Bir mezzosoprano iki piyanist

27 Mart 2024 Çarşamba

Joyce DiDonato, Özgür Aydın ve Arın Karamürsel geçen hafta müzik dünyamızın konuklarıydı. DiDonato’yu üçüncü kez İstanbul’da dinlemek mutluluğunu yaşadık. Her seferinde tematik programlar sunmuştu. BİFO’yu daimi şefi Carlo Tenan yönetiyordu. Rüya gibi bir dinletiydi. Programın ilk yarısında Romantizmin doruğundan Hector Berlioz, ikinci yarısında post Romantizmden Richard Strauss vardı. Konser programlarının bilgileri ve iç tutarlığı dinleyici için de yorumcular için de öğretici olur. Romantizm ve post Romantizmi örnekleyen program, 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıla geçişi duyurdu. Post Romantizm, uzun müzik cümleleri, büyük çaplı orkestralar, bir manzarayı veya bir karakteri betimleyen ve ruhun derinine inen yapıtlarıyla seçkinleşir. Anton Bruckner, Gustav Mahler, Richard Strauss bu dönemin öne çıkan bestecileridir.

Mezzosoprano DiDonato’nun şan tekniği ve sahne anlatımı ancak adı tarihe geçmiş sopranolara hastır. Onun bir daha sefere İstanbul’a bir opera temsili ile gelmesini dileriz. Şef Carlo Tenan’a ve BİFO’ya teşekkürler.

ÖZGÜR AYDIN İDSO’DA

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nı geçen hafta Finlandiyalı şef Ari Rasilainen yönetti. Solist yüz akımız olan piyanistlerimizden biri, Özgür Aydın (1972) idi. Uluslararası ARD Münih Piyano Yarışması’nı kazandıktan sonra bütün dünyaya sesini duyurmuştu. Ankara Konservatuvarı’nda Semra Kartal ile piyanoya başlamış, Londra Kraliyet Müzik Koleji’nde Peter Katin ile çalışmış, DAAD bursu ile Prof. Kammerling’in öğrencisi; ayrıca Tatiana Nikoleva, Andreas Schiff ve Alfred Brendel gibi ustaların da öğrencisi olmuştu. Bu çok donanımlı piyanistimiz o günlerden beri dünyanın dört bir yanındaki ünlü konser salonlarında çalıyor. 2009’dan bu yana tanınmış kemancı Midori ile konserler veriyor; Berlin filarmoni üyeleriyle de oda müziği yapıyor. Özgür’ün seslendirdiği Beethoven’ın 4. Piyano Konçertosu onun usta bir Beethoven yorumcusu olduğunu kanıtlıyordu. Bis olarak J.S.Bach Partita (no.2)’yı çaldı, ardından da Saygun’un “İncinin Kitabı” adlı yapıtından Masal’ı Arın Karamürsel’e armağan etti. Programın ikinci yarısındaki Rus besteci Vasily Kalinnikov’un 2. Senfonisi, orkestranın gayretine karşın belleklerde pek iz bırakmadı.

 ARIN KARAMÜRSEL

Boğaziçi Üniversitesi, Albert Long Hall konserlerinde 2004’te verdiği resitallerden birinde baştan sona Rahmaninov çalmıştı. Arın Karamürsel’in o resitaldeki ateşli tamperamanını ve kendini besteciyle özleştirmesini hiç unutamam. Dağarcığında Rahmaninov başta olmak üzere J.S. Bach, Schumann, D. Scarlatti, Haydn, Saygun, Erkin, Ali Darmar, Mozart, Musorsgski, Scriabin, Prokofiyef gibi besteciler öne çıkardı. Özellikle Scriabin’in yalnız sol el için yazdığı prelüdünü çoğu zaman bis olarak çalardı.

DSO bu konserini geçen yıl yitirdiğimiz Arın Karamürsel’e adamış. Program kitapçığının içinde yeğeni Banu Güven de içten duygularıyla teyzesini tanıtmış. Rus bestecilerine tutkusuyla Moskova’ya, Çaykovski Konservatuvarı’na gidişini ve oranın en seçkin hocası Alicia Kezeradze’nin öğrencisi oluşunu anlatmış. Ben de Arın Hanım’ı bir televizyon programıma konuk etmiştim: “Bana en yakın gelen müzik Romantizm ve post Romantizm bestecilerinin eserleridir. Öğrencilik yıllarımda bile o çağların müziği benim içimdeki coşkuyu yansıtırdı” demişti. Konser boyunca piyanist ve izleyici etkileşiminden de konuşmuştuk: “Eğer yorumum kendi istediğim düzeyde ise dinleyici de benim dünyamın içine girmiştir. Kendimden memnun olduğum zaman dışımda hiçbir etken kalmıyor.” O programda Skriyabin’in sol el için yazdığı Noktürn’ü çalmış ve şöyle açıklamıştı: “Tek el çalarken piyanoda elde edilen Legato’yu (bağlı çalış) pedal aracılığı ile yapıyorsunuz. Eseri bir bütün halinde düşünürseniz, artık sağ el aklınıza gelmiyor.”




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları