İktidarın dayanılmaz cazibesi

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Avrupa Birliği ya da Troyka ya da daha kısaltılmışını seçelim; Almanya, amacına ulaştı. Artık Yunanistan’da sol olarak tanımlanabilecek bir parti iktidarda değildir. İktidar paylaşıldı. Osmanlı’nın son yıllarındaki Düyun-u Umumiye’ye benzer bir ortağı var artık Çipras’ın. Yunanistan’ın varlıkları bu etkili ortağa rehin verilmiş, karşılığında bir miktar borç silinmiş, yeni kredilerin alınabilmesinin yolu açılmıştır. Eski Maliye Bakanı Varoufakis son durumu net sözlerle anlatıyor: “Troyka (AB, AMB, IMF) Çipras’ın, son beş yıldır kendilerine yönelttiği her bir eleştiriyi ona yedirmeye çalışıyor. Sadece hükümette olduğumuz altı ayın değil ondan önceki beş yılın da hesabı.”

***

Başka ve daha önemli bir şey daha söylüyor müstafi bakan, aktaralım: “Bunun Yunanistan’ı yeniden düzelme yoluna sokmakla hiçbir ilgisi yok. Bu Avrupa’nın başına dolanan yeni bir Versay Anlaşması ve Başbakan da bunu biliyor. Biliyor ki yapsa da yanacak yapmasa da.” Versay Anlaşması uğursuz bir dönemin, Hitler’in iktidar yürüyüşünün başlangıcı desek, daha doğrusu gerekçesi desek tarihi bir gerçeğe işaret etmiş oluruz. O nedenle artık Yunanistan’da bir milliyetçilik dalgasının kabarmasını bekleyebiliriz. Kuşkusuz Yunan solcularının Birinci Dünya Savaşı sonrasının gelişmelerinden ders almış olduklarını, yükselen milliyetçilik dalgası karşısında pes etmeyeceklerini de düşünebiliriz. Düşünebilir miyiz?

***

Umalım ve bekleyelim ama gerçeği görerek bekleyelim. Troyka amacına ulaştı; AB, sınırları içinde azıcık da olsa sol bir hükümete izin vermeyeceğini gösterdi. Yunan solunun buradan bir ders çıkarmasını bekleyebilir miyiz? Uzlaşma en kötüsüdür, sistemin içinden çıkmayı göze almadıkça, her uzlaşma alttakilerin, aşağıdakilerin, hadi açık yazalım; işçilerin, emeklilerin, Yunanistan orta sınıflarının aleyhine sonuçlanır. Seni borç batağına sürükleyenlerin aynı zamanda iktidar ortağı olma niyetlerini geç anlamış olmak, dar alanda akrobasi, sistem içinde kalma kararlılığı öldürücüdür ve öldü işte SYRIZA.

***

Memlekete dönelim. Bizde de kazanılmış bir durum yavaş yavaş kaybedilmiş bir duruma evriliyor. Yitirdiği iktidarını korumakta kararlı iktidar partisi destek arayışında. Aradığı desteği nereden bulacak? CHP’lilerin “artık, nihayet, en sonunda, lütfen, başka türlü olmuyor işte” yakarışları bu partiyi AKP’ye doğru itiyor. Öteki köşede gardını almış MHP beklemektedir. Kaçmak istiyor; yükseleceğini umduğu milliyetçiliğin oya dönüşeceği bir seçimi gözlüyor. Oysa yakışanı hep destek çıktığı AKP’ye bu kez de destek çıkmaktır. Bekliyoruz.

***

Kırmızı plaka bekleyen CHP’lilere ise hiç umudumuz yok ama, “AKP’yi yalnız bıraksanız olmaz mı” diye soruyoruz. “Hem niye yalnız kalsınlar, küçük kardeşleriyle birlikte ne güzel bir takım olurlar” diyoruz. “Muhalefet iyidir, güzeldir” diyoruz.
“Hadi sistemin dışına çıkamıyorsunuz anladık, kenarda kalın bekleyin, bakın gelenler var, memleketin her yerinde nineler bile ayakta” diyoruz; “sokak” diyoruz; “hava da sıcak” diyoruz; demiyor muyuz?
Diyoruz, diyoruz da...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları