Ölüm tarlasında yaşamaya çalışmak

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Bu yazıyı yazmak için bilgisayarımın başına geçtim. Niyetim pazar akşamı sona eren Avrupa Futbol Şampiyonası- EURO 2016 üzerine bir şeyler yazmak. Futbol, dünyada milyarlarca insanın yakından ilgilendiği bir spor dalı. Hayatımızın bir parçası, aynen öbür spor dalları ya da sinema, tiyatro, müzik, edebiyat, plastik sanatlar gibi.
Bu konularda yazmak için derinleşmek, konuya yoğunlaşmak zorundasınız.
Ama olmuyor!
Karşımdaki televizyon açık; altyazı geçiyor… Şanlıurfa’da üç polis, Şemdinli-Aktütün’de beş asker şehit olmuş.
Trafik intiharları, trafik cinayetleri de üstüne tuz biber.
Bir bayram tatilinde 129 trafik ölümü, yüzlerce yaralı…
Her Tanrı’nın günü böyle haberlerle haşır neşiriz, kendilerini patlatan canlı bombalar, düşen bir askeri helikopter, dört bir yanda çatışmalar… Ölümler, ölümler, ölümler…
Güzelim ülkemiz bir ölüm tarlasına dönmüş.
Siyasetten başka hiçbir konuya yoğunlaşamıyorsunuz.
Ya da birçokları gibi ölümleri kanıksayıp görmezden, duymazdan geleceksiniz.

***

Değerli okurlarım, kafamı dinlemek, iç dinginliğimi bulmak umuduyla Gökçeada’daki köyüme sığındım. Bu iletişim çağında bu ne yazık ki olası değil, ya televizyonu parçalayacak, internet bağlantısını kesecek ya da ölümlerin sizi kovalamasına rıza göstereceksiniz.
Ciddi ciddi masamın üzerindeki vazoyu televizyona fırlatarak bir an olsun rahatlamayı düşünmüyor değilim.
Doğal ki olacak iş değil!
İnternet bağlantısını kesecek olsam bu yazıyı gazeteye nasıl göndereceğim?
Mantığım duygularıma ağır basıyor…
Herhalde bu ölüm tarlasında yaşamaya çalışmanın psikolojik yapıma etkileri üzerinde verdiğim ipuçlarını yakalamışsınızdır.
Diyeceğim, beni lütfen mazur görün, bu yazının sonunu getiremeyeceğim.
Umarım önümüzdeki cumaya kadar düzelirim.
Sevgiyle kalın…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları