından tuzak kurmaya kadar eğitim vermekle” suçladı. Nitekim 20 Haziran’da Saray’da yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından da DBP’li belediye başkanlarının yerine vali ve kaymakamların kayyım olarak atanması için “yasal”! hazırlıkların düğmesine basıldı. Aynen askeri darbe dönemlerinde olduğu gibi.

Oysa neredeyse bir yıldır DBP’li belediyelerde karargâh kuran müfettişler en ufak bir suç tespit edememişlerdi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı, önceki gün İMC’de söylüyordu:

“Ağustos 2015’ten bugüne kadar 20’nin üzerinde müfettiş gelmiştir; yani her ay 2 müfettiş. Bütün dosyalarımız, 2005’e kadarkiler dahil olmak üzere defalarca incelendi. Diyarbakır’da incelediler, Ankara’ya götürüp incelediler, özel bir ekip kurup incelediler. Gelen müfettişlerin artık kendi rahatsızlıklarından da biliyoruz, bu dosyalarda bir şey yok ama Ankara’da ısrarlı bir biçimde ‘Bir şey bulun’ yani aslında ‘Bir şey yaratın’ deniliyor.”

Yine büyük bir algı operasyonu yaratıyor AKP. Eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın’ın da dediği gibi eğer bir suç varsa mevcut yasada zaten bunun cezası var. Sayıştay, Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’nın belediyeleri denetleme yetkisi var. İşte buralarda bir şey çıkmadığı için AKP, tıpkı milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıran düzenleme gibi “toptancı” bir yaklaşımla belediyelere el koymak istiyor. Seçimle alamadığı, yakılan yıkılan Kürt kentlerini “kayyım”larla ele geçirmek istiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları