Başbakan'ın Hırsı ve Şansı

05 Kasım 2012 Pazartesi

Dün AKPnin iktidara gelişinin 10. yıldönümüydü. Teslim etmek gerekir ki on yıllık iktidar çok büyük ölçüde Başbakanın kişisel başarısıdır. Bu başarıda onun siyasal hırsı kadar şansı da büyük rol oynamıştır.

\n

İstanbula göçen ve o yıllarda yoksul, bakımsız, varoşlaşan bir semt olan Kasımpaşaya yerleşmiş Rizeli bir ailenin çocuğudur. İlkokulu Kasımpaşada okuduktan sonra İstanbul İmam Hatip Okuluna gitmiş, 1981 yılında Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulunu bitirmiştir.

\n

Kasımpaşa gibi yoksul ve hemen üstündeki Beyoğlu, Taksim, Elmadağ gibi yerlerle karşılaştırıldığında yoksun bir semtte yetişmiş olması, hırsının da şansının da kaynağıdır.

\n

Dünyaya geldiği 1954 yılı ve sonraki yıllar İstanbulun büyük ölçekte göç almaya, buna bağlı olarak gecekondulaşmaya ve giderek varoşlaşmaya, demografik yapısının hızla değişmeye başladığı dönemin belirleyici evreleridir. Başbakan, İstanbul nüfusunun kendisi gibi olan kesimini içinden tanıyarak, dışında kaldığı kesimi ise değiştirmeyi düşleyerek yetişmiştir. 1994 yılı yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesi hırsının ve şansının fırsata çevrilmesi olarak değerlendirilebilecek bir sonuçtur. Bunun Türkiye genelindeki yansımalarını üç yasama dönemidir görüyoruz; doğal ki imam hatip kökenini ve dini siyasette bir araç olarak kullandığı gerçeğini göz ardı etmeden.

\n

Ne var ki aradan geçen yıllar içinde Türkiyenin gösterdiği ekonomik, toplumsal, kültürel gelişmeye bağlı olarak dayandığı zemin kaymaya, buna koşut olarak da Başbakanın temel söylemleri değişmeye başlamıştır. Son dönemde sürekli olarak Cumhuriyet Halk Partisinin geçmişine yüklenmesi bu değişikliklerden biridir.

\n

Bunu yaparken, potansiyel seçmen kitlesinin bilgisizlik ve meraksızlıkla sakat olduğu varsayımından hareket etmekte, geçmişin, yakın tarihimizin gerçeklerini tersyüz etmekte. Kurulduğu 1923 yılından çok partili düzene geçildiği 1946 yılına kadar süren tek parti rejiminde CHPnin devlet partisi olduğundan, homojen bir yapı olmadığından, bünyesinde faşistlerden liberaller ve sosyalistlere kadar çeşitli siyasal/ideolojik görüşlerden kadrolar barındırdığından hiç söz etmemektedir. CHPyi örneğin 1937/1938 Dersim kıyımının suçlusu ilan ederken, 2 Ocak 1938 tarihinde başlayan İkinci Tunceli Harekâtının emrini, takipçisi olduğunu söylediği Demokrat Partinin 1 numaralı kurucusu, o dönemin Başbakanı Celal Bayarın verdiğini saklamaktadır.

\n

İktidarının ilk döneminde Avrupa Birliğini öne çıkartırken, bugün yüzünü Arap dünyasına çevirmiş, Mısırda da, Suriyede de köktendinci Müslüman Kardeşlerin savunuculuğuna soyunmuştur.

\n

Kendisine iktidar yolunu açan hırsı güçlendikçe şansı güç olmaktan çıkmakta, takke düştükçe kel ortaya çıkmaktadır. Konuyu sürdüreceğiz.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları