Cemal Reşit Rey’in kapısı kapalı

11 Şubat 2015 Çarşamba

En acıklısı sanatsal yoğunluğun yaşandığı mevsimde izleyicinin uzaklaşıyor olması...

¦CRR, 1 Ocak’tan beri kapısını kapattı. Şubat ayı da böyle geçmekte. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi hâlâ arsa alır gibi konserleri ihaleye çıkarıyor! Bu durumda uluslararası sanat çevrelerinde bu kurum saygınlığını yitiriyor, program kataloğu basılamıyor, sanatçılarla yapılmış sözleşmelerde maddi kayıplar oluyor.  

Herkes klasik müzikten anlamak, sevmek zorunda değildir. Bugün ülkemizdeki yöneticiler de klasik müzik dünyasına yabancı kişiler. Ama sanat kurumlarının politik yönetimlerin dışında kalması kaçınılmazdır.
Politikacılar gelip geçer, sanat yüzyıllar boyu yaşar. Ülkemizde sürekliliğini koruyan, uzun yıllar klasik müzik gibi soylu bir sanat dalına sahip çıkan, sponsor yokluğuna karşın savaş verip niteliğinden eksilmeyen kurumlara dönüp bakalım: Eczacıbaşı’nın desteğinde kurulan İKSV’nin İstanbul Festivali, İzmir Festivali; Kocabıyık Vakfı’nın korumasındaki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, İşsanat’ın desteğindeki konserler, Ankara Sevda Cenap And Vakfı’nın yıllardır türlü zorluklara karşın sürdürdüğü Ankara Festivali, aklıma ilk gelenler.
Öte yanda İstanbul’da belediyelere bağlı, nitelikli programlar yapan kültür kurumları var: Örneğin Kadıköy Süreyya Operası konserleri, Cemal Reşit Rey Salonu... CRR salonundaki başarılı sanat yönetmeni Ozan Bilici son yıllarda tekrar kültürlü dinleyiciyi toplayabildi. Gelin görün ki, bu güzelim salon 1 Ocak’tan beri kapısını kapattı. Şubat ayı da böyle geçmekte.
Çünkü İstanbul Büyük Şehir Belediyesi hâlâ arsa alır gibi konserleri ihaleye çıkarıyor! Bu durumda uluslararası sanat çevrelerinde bu kurum saygınlığını yitiriyor, program kataloğu basılamıyor, sanatçılarla yapılmış sözleşmelerde maddi kayıplar oluyor. Daha acıklısı en sanatsal yoğunluğun yaşandığı mevsimde izleyici de uzaklaşıyor.

Tekfen Filarmoni
Köklü ve kültürlü bir kuruluş da Tekfen Vakfı. Tekfen Filarmoni’nin 22 yıldır temel bir dinleyicisi var. Topluluk, kurucu şefi Saim Akçıl tarafından Karadeniz ülkelerinin sanatçılarından seçilmişti. İlerleyen yıllarda Hazar Denizi ve Doğu Akdeniz ülkelerinden de sanatçılar katıldı. Geçen hafta Lütfü Kırdar Salonu’ndaki yıllık konserde 15 ülkeden 65 sanatçı vardı ve çoğunluğu Türklerden oluşuyordu.
Değişik kültürlerin müziğin ortak dilinde buluşması güzel bir zenginlik. Bu kez konserin genç bir şefi vardı: Çin kökenli, Singapur doğumlu Darrell Ang. Kendine özgü nitelikleri olsa da Tekfen Filarmoni’ye son yıllarda gelen Joel Levi, James Judd gibi üst düzey, karizmatik şeflerden değildi.
Orkestranın en eski üyelerinden klarinetçi Ayşegül Kirmanoğlu’nun soloları çok ayrıcalıklıydı. Mozart’ın 21 numaralı piyano konçertosunu çalan deneyimli solist Elena Bashkirova ise küçük ayrıntılarda Mozart’ı özgün biçemde çalma ustalığını sergiledi. Ancak bu orkestranın yılda sadece bir kez konser vermesi çok yazık.
Örneğin periyodik olarak yılda dört kez çalsa, bu senfonik aileden oda müziği grupları yaratılsa Tekfen Vakfı için de daha güzel bir tanıtım olabilir mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları