Bu Kafadan Başka Ne Beklenebilir ki?

13 Şubat 2013 Çarşamba

Uzattığı kahvaltı tabağını alırken “Nasıl buldunuz” diye sorduğum kabin görevlisi genç kadının kaşları birden çatılmıştı. Oysa ben kendisinden “Neyi” diye bir karşılık bekliyordum. Bu karşılığı alınca, “Yeni giysi tasarımlarını” yanıtını verecektim. Kaşları hâlâ çatık, “Dünden beri bana bu soruyu soran belki onuncu kişisiniz” dedi. Genç kadını üzmüştüm ve buna bir özür bulamıyordum. “Afiyet olsun” deyip yan sırada oturan yolculara yöneldi.
Anlaşılan modacı
Dilek Hanif’in THY kabin görevlileri için hazırladığı, fotoğrafları medyaya sızan üniforma tasarımları özellikle kadın kabin görevlileri tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Erkek veya kadın kabin görevlileri çoğunlukla bir iki yabancı dil bilen, üniversite mezunu, kentli genç insanlardı. Çoğu yabancı ülkeleri görmek, yeni insanlar tanımak, indirimli uçak yolculuklarından yararlanmak için bu görevlere talip olmuştu.

\n

***

\n

Bu genç insanlardan kendilerine layık görülen “Neo-Osmanlı” tarzı Tanzimat giysilerini benimsemeleri beklenemezdi. Giysiler, Fatih-Çarşamba’da birçok örneği bulunan tesettür mağazalarının vitrinlerinde sergilenen giysileri andırıyordu. Bu fotoğrafları görenler erkek mankenin üzerindeki parlak kumaştan giysiyi “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde Şehzade Mustafa rolünü oynayan Mehmet Günsür’ün, dizinin son iki bölümünde giydiklerine benzetiyorlardı. Tasarlanan kadın giysilerinden özellikle ikisi, gerek etek boyu, gerekse baştaki fesle Tanzimat dönemi Osmanlı kadın modasının talihsiz bir taklidiydi.
THY kabin görevlileri tepki göstermekte haklıydılar. Kimileri Dilek Hanif’in tasarımlarını
“kına gecesi” kıyafetlerine benzetiyorlardı. Fakat bu benzetme yersizdi, çünkü kına gecesi kıyafetlerine renklilik egemenken bunlarda insana itici gelen bir tekdüzelik vardı.

\n

***

\n

“Biz muhafazakâr bir toplumuz”, “havayolları kuruluşumuzu Avrupa’nın en iyisi yapar”, “tanıtımlarında dünyanın en iyi basketbolcusu Kobe Bryant ile en iyi futbolcusu Lionel Messi’yi oynatır, bunları yaparken de muhafazakârlığımızdan asla ödün vermeyiz” yaklaşımı yansımıştı bu tasarımlara. Tipik bir “Dubaicilik” örneğiydi.
Böyle bakıldığında moda tasarımcısının da elinin kolunun bağlanması doğaldı. O, kendisinden istenene uygun bir çalışma yapmış, ortaya da bu
“Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı” türünden tasarımlar çıkmıştı.

\n

***

\n

Yoğun eleştiriler üzerine THY yetkilileri, “Durun, bekleyin. Yeni tasarımlar yolda..” diyorlar ya, kulak asmayın. Yenilerinin de görünümleri bunlardan farklı olmayacak. Çünkü belirleyici olan kafa; kafanın içindeki!
O zaman bu kafadan başka ne beklenebilir ki?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları