AKP’li Nurettin Canikli’nin, “Şike Yasası”nın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e aynen geri gönderileceğini açıklaması akla şu soruyu getirdi:

“Başbakan Erdoğan’la Cumhurbaşkanı Gül arasında bir restleşme mi var?”

Daha önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Abdullah Gül’ün vetosunu destekleyen açıklaması, kimi AKP milletvekillerinin “Şike Yasası”na karşı çıkmaları ve AKP Grup Başkanvekili Canikli’nin tavrı.

Ankara kulislerinde konuşulan şu:

“Bir bakan Canikli’ye telefon etti ve yasanın virgülüne bile dokunulmadan yeniden Cumhurbaşkanı’na gönderilmesini istedi.”

***

Bu arada İstanbul’da bir törende bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, Başbakan Erdoğan’dan gelen bir telefon üzerine Üsküdar’daki eve gitmesi.

Niye gitti Bakan Kılıç, Erdoğan’a?..

Kulislerden gelen bilgiler şöyle:

“Şike Yasası’na dokunulmadan yeniden Cumhurbaşkanı Gül’e gönderilmesi.”

İlginç bir toplumuz... Daha iki hafta önce demokratik sivil anayasa üzerine konuşup tartışıyorduk.

Ardından Dersim çıktı...

Hani bir ara ileri demokrasi, çağdaş demokratik hukuk devletini konuşuyorduk, unuttunuz mu?

***

Bizim liboş tayfa zil takıp oynuyordu... Onlara göre birinci cumhuriyet bitmiş, daha doğrusu 1923 aydınlanma devrimi tarihin çöplüğüne atılmış, Mustafa Kemal Atatürk faşist diktatör ilan edilmişti üstü örtülü olarak.

Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Odatv, KCK operasyonları, emekli ve muvazzaf general ve amirallerin tutuklanması, “askeri vesayet” falan derken bugünlere geldik.

Keşke Balbay, Tuncay, Soner, Ahmet, Nedim, Barış, Doğan, Hikmet Çiçek şike yapsalardı...

Yüzlerce gazeteci yargı önüne çıkmaz, 60’ın üzerinde gazeteci tutuklu olmazdı.

***

Sisli ve yağmurlu bir İstanbul yine...

Bugün hava daha da soğuyacak. Böyle havalarda hüzünlenirim ben. Canım yazı bile yazmak istemez.

Her neyse!

Topluma “ileri demokrasi ve özgürlük” dersi verip, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun o görkemli İzmir mitingini bile canlı yayımlamaktan korkan haber televizyonları, şimdilerde “Şike Yasası”nı tartışıyorlar sabah akşam.

1923’te Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyetin sona erdiğini söylüyorlar:

“Tarihin akışı gerçekleşti...”

***

Doğru, tarihin akışı gerçekleşti, “askeri vesayet”in yerini “sivil vesayet” aldı.

Nasıl aldığını merak ediyorsanız, bir dönemin en önemli haber kanalı NTV’yi izleyin, anlarsınız.

Genel seçimler öncesi Hopa’da çıkan olaylar... Solcu emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun biber gazı yedikten sonra kalp krizi geçirerek ölmesi...

Olaylar sonrasında çok sayıda kişi gözaltına alınıp tutuklandı. Tutuklananların çoğu üniversite öğrencisiydi.

Suç öğelerine gelince...

Mahir Çayan’ın “kırmızı kaplı” kitabı... Adnan Bostancıoğlu’nun Oğuzhan Müftüoğlu’nun anılarını içeren “Bitmeyen Yolculuk” yapıtı... Lenin’in kitapları...

6 aydır 23 kişi Ankara Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu... 10’u üniversite öğrencisi...

Savcı üniversiteli gençlerin okullarından atılmasını istemiş daha dava bitmeden.

***

Şikecilere yasal düzenleme, kitap yazanlara, günlük tutanlara, teğmenlere, yüzbaşılara, yarbaylara, albaylara, generallere Silivri ya da Hasdal.

Peki, Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, Aytaç Yalman, İlker Başbuğ...

Duruşmada bir emekli albay ne demişti:

“Dilsiz şeytanlar, niye konuşmuyorsunuz?”

***

Ne diyordu bizim liboş, candaş, yandaş tayfa:

“İkinci Cumhuriyet evresindeyiz.1923’te başlayan Birinci Cumhuriyet laik rejimi kapandı. Şimdi İkinci Cumhuriyet evresindeyiz. Demokrasi ve özgürlükleri doyasıya yaşayacağız!”

Yesinler sizi!