AKP, suç ortaklarının da yardımıyla, iki önemli alanda, hiç şaşırtıcı olmayan bir biçimde, yarattığı beklentilerin tam karşıtı bir sonucu ulaştı. Demokrasiyi kurmak için çıkılan yolun sonunda demokrasi yıkıldı, rüşvet ve yolsuzluğun bitirilmesi için çıkılan yolun sonunda ise rüşvet ve yolsuzluk yönetimin doğal bir eklenti eylemi olarak meydana çıktı. Yine de alınan bu yolun bitiminde, ortaya çıkan korkunç ve kötü sonuçlar değersiz değildir. Kendi karşıtının yani cumhuriyet devrimlerinin değerine yapılan tersten ve büyük bir katkıdır.
Demokrasi, toplumsal ilişkilerin dinler üstü bir içeriğe kavuşturulması ile olanaklıdır, toplumsal ilişkilerin içine dinsel kuralları sızdırarak değil. Tarihsel olarak demokrasi, dinin toplumsal yaşamdan geri çekilmesi ile açılan alana konumlanmıştır. Şöyle de ifade edebiliriz:
Tüm dünyada ve Avrupa’da demokrasi öncesi tüm toplumsal yaşamı şekillendiren, esas olarak kilise ya da öteki dinsel kurumlardı. Bu nedenle demokrasi kiliseye “karşı” ortaya çıktı. Bir şeyin e-karşı ortaya çıkması, onun yerine, onun geçersizliğinden dolayı ortaya çıkması demektir. Dinin toplumsal ilişkiler alanından bireyin vicdanına itilmesi ile ondan boşalan alanın, insan aklının yaratısı ve çoğunluğun iradesinin yansıması olan hukuksal yasalar bütünü ile doldurulması; demokrasi dediğimiz rejimdir.
Dinler kutsiyetlerini ancak toplumsal çıkar ilişkilerine bulaşmadıkları zaman korurlar. Toplumsal alan ise çıkarların çatışma alandır. Din çatışma alanını terk edip, onun tek doğru yuvası olan insan vicdanına dönmedikçe, tam karşıtına dönerek kutsallık yerine kutsalı kirleten olmuştur.
Şimdi çok daha iyi görülmektedir ki, 11 yıllık AKP iktidarı, salt demokrasiyi yıkmakla kalmamış, doğal olarak ahlakı da yıkmıştır. Evrensel ahlakın arkesi (ilk ilkesi) olan, ‘çalmayacaksın’ ve ‘yalan söylemeyeceksin’ ilkelerini çiğnemek, bugün, bizzat iktidar temsilcilerinin en yaygın uyguladıkları(!) ilke haline gelmiştir.
Demokrasinin ve ahlakın karşıdevrimi, cumhuriyetin eksikliklerini bahane ederek kendine meşruiyet kaynağı yaratmış ve böylece kendi uygarlık ve ahlak karşıtı özünü saklayabilmiştir.
Dinin toplumsal alandan çekilmesinin, demokrasi için ilk ve en önemli koşul olduğu bilgisinden yoksun olanlar, bu geri çekilmenin cumhuriyet devrimleri ile birlikte halka rağmen yapıldığı ve yine sırf bu nedenle demokratik olamayacağı, tam tersine demokrasi karşıtlığı olduğu, bu eksikliğin giderilmesi ile demokrasinin de eksikliğinin giderileceği fikrini mantıklarının temel zemini yaptılar.
Bu tarihsel ve toplumsal cehaletin, bir yargı olarak, Türk liberal aydınları dediğimiz kesimlerin de zihnine mantıksal zeminin olarak yerleşmesi tuhaftır. Çünkü aydın adını en düşük düzeyde hak edecek bir bireyin ilk bilmesi gereken şey, toplumların gelişim dinamiği ve bir dinamik kuvvet olarak dinin işlevidir. Dogmatik bir yapının, değişken bir alanla uyumu imkânsız, uyumsuzluğuysa mutlaktır. Dinin toplumsal ilişkiler alanında ciddi bir rolü olup demokrasinin kurulduğu ya da kurulmuş olan yerde yıkılmadığı bugüne dek görülmemiştir. Dinin toplumsal alanda bu kadarı değil de şu kadarı tehlikelidir gibi önsel düşünceler ise bir başka saçmalıktır. Sanki ölçüyü, onu koyanın iyi niyeti belirleyebilirmiş gibi.
