Erinç Yeldan

Koronavirüs yazında göçmen işçiler dramı

29 Nisan 2020 Çarşamba

Yaz ayları, kuzey yarımkürede hasat mevsimi yaklaşıyor. Hasat mevsimi demek, Türkiye dahil hemen her ülkede mevsimlik işçi göçü demek. Tarımsal aktivite yanında turizmin de hızlandığı yaz aylarında ortaya çıkan işgücü açığı, bir anda parçalanmış, güvencesiz istihdam biçimlerini birbirine bağlıyor; geçici de olsa, iş ve ücret peşinde yüz binlerce göçmen işçi yollara dökülüyor. Küresel ucuz işgücü deposu, ulus-ötesi tekellerin çıkar hesaplarıyla yönlendirilen küresel kapitalizmin emrine sunuluveriyor. Bir yanda “sınırların güvenliği” sloganları ardına gizlenen milliyetçilik ve ırkçılık histerisi, diğer yanda ise gıda tekellerinin “her ne pahasına kâr” dürtüleri kapitalizmin “normalleri” arasında sayılmakta. Ancak küresel kapitalizmin söz konusu normal yaşam biçimi, bu yaz yepyeni bir sorun ile karşı karşıya: koronavirüs salgını ve buna bağlı iktisadi, sosyal ve sağlık sistemi krizi…

Nitekim, Open Democracy sitesinde Manès Weisskircher, Julia Ron ve Mariana S. Mendes tarafından kaleme alınan “Covid-19 Günlerinde AB’de Göçmen İşçiler” başlıklı bir yazı Avrupa ülkelerinde, konu kâr ve tüketim olduğunda ikiyüzlülüğün nasıl da gizlenemediğini dile getirmekte.(*) 

Örneğin, İngiltere ve Almanya’da büyük çiftlikler şimdiden AB (ve hatta AB-dışı) ülkelerden geçici olarak çalıştırılacak göçmen tarım işçilerini taşımak üzere özel charter seferlerini organize etmeye başladılar bile. Avusturya ve Hollanda’da kuşkonmaz, İsviçre ve İngiltere’de çilek ve diğer mevsim meyveleri… liste uzayıp gidiyor. Acilen Romanya, Bulgaristan, Polonya gibi AB’nin ucuz işgücü depolarından getirtilecek, her ne pahasına çalışmaya hazır geçici işçilere ihtiyaç var. AB’nin çok övünülen “tek pazar ve yakınsama başarısı” masallarına karşın, aslında parçalanmış işgücü piyasalarının yol açtığı ücret farklılıklarından beslenen bir “dibe doğru yarış bu”. Ve bu yarış ne sosyal mesafe ne de sağlık tedbirleri uyarıları dinliyor…

Bu sistemin bir parçası olarak, Almanya yılda ortalama 300 bin geçici olarak mevsimsel göçmen işçiye çalışma vizesi sağlamakta. Bu rakam İngiltere’de 90 bin, İsviçre’de 33 bin düzeyinde. Mevsimsel işçilik AB’nin sadece “merkez” ekonomilerinde değil, çevre ülkelerinde de yoğun olarak kullanılmakta. Örneğin İspanya’nın zeytin ve narenciye bahçeleri her sene 15 bin Faslı göçmen işçiye kapılarını açıyor. Atlantik’in öte yakasında, Kanada Covid-19 salgını başlangıcında yabancı göçmen işçi istihdamını durdurduğunu açıklamış; ancak yeni bir karar ile “iki haftalık karantina” koşuluna bağlı olarak Karayipler, Meksika ve Guatemalalı mevsimsel işçilere tekrardan davetiye çıkarmış durumda.

Söz konusu mevsimsel işgücü piyasasında anahtar hukuki kavram “vazgeçilemez işler” (critical professions) olarak belirtilmekte. Örneğin, AB Komisyonu 30 Mart tarihinde yeni bir kararname ile göçmen işçilerin konumlarına pratik bir tanımlama getirmişti. Bu pratik tanımlama uyarınca Covid-19 salgını günlerinde öncelikle gıda sektörü işleri, “kritik iş” olarak tanımlanıp geçici mevsimsel işçi kullanımına yasal istisnalar tanımaktaydı.

Burada çok önemli bir diğer gözlem ise AB ülkelerinin kendi sınırları içinde halihazırda geçici koruma ya da düzensiz göçmen veya benzer başka bir statüde yerleşik bulunan on binlerce “mülteciye” çalışma olanağı sunmak ve böylelikle bir yandan da ülkeler arası seyahatin sağlık risklerini azaltmak olasılığını kesinlikle düşünmemekte olduğu. Zira bu adım, söz konusu ülkelerde aşırı milliyetçiliğin ve ırkçılığın beslemekte olduğu “yabancı düşmanlığı ve yerel iş pazarının” korunması duvarlarına çarpmakta.

Yeterli ve güvenilir sağlık sigortasının söz konusu dahi olmadığı; sosyal korunmadan, güvenceli iş biçimlerinden uzak bu tür geçici istihdam biçimleri, çoğunlukla Doğu Avrupalı göçmen işçiler için zaten uzun zamandır bir sağlık tehdidi oluşturmaktaydı. Koronavirüs altında geçirilecek yaz aylarında bu tehditlerin şiddetleneceği çok açık.

Küreselleşen dünyanın uygar bireyi olmak, AB vatandaşlık hukuku, insan onuruna yakışır iş… işte kapitalizmin içyüzü.

(*) https://www.opendemocracy.net



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları