Seçim Güvenliği İçin Ortaklık

14 Mart 2018 Çarşamba

İktidar partisi, azalan destek nedeniyle kaybedeceği anlaşılan seçimleri başka yöntemlerle kazanmak için dişini tırnağına taktı. Meclis’te yoğun çabayla seçimi ille de kazanmak için yasalaştırılan maddelerle adeta seçim sonuçlarını kolayca değiştirilebilecek, akla hayale gelmedik abra kadabra numaraları ile sonuçlar “garantiye” alınmaya çalışılıyor.

***

Yeni icat edildiği söylenen ancak seçim sonralarının koalisyonlarını andıran “ittifak” yöntemini uygulayan iktidar partisi, zafiyet geçiren MHP ile kurduğu seçim ortaklığının yüzde 50 artı 1’i alabileceğinden “hazırlıklara” rağmen emin değildir. Bu nedenle MHP oylarının yanı sıra, dahası kışkırtılmış milliyetçi dalgayla, bana sorarsanız tek bir oya bile gereksinimi olduğunun bilinciyle sınırlı ölçüde kafası karışık ulusalcı çevreyi etkileme çabası içinde.
Bu alanda büyük başarısızlık ise “terk edilmiş vatan” Saadet Partisi’nin ikna edilememiş olmasıdır.

***

Muhalefet açısından durum biraz daha karışıktır. Hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde 5 artı 1’i elde etmek, ikinci turda büyük bir ittifaklar yelpazesini hayata geçirmek, yerel seçimlerde umut vaat eden önemli merkezleri kazanmak, nihayet milletvekili seçimlerinde de hatırı sayılır bir gücü Meclis’e sokabilmek gerekiyor. Kolay olmadığı ortada. Bunun için kimi tabulardan kurtulmak, CHP tabanını da etkilediği anlaşılan propagandayı etkisizleştirmek, sağlam sol bir programa, halkçı bir seçim stratejisine sahip olmak gereklidir, zorunludur.

***

CHP’nin sol bir açılım yapabilmesi için gerekli kadrolara sahip olduğu bir gerçek. Ama parti içinde solda değil sağda konumlanmayı ısrarla ve güçle savunanlar daha etkindir. Birkaç gün önce “dinde reform” tartışmasına, takıyye bile olsa “dinde güncelleme” isteyen iktidar partisine itiraz ederek katılan parti yöneticilerini unutmamak gerekecektir. Ama hiç kuşku yok önümüzdeki dönemin ileriye ya da geriye sürükleyici partisi ana muhalefet partisi olacaktır.

***

CHP’nin bu görevi yerine getirebileceğini söylemek pek mümkün değildir. Bu arada Kürt siyasetine ve sola karşı korkuyla tarif edilebilecek çekingenlik, kendi içindeki sağın üst perdeden tehditlerinin yarattığı ürkeklik, hareket kabiliyetini dumura uğratmaktadır.
Ama durumu değiştirebilecek olanaklar hâlâ var.

***

Birincisi CHP Meclis içindeki konumunu gözden geçirebilir. AKP - MHP çoğunluğu yasa çıkartabilecek sayıda olduğuna göre onları “kendi çalar kendi oynar” durumda bırakmak önemli bir çıkış, iktidarı sarsacak önemli bir strateji olabilirdi. “Devlet partisi” olmak genlerine işlemiş CHP’nin böyle aktif bir tutumu benimseyeceğini ummak pek mantıklı değil.

***

İkinci olanak solun kendi başına bir güç olarak ortaya çıkmasıdır. Şimdilik böyle bir durum yoktur ama olmayacağı anlamına gelmez. Henüz zarlar atılmadı. Şimdiki aşamada öncelikli, kısa sürede başarılması gereken iş, bir zamanların toplumda kök salmış sosyalist partisine öykünmektir. Aynı siyasi partiyi ve tutumu yinelemek değil kuşkusuz, çünkü Türkiye o günkü Türkiye, sorunlar o zamanların sorunları değil.

***

Ama bütün bu olanakların işe yarayabilmesi için düzgün bir seçimin koşullarını sağlayabilmek şarttır. Peki seçimlerle ilgili en başta söylediğimiz tehlikeyi nasıl bertaraf edeceğiz. Seçimlerin düzgün bir şekilde yapılabilmesi nasıl sağlanacak. Acaba seçimlerin sağlıklı yapılabilmesi için herhangi bir ideolojik kaygı gütmeden “Temiz Seçim Ortaklığı” gibi geniş, gerçekten geniş işe yarar bir ortaklık kurulabilir mi?
Bana sorarsanız günümüzün öncelikli konusu. Belki de başka ortaklıkların, güç birliklerinin önünü açabilmek, gerekli olan budur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları