Dostum Kosta'nın Dayanılmaz Hüznü

10 Ağustos 2011 Çarşamba
\n

\n

Geçen hafta bir arkadaşımla üç günlüğüne Midilliye (Lesbos) gittik. Bu benim oraya üçüncü gidişim; denizi, iklimi, doğası, insanları güzel bir ada. 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilip 1913te Londra Antlaşması ile Yunanistana bırakılmış. Yeni Cami, hamam, Türk evleri gibi o dönemden kalmış tek tük yapılar var. 1923/24 mübadelesinde adadaki Türk nüfus Batı Anadoludan aynı sayıdaki Rum nüfus ile takas edilmiş.

\n

***

\n

Biz adayı Midilli olarak adlandırıyoruz, oysa adanın adı Lesbos, Midilli (Mitilini) adanın en büyük kenti, orada, merkezde Orfeas adlı şirin bir otelde kaldık. Bir akşam çevreyi dolaşırken küçük bir döner (giros) lokantasının kaldırıma çıkarılmış tek masasının boş olduğunu görünce oturduk, bira söyledik. İçeriden bir müşteri Türkçe konuştuğumuzu duyunca ayağa kalkarak Yunan şivesiyle Türkçe Hoş geldiniz! Hoş geldiniz! diye seslendi. Neyse, karşılıklı bardaklar kalktı, kırk yıllık dostlar gibi kucaklaştık gözlerinin içi gülen, sevecen yüzlü bu adamla.

\n

Masamıza geldi, oturdu. Hesaplar ondanmış.

\n

Adı Kosta imiş, Türkçe dağarcığının hoş geldiniz sözcükleriyle sınırlı olduğunu, bir kez Ayvalıka gittiğini, hayran kaldığını anlattı yarım yamalak İngilizcesi ile. Esas İstanbulu merak ediyor, fakat gidemiyormuş. Nedenini sorduk, Keçilerim dedi, onları bırakamıyorum, ben olmasam kim sağacak onları?”

\n

Hak verdik. Sonra birden sustu, yüzünü derin bir hüzün kapladı. Ne oldu diye sorduk, yanlış bir şey mi söyledik?” “Hayır anlamına başını salladı, biraz duraksadı, istavroz çıkardı, sonra ağlamaklı bir sesle anlatmaya başladı. Babası ona o uğursuz keçileri miras bırakacağına birkaç bin zeytin ağacı bıraksaymış hayatı çok farklı olurmuş. O zaman değil İstanbula, dünyanın öbür ucuna bile gidebilirmiş.

\n

Pek bir şey anlamamıştık. Kostayı biraz da bolca içtiği şarapla katmerlenen hüznüyle baş başa bırakarak kalktık. Tam yola koyulurken lokantanın sahibi Michaelis geldi yanımıza. Kosta haklı dedi, burada zeytinciler iyi para vuruyorlar. Avrupa Birliği 17 Avro ödüyor ağaç başına…”

\n

***

\n

İstanbula dönünce kısa bir araştırma yaptım. Michaelisin söylediği doğruydu.

\n

Midilli Adası 12 milyon 700 bin zeytin ağacıyla Yunanistanın toplam 160 milyon olan toplam zeytin ağacı varlığının yüzde 8ine sahip. Nüfusu ise 87 bin. Yunanistan genelindeki 2 bin 500 yağ fabrikasında yılda 420 bin ton zeytinyağı ve 100 bin ton yemeklik zeytin üretiliyor. 850 bin aile zeytincilikle uğraşıyor. Ortalama aile büyüklüğünün 4 kişi olarak hesaplandığı Yunanistanda toplam 3 milyon 400 bin olan zeytinci nüfusun 11 milyon 300 binlik genel nüfusun yüzde 30unu oluşturuyor. Bu oran Midillide daha yüksek.

\n

Midillili zeytincilere verilen yıllık AB teşviki 21.590.000 Avro tutuyor; bugünkü kur ile bu 54.800.000 TL yapıyor. İyi para, öyle değil mi?

\n

Bunun somut yansımalarını adayı gezince görüyorsunuz. Evler onarılmış, yollar düzeltilmiş. Kimi evler pansiyona, butik otele dönüştürülmüş. Giriş katlarında lokantalar, barlar, tavernalar açılmış. Dolayısıyla turizm gelirleriyle birlikte kazançlar ikiye, üçe katlanmış.

\n

***

\n

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz bir saptama var; Yunanistan çöküyor, ama halk kendi âleminde; yiyor, içiyor, eğleniyor deniyor. Yanlış değil, hele söz konusu zeytinciler olunca Bakalım bu zevki safa devri daha ne kadar sürecek. Bilemiyorum. Kimse bilemiyor. ABnin ne zaman, ne yapacağı belli mi olur?

\n

Benim aklım ise dostum Kostada; yüzüne yansıyan o dayanılmaz hüzün gözlerimin önünden gitmiyor. Ah, bir yolunu bulup da İstanbula geliverse

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları