Erdener Yurtcan

Ülkenin Manzarası 2012

19 Ekim 2012 Cuma

Tutuklu milletvekilleri sorunu çözülmüyor. Oysa bunun için de anayasa değişikliğine ihtiyaç var. Hazır anayasa değiştirilirken bu sorun da çözülse ya. MHP yerel seçim değişikliğine evet derken bu konuyu da şart koşamaz mı? Koşabilir elbet. Ya CHP’nin tavrına ne demeli?..

Başlığı biraz yadırgayabilirsiniz, çünkü ülkenin manzarası denilince elbette 2012 yılındaki manzaradan söz edilmeli. Ama başlığın amacı başka. Aynı başlıkla 2010da bir yazı yazmışım. Yazı da tam bu tarihlere denk düşmüş. Yazı Cumhuriyetin arşivinde.

Şimdi nereden başlamalı?.. O kadar çok konu var ki.

Yerel seçimlerin öne alınması için anayasada değişiklik yapmak için siyasal iktidar harekete geçti. Sonuç: Anayasanın aradığı referandumsuz değişiklik çoğunluğu oylamada çıkmadı. İş şimdilik yarım kaldı. Uygulanan yöntemde de bir gariplik var. Bakın nasıl: Yerel seçimleri öne almak için anayasanın ilgili maddesi değiştirilmek istenmiyor. Anayasaya bir geçici madde ekleniyor ve yalnızca gelecek yerel seçimler öne alınıyor. Demek ki hesap başka. Bir kerelik anayasa değişikliği. Bunu da gördük, çok yazık.

Cumhurbaşkanı yasayı geri gönderdi. Cumhurbaşkanı şöyle söylüyor: Kanunun gerekçesinde, mahalli idareler seçimlerinin yapılacağı dönemin zorlu kış şartlarına denk gelmesi sebebiyle seçim çalışmalarında ve vatandaşların seçimlere katılımında zorluklar yaşandığı belirtilerek bu olumsuzlukları asgari seviyeye indirebilecek bir tarihte seçimleri yapmak gerektiği ifade edilmektedir. İncelenen kanunun yayımlanması halinde, ‘değişiklik gerekçesinde belirtilen amacın aksine’, söz konusu hükümler doğrultusunda, bu defa da kış aylarında halkoylaması yapılması zorunlu hale gelecektir. Bu durumda ise karşılaşılması muhtemel mevsim şartlarının halkoylaması çalışmalarını ve vatandaşlarımızın halkoylamasına katılımını olumsuz yönde etkileyebileceği ve ortaya çıkan bu sonucun değişiklik gerekçesiyle de çelişeceği görülmektedir.

Diğer taraftan, temel konularda yapılan halkoylamalarının halkın katılımını sağladığı ölçüde demokrasiyi güçlendireceği açık olmakla birlikte, başkaca bir içeriği ve amacı olmaksızın ‘sadece mahalli idareler genel seçiminin beş ay erkene alınması’ amacıyla yapılan mezkûr anayasa değişikliği için anayasanın 175inci maddesinin dördüncü fıkrasının gereği olarak halkoylamasına gidilmesinin, başta bütçe olmak üzere devlete ve vatandaşlarımıza getireceği külfet ve ekonomik istikrara yönelik zarar riski de göz ardı edilemez.

Cumhurbaşkanı o kadar haklı ki. Diyor ki, ne mevsim koşulları ne de harcanacak para açısından değişiklikte ısrarda fayda yoktur.

Tutuklu milletvekillerinin sorunu çözülmüyor. Oysa bunun için de anayasa değişikliğine ihtiyaç var. Hazır anayasa değiştirilirken bu sorun da çözülse ya. MHP yerel seçim değişikliğine evet derken bu konuyu da şart koşamaz mı? Koşabilir elbet. Ya CHPnin tavrına ne demeli: Tutuklu milletvekillerinin TBMMde göreve başlamaları sağlanmadan yeni anayasa çalışmalarına katılmayız demek o kadar mı güç? Hiç de değil elbet.

Adalet Bakanlığı kanalından gelen duyumlar 4. yargı paketinin hazırlandığı yönünde. 3. yargı paketi sayısız yasada değişiklik yaptı.

Kazanımlar acaba ne kadar? Çizmeyi aşmadan ceza boyutunda kalayım. Yaratılan tablo hiç de iç açıcı değil. Dünyanın hiçbir ülkesinde göremezsiniz. Özel ağır ceza mahkemeleri kaldırılıyor, fakat bu mahkemelerin gördükleri davalara bakmaları yetkisi saklı tutuluyor.

Bu mahkemeler kaldırılıyorsa, bunun iki nedeni olabilir. Birincisi, mahkemelerin işlevi kalmamıştır. İkincisi, bu mahkemelerin ceza adalet sisteminde yeri olmadığı anlaşılmıştır. Oysa gelinen nokta farklıdır. Bu mahkemelerin varlıkları bilinmeyen tarihe uzatılmıştır, çünkü baktıkları davaların ne zaman kesin hükme bağlanacağını kestirmek mümkün değildir. Ayrıca yeni bir yapılanma içinde terörle mücadele mahkemeleri kurulmuştur. Bunlar da özel görevli ağır ceza mahkemeleridir. Bir de görevlerini yapan asıl ağır ceza mahkemeleri var. İşte size 3 farklı mahkeme. Bunların işlevi aynıdır. Teoride yargı birliği ilkesi der ki, bir ülkede aynı işlevi gören farklı mahkemeler olamaz. Ama bizde olur.

Okullar 4+4+4 yapılanmasıyla açıldı. Kargaşa sürüyor. Okul çağına ermemiş çocukların ilköğretime başlatılmaları, ben yaptım oldu, ile olur mu? Olmaz elbet. Uzmanlar karşı koyuyorlar. Fakat çocuklar okullu oldular bile. Bizim Memo da bir sürprizle ortaokullu olunca, neye uğradığını şaşırdı. Yüzünden düşen bin parça, Daisy ile oynamaya bile vakti yok.

Vakıf üniversiteleri bu ülkenin yükseköğretimine çözüm mü olacak? Hiç sanmıyorum. Önce küçücük bir açıklama. Bu üniversiteler özel yasalarla kuruluyor.

Parlamentoda böyle bir üniversitenin kurulması görüşülürken hiç mi ülkenin hangi dalda öğrenim görecek öğrenciye ihtiyacı olduğu düşünülmez. Sormak durumundayız. Yüksek Planlama Teşkilatı neyi planlıyor dersiniz?

Güzel bir söz var. Herkes evinin önünü süpürürse, şehir temiz olur. Kendi evimin önünü süpürüyorum ve diyorum ki, bu ülkede sayısı 70’e yaklaşan hukuk fakültesi olur mu? Olmaz elbet. Ama ağam nerde, ben nerde...

Prof. Dr. Erdener YURTCAN / İstanbul Üniversitesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İçimden Geldiği Gibi... 19 Aralık 2013

Günün Köşe Yazıları