* Felsefeci
Coşkun Özdemir
Son Köşe Yazıları
Ahlakı ve Demokrasiyi Yıkma Süreci
Yazarın Son Yazıları
Yiğit Bir Yurtseverin Anısına
Yiğit Bir Yurtseverin Anısına
Devamını Oku
24.01.2014
Milli İrade ve Demokrasi
Milli İrade ve Demokrasi
Devamını Oku
13.01.2014
Ahlakı ve Demokrasiyi Yıkma Süreci
Ahlakı ve Demokrasiyi Yıkma Süreci
Devamını Oku
08.01.2014
Halk Ne Diyor Ne Düşünüyor?
Halk Ne Diyor Ne Düşünüyor?
Devamını Oku
03.01.2014
Demokrasi ve Sandık
Demokrasi ve Sandık
Devamını Oku
25.12.2013
Başbakan’ın Diyarbakır Söylevi
Başbakan’ın Diyarbakır Söylevi
Devamını Oku
18.11.2013
AKP Milletvekillerine (28.08.2013)
Devamını Oku
28.08.2013
AKP Milletvekillerine (19.06.2013)
Devamını Oku
19.06.2013
Burak'ın Katili
Devamını Oku
16.05.2013
Dinciler ve Dindarlar
Devamını Oku
13.09.2012
İç Açıcı(!) Memleket Haberleri (26.07.2012)
Devamını Oku
26.07.2012
Halkın Adı Yok...
Devamını Oku
21.07.2012
Sorunların Temelinde İlkellik Var
Devamını Oku
13.06.2012
Muhafazakâr İnanışlar...
Devamını Oku
07.04.2012
Sorunlarımızın Temelinde Gericilik Var
Devamını Oku
08.03.2012
Halkın Adı Yok (10.02.2012)
Devamını Oku
10.02.2012
Azgelişmiş Toplumda İleri Demokrasi
Devamını Oku
26.01.2012
Yiğit Bir Uygarlık Savaşçısını Yitirdik
Devamını Oku
11.12.2011
Azgelişmiş ve İlkel Bir Toplumda İleri Demokrasi
Devamını Oku
12.11.2011
Aydınlanma Diyarında Birinci Yıl
Devamını Oku
22.06.2011
İleri Demokrasi (!)
Devamını Oku
08.06.2011
İnançlar Vesayeti...
Devamını Oku
05.04.2011
Azgelişmiş...
Devamını Oku
26.02.2011
Memleketimizden Manzaralar (12.01.2011)
Devamını Oku
12.01.2011
Atatürk'ün Mirası ve Vesayet
Devamını Oku
18.12.2010
Atatürk ve Vesayet
Devamını Oku
12.11.2010
Değişimin Profesörleri
Devamını Oku
25.07.2010
Köy Enstitüleri Kapatılmasaydı
Devamını Oku
21.02.2010
Memleketimden Utanç Manzaraları
Devamını Oku
18.01.2010
Nasıl ve Neden Ölüyoruz?
Devamını Oku
05.08.2009
Türk Halkının Kalp Sağlığı
TEKHARF Çalışma Bilgilerinden Yararlanma Çalıştayı: 25 Haziran 2009 günü, Türk Kardiyoloji Derneği salonlarında bir çalıştay (workshop) gerçekleştirildi.
Devamını Oku
10.07.2009
Kültür-Eğitim-Bilim
Devamını Oku
24.04.2009
17 Nisan
Devamını Oku
17.04.2009
Siyaset-Seçim-Eğitim
Devamını Oku
26.03.2009
Takdiri İlahi
Devamını Oku
20.02.2009
Çetin Altan ve toplumsal değişim
Devamını Oku
19.02.2009
Dünya Engelliler Gününde Sosyal Engelliler
Devamını Oku
05.12.2008