Yandaş, candaş ve dindaş medyaya şöyle bir baktım dün sabah...

Manşetler parmak ısırtacak cinsten...

Türkiye 12 Eylül 2010’da yapılan halkoylamasıyla açılan yolda ilerlemiş... Cunta yargıç karşısına çıkacakmış.

Neden?

12 Eylül’ün hesabını vermek için!

Darbe anayasasıyla dokunulmazlık zırhına kavuşan cuntanın hayatta kalan iki lideri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, iddianamenin kabul edilmesiyle 32 yıl sonra sanık olmuş.

Yani Evren ve Şahinkaya, ağırlaştırılmış yaşam boyu hapis cezasıyla yargılanacaklarmış...

İlk bakışta çoğu kişi “helal olsun” diyor ama ortada bir gerçek var...

Evren 95 yaşında... Şahinkaya da 87’yi devirmiş... İkisi de hasta bildiğim kadarıyla...

Dava açılması iyi de, 12 Eylül’ün işkencecilerinden, yargısız infazcılarından da hesap sorulacak mı?

1 Mayıs katliamından, İnciraltı, Kahramanmaraş’tan, Çorum’dan...

Doğan Öz’ü öldürenlerden, Abdi İpekçi cinayetini örtbas edenlerden, Cevat Yurdakul’un katillerinden, aynı silahla \t\tişlenen sağcı-solcu gençlerin öldürülmesi buyruğunu verenlerden...

Daha nice faili meçhul cinayetlerden, Balgat, Bahçelievler katliamından...

***

Darbecilerden de hesap sorulmalı, darbeseverlerden de, darbeyi yapmak isteyen ve kollarını sıvayan siyasetçilerden ve işadamlarından da...

Buna kimsenin karşı çıktığı falan yok!

Bu, bugün için de geçerlidir benim için.

Ancak sapla samanı karıştırmadan, önüne gelene “terörist” yaftası yapıştırmadan...

Önceki gün Beşiktaş Adliyesi’nde Hrant Dink cinayetinin yirmi dördüncü duruşmasında önemli bir gelişme oldu...

Daha önce yazarlara, aydınlara gözdağı verip “akıllı olun” diye seslenen Yasin Hayal, bu kez bakın ne dedi:

“Beni bu işlerin içine devlet çekti!”

Hayal ardından ekledi:

“Devlet beni öldürtecek!”

Yasin Hayal’in mahkemede söylediği bu tümce, bana neyi anımsattı biliyor musunuz?

9 Ocak 1996’da Sabancı Center’daki Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe’nin öldürülmesi olayını.

Katiller bir terör örgütü militanıydı... Fehriye Erdal, Mustafa Duyar ve İsmail Akkol...

Aynı gün yurtdışına çıktılar...

Fehriye Erdal, patronlar katında garson olarak çalışıyordu.

Peki Fehriye Erdal’ı Sabancı Center’a kim yerleştirmişti?

Mustafa Duyar, pişmanlık duyarak Belçika’dan Suriye’ye geldi ve Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’ne teslim oldu.

Türkiye’ye getirilen Mustafa Duyar, Afyon Cezaevi’ne konuldu.

15 Şubat 1999’da koğuşunda Ahmet Yargüder tarafından öldürüldü.

Peki öldürme buyruğunu kim verdi?

***

Yıllar önce yaşanan Sabancı Center cinayetini anımsamamın nedeni, Hrant Dink ailesinin avukatlarının yaptıkları açıklama, TİB kayıtları ve Yasin Hayal’in ilk kez yaptığı açıklama...

Dink ailesinin avukatları olayın başından bu yana cinayetin örgütlü bir güç tarafından gerçekleştirildiğini iddia ediyor ancak mahkeme nedense bunu pek umursamıyordu.

TİB kayıtlarındaki görüşmeler, Yasin Hayal’in itirafları, Hrant Dink cinayetinin üç-beş tetikçinin eylemi olmadığı yolunda.

Tetikçilerin arkasında örgütlü bir güç var...

Tıpkı Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Musa Anter, Cem Ersever vb.cinayetlerinde olduğu gibi.

Bu örgütlü güç Sabahattin Ali cinayetinde de vardı, Sabancı Center, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink cinayetinde de...

***

Susurluk Raporu’na, 1994 yılında hazırlanan Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporlara bir gözatın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Onun için Evren ve Şahinkaya’nın yargılanması,12 Eylül’den hesap sorulması gibi mavalları hiç mi hiç önemsemiyorum...