Hiçbir Şey Olmayacak

25 Aralık 2011 Pazar
\n

Fransız Ulusal Meclisi soykırımı inkâr yasa tasarısını onayladı ya, şimdi insanlar, ne olacak diye soruyorlar. Yanıtım kesin: Hiçbir şey olmayacak! Çünkü bugüne kadar Arjantinden İsviçreye, İsveçten Uruguaya birçok ülke parlamentosunda benzer tasarılar yasalaştı, bir şey olmadı. İlk üç-beş gün protestolar, sokağa dökülmeler Sonra sular bir başka ülkenin parlamentosunda benzer bir yasa gündeme gelene kadar durulur, Ankaraya çağrılan büyükelçiler de görevlerine geri dönerler.

\n

Fransanın durumu İsviçre dışında öbürlerinden farklı, çünkü o ülkeler 1915 olaylarını soykırım olarak tanımakla yetinmişken, Fransa yasaya konulan bir maddeyle soykırımın inkârını İsviçredeki gibi karşılığı hapis ya da para cezası olan bir suç sayıyor. Yasanın Senato tarafından onaylanıp onaylanmayacağı en geç 22 Şubat 2012 günü belli olacaktır. Ne var ki gelişmeler Fransa ile sınırlı kalmayacak, 1915 olaylarının 100. yılı yaklaştıkça uluslararası alanda Ermeni soykırımına ilişkin tartışmalar zirveye tırmanacaktır.

\n

Bu tartışmaların giderek Türkiyenin aleyhine gelişmesi büyük ölçüde bizim suçumuzdur. Tarihsel gerçekleriyok saymak, sözünü etmemek, yüzleşmekten kaçınmak her seferinde bizi böyle olumsuz durumlara sürüklemekte, fakat bunlardan gerekli ders çıkarılmamaktadır. 1915 olayları da bunlardan biridir, onlarca yıldır tepemizde sallanan Demokles Kılıcıdır.

\n

1915 Ermeni tehciri, günümüz Türkçesi ile zorunlu göç ettirme uygulamasının savaş koşullarında Osmanlı Devleti açısından lojistik-stratejik, meşru nedenleri olabilir. Taşnak çeteleri Doğu Anadolunun Rus ordusu tarafından işgal edildiği dönemde Osmanlı askerlerini arkadan vurmuşlar, Rus ordusuna katılarak Osmanlıya karşı savaşmışlardır. Yüz binlerce Türk ve Kürt öldürülmüştür. Tehcir kararının resmi nedeni budur, savaş bölgesini tehcir kararı gerekçesinde belirtildiği gibi bazı düşmanlaşmış iç unsurlardan temizlemektir. Fakat bu bazı iç unsurlar genelleştirilerek bölgedeki Ermeni nüfusun tümü, genç-yaşlı, çoluk-çocuk, kadın-erkek kafileler halinde Osmanlı toprağı olan Der Zor kentine doğru yola çıkarılmıştır.

\n

Olayın mutlaka sorgulanması gereken başka yanları da vardır. Uygulama Ege, Marmara ve Batı Karadeniz, İç Anadolu, Akdeniz gibi savaş bölgesi dışında kalan coğrafyadaki Ermeni nüfusu da kapsamış, binlerce aile çoluk-çocuk yollara sürülmüş, büyük çoğunluğu Doğu Anadolu Ermenileri gibi yollarda telef olmuştur. Bu durumu kimilerinin yaptığı gibi, Ama o Ermeniler de telgraf hatlarını kesiyorlardı diyerek haklı göstermeye çalışmak zorlamadır, inandırıcı değildir. Tehcirin, kapsadığı alanın genişliği açısından değerlendirildiğinde sonuçları itibarıyla İttihat ve Terakkinin Anadoluyu Türkleştirme siyasetinin bir parçası olduğu görülmektedir. Kuşkusuz ki Ermeni nüfus Hitler Almanyasındaki ya da Polonyasındaki gibi sistematik bir biçimde yok edilmemiştir. Yüksek bürokrasideki Ermeniler görevlerinde kalmışlar, kimi bölgelerdeki Ermeni nüfusa hiç dokunulmamış, zorunlu göç ettirilen Ermenilere geri dönme olanağı sağlanmıştır. Bunlar göz önüne alındığında, Birleşmiş Milletlerce tanımlanan bir soykırımdan söz etmek olası değildir. Fakat tehcirden birkaç ay önce, 1914 sonbaharında yaklaşık 300.000 Ermeni erkeğin askere alınması, bunlardan hiçbirinin geri dönmemesi de üzerinde durulması, düşünülmesi, aydınlatılması gereken bir gerçektir.

\n

Çoğu yaşlı, kadın, çocuk yüz binlerce Ermeni 1915in zorlu ulaşım koşullarında açlık, hastalık ve Türk-Kürt çetelerinin saldırıları gibi nedenlerle can vermiştir. Bu insanların Osmanlı Devletinin yurttaşları oldukları unutulmamalıdır; devlet kendi yurttaşları olan bu insanlara karşı iaşe, bakım, koruma görevlerini yerine getirmemiştir, olan bitene göz yumulmuştur. Hayatta kalabilenlerin çoğu vicdan sahibi Anadolu Türkleri tarafından saklanarak, korumaya alınarak kurtulmuşlardır.

\n

1915 olayları Ermeniler için büyük bir felaket, büyük bir facia, büyük bir kıyım, Türkler için ise vicdani bir sorundur. 1915 olayları ile yüzleşerek gerçekleri bilince çıkarmak toplumumuza gerekli özgüveni kazandıracaktır. Hamasetten, Taşnak çeteleri ile Osmanlı Devletini karşılaştırmak, sorunu sayısal hesaplamalara indirgemek gibi yanlışlardan kurtulmak için özgüven belirleyicidir.

\n

Tarih, bir toplumun geçmişindeki iyi olan ve kötü olan ile birlikte tarihtir. Tarihimizde iyi olan kadar kötü olan üzerine de söyleyecek bir şeylerimiz olması, içimizi ne kadar acıtsa da geçmişimizdeki olumsuz gerçeklerle yüzleşmek zorundayız.

\n

Yoksa dün İsviçre, bugün Fransa, yarın ABD daha çok uzun yıllar didinip dururuz. Yine hiçbir şey olmaz, hiçbir şey değişmez.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları