Sinir bozukluğu

02 Mart 2016 Çarşamba

Suriye politikasındaki iflas iktidarın sinirini iyice bozdu.
Konu açılmayagörsün, ağızlarında bakla ıslanmıyor. En açık örneği de Suriye’deki ölü sayısı; “zalim diktatör Esed’in” ölüme gönderdiği Suriyeli sayısı birkaç ay öncesine kadar 200 bindi, sonra 300 bine, daha sonra 400 bine çıktı. Şimdilerde ise 500 bin ölüden söz ediliyor.
Gelişmeleri yakından izlemeyenler bu iç savaşta canlarını yitirenlerin tümünü “masum siviller” sanabilir. İktidar tarafından yürütülen bu algı operasyonunun amacı da toplumda bu sanıyı uyandırmaktır.
Oysa Sünnilerin, Nusayrilerin, Şiilerin, Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin birbirlerinin canına kıydığı iç savaş süresinde ölenlerin büyük çoğunluğunu yukarıda sayılan etnik grupların ve farklı mezheplerin silahlı güçleri oluşturuyor. Yalnızca Esad’a bağlı Suriye ordusunun kaybı 150 bin. Ölenler arasında çok sayıda IŞİD, El Nusra, Özgür Suriye Ordusu, PYD/YPG, İran Hizbullah’ı militanı var.
Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR) tarafından yayımlanan raporda ise dördüncü yılını dolduran iç savaşta 18 bin 242’si çocuk, 18 bin 457’si kadın, 11 bin 427’si işkence altında olmak üzere 176 bin 678 sivilin canını yitirdiği bildiriliyor. Bu sivil ölümlerinde rejim güçleri kadar IŞİD’in ve diğer kan çetelerinin de payları var.
Aynı örgütün 1 Mart 2016 tarihli raporunda rejim tarafından öldürülen çocuk sayısı 8.239, öldürülen kadın sayısı 7.686, işkencede öldürülenlerin sayısı 2.441 olarak veriliyor.
Kısacası ille de Esad karşıtı bir algı yaratacağım diye “duygu piyasasına” abartılı, yalan yanlış sayılar sürmek inandırıcı olmuyor.
Bu yazının amacı Esad’ı savunmak değil. Derdimiz gerçeği yakalamak.

***

Can Dündar ve Erdem Gül arkadaşlarımızın tahliyeleri sonrasında Cumhurbaşkanı’nın ve o hapşırdığında nezle olup sümükleri akmaya başlayan yandaş medya yazarlarının bozulan sinirleri “Ben Anayasa Mahkemesi kararlarına uymam” gibi şaşırtıcı söylemlere neden oluyor.
Cumhurbaşkanı’nın statüsü gereği “vatana ihanet” suçu dışında omuzlarında hiçbir sorumluluk yükü bulunmuyor.
Fakat onun dışındakiler göz göre göre “anayasa suçu” işliyorlar. TC Anayasası’nın 153. maddesine bakalım: “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar!”
Dolayısıyla kimsenin “ben anayasayı falan takmam” demeye hakkı yoktur!
Gün gelir bu sorumsuzluklarının hesabı sorulur, burunlarından fitil fitil getirilir.
Kral soytarılığının da bir sınırı, sinir bozukluğunun da bir ölçüsü vardır. Eğer bu ölçü tutturulamıyorsa kişi mutlaka bir psikiyatra görünmelidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları