Hikmet Çetinkaya

Berdel...

16 Nisan 2017 Pazar

Hayatın sayfalarında acı da vardır, hüzün de...
Önüme bir fotoğraf düştü, geçmiş yılların izlerini taşıyan...
Bir kıyı kasabasında o bilinmeyeni bekler gibi soluksuzduk.
Biraz yılgın ve kırılgan...
Gecenin yıldızları, serin bir hava, ilkyazın habercisi çiçekler.
Gökyüzüne bakıyorduk, tarihin akışını, yaşamı düşünüyordum.
Eski bir yazı, anılar denizinde dolaştırıyordu beni.
Harran’daki berdel dramıydı beni etkileyen...
21 yaşındaki Zeliha Ç’nin öyküsü işte burada başlıyordu.
Harranlı Zeliha’nın ağabeyi Halil, Vetha adlı bir kızla evlenecekti. Ancak Vetha adlı kızın bir koşulu vardı:
“Biz de Halil’in kız kardeşi Zeliha’yı oğlumuz Casım’a istiyoruz...”
İki aile anlaştı...
Çünkü başlık parasını iki taraf da ödemeyecekti.
Evin içi kalabalıktı.
Salonda erkekler sıraya girmiş, sakallı ve beyaz entarili yaşlı adamın elini öpüyorlardı...
Berdel yani takas işi uzlaşmayla çözülmüştü.
Mırralar içildi.
Sakallı ve beyaz entarili “Şıh Halaf” Arapça konuşmaya başladı:
“Hallas mabruk!”
Türkçesi şuydu:
“Anlaşıldı, mübarek olsun!”
Zeliha, Eyüp Peygamber Mahallesi’nden Casım’ın Sırrın Mahallesi’ndeki evine gitti...
Casım, hamallık yapıyordu. Evde 11 nüfus vardı. Zeliha’nın gelişiyle bir boğaz daha arttı.
Bir yıl sonra kız çocukları oldu.
Bebeğe, Zeliha’nın aynı kaderi paylaştığı görümcesi Vetha’nın adı verildi...

***

Zeliha’nın ailesi Nevşehir’e pancar toplamaya gitmişti.
Kara haber tez geldi:
“Zeliha Fırat’ın sularında ölü bulundu.”
Zeliha intihar mı etmişti, yoksa öldürülmüş müydü?
Pek anlaşılmadı...

İki aile birbirine girdi.
Zeliha’nın ağabeyi Halil, Vetha’yı ailesine gönderdi.
Vetha sekiz aylık hamileydi.
Ortada iki bebek...
Bir dram.
Dramın adı berdel yani takas...
İki yuva birden yıkıldı.
Hazreti İbrahim ateşe atıldığında, bir kız Urfa’daki kale deliklerinden kendini boşluğa bırakır ve ölür.
Kızın adı Zeliha’dır...
Zeliha’nın düştüğü yer bugün kendi adıyla anılır: “Aynzılha Gölü.” Yani “Zeliha’nın gözü gölü...”
Zeliha, Hazreti İbrahim için intihar etmiştir.
Zeliha eğer öldürülmediyse, kimin için yaşamına son verdi?
Mutlaka bir sevdiği vardı Zeliha’nın...
Berdel, Mezopotamya kurulduğunda beri var olan bir gerçek.
Berdel, iki ailenin çocuklarını çapraz biçimde evlendirilmeleri anlamına gelir...
Eğer biri çocuk doğurmaz ya da anlaşmazlık çıkarsa berdel tek taraflı bozulur.
Güneşli bir İstanbul sabahında berdeli, çocuk gelinleri düşünüyorum...
Fikret Otyam’ın Bekir Yıldız’ın röportajlarını...
Demet Yalçın’ın bir süre önce Cumhuriyet’te yayımlanan ve bir Türkiye gerçeği olan çocuk gelinlerini...
Bir hayatı, acıyı, gözyaşını, çaresizliği...
Benim kareli defterimde yer alan berdel, insanın yüreğini acıtan bir öykü.
Zeliha, inatçı bir korkuyla titreyen aşkı için ışıldayan ırmaklarla bir buluşmayı düşlemiş miydi?
Hıçkırıklara boğulan çiçeklere dokunuyordum 18 yıl önce, yazdıklarımı okuyordum...
Yıl 1999’du...
Aylardan temmuz...
Gözlerimdeki ağırlık bedenime yayılıyordu.
Oralarda hiç kimse saatin kaç olduğunu bilmiyordu.
Sanki zamanın saat ayarı bozulmuştu...
Zeliha, Casım, Vetha ve Halil...
Güneşi zincirlerle çekip çoğaltmak, sığ sularda sevdayı aramak Harran’ın alın yazısı mıdır?
Umutları nerede başlar onların, hüzünlerini nereye saklarlardı.
Gökyüzünde ardıçkuşları uçarken onlar yüzyıllık yalnızlığın resmini çiziyorlardı.
Onlar hep ezildiler...
Hor görüldüler...
İtilip kakıldılar...
Onlar şıhlara teslim edildiler...
Onlar takas yoluyla evlendirildiler...
Berdel!
Şıh Halaf’lar hâlâ varlar, daha da çoğaldılar.
Tüm dönüş yolları kapalı; her yol “Berdel”e çıkıyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları