Hikmet Çetinkaya

Yüreğim kelepçeli...

22 Aralık 2015 Salı

Denizin yüzlerini aydınlattığı bir geceydi belki...
Gözlerinin saflığını yitirdiğini bilmedikleri bir umut yolculuğuna çıkmanın telaşı içindeydiler.
Anlamı kalmayan sözcükler!
Başlarında dönen martıların, yıldızların ışığı altında... Karanlık ateş evini anımsatan tekne içinde. Yarısı çocuk, yarısı kadın, erkek...
Tüm dünyanın bildiği yolculuğa çıkmışlardı...
Bodrum’dan denize açılmıştı şafak sökmeden önce...
Yönleri belliydi: Kalimnos Adası...
Bir süre yol aldı eskimiş ahşap tekne ve alabora oldu...
Artık alışageldiğimiz facialardan biriydi...
14 kişi kurtarıldı Sahil Güvenlik tarafından. 10’u çocuk, 4’ü kadın, 18 kişinin cansız bedenine ulaşıldı.
Ölü çocukların çoğu teknenin kabinindeydi...
Acılar denizi, ölüm denizine dönüştü...
Bir İyonya masalı değildi...

Azra Erhat’ı, Cevat Şakir’i, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu anımsadım, binlerce yıl önceye gittim, yaşamın o büyülü atlasında gerçekleri aramaya koyuldum.
Küresel güçlerin, vahşi kapitalizmin sahneye koyduğu “Arap Baharı” Ortadoğu coğrafyasında yaşayan halkları birbirlerine boğazlatmış, kardeşi kardeşe vuruşturmuştu.
Toprağın delice saldırdığı o kıvrım, hayatı oralarda yaşanmaz kılıyordu.
Hayat avuçlarımızdan kayıp giderken bizler seyrediyorduk sessizce.
Sağır sınırlar, korunmasız insanlar...
Rüzgâr hangi ölüm yolcularının üstüne esiyor, kan çiçekleri bu topraklarda niçin açıyor?
Yüreğim kelepçeli...
Parmaklarım buz kesmiş...

***

Köprülerin altında akan sular kan renginde...
Ölüm mangaları dolaşıyor sokaklarda, caddelerde...
Yaşamak zor kardeşim zor!
Füzeler vuruyor Ortadoğu’da her yeri...
Aşiret ve mezhep savaşları...
Baskıcı rejimler...
Neo muhafazakârlar, ne AB ne de ABD’de iktidar oldu. Orada şeyhler yok, darbeyle iktidara gelenler yok...
Ya yaşadığımız coğrafya...
Hak, hukuk, adalet!
Sahi niye toplumlarda yaşanıyor bunlar; acılar, ölümler, iç savaşlar?
BOP hayata geçmiş, kardeş kardeşi öldürmeye başlamış, bölge baştan başa kana bulanmış, göç yolları tıkamış.
Söyle bakalım arkadaş sen sevdanın resmini çizdin mi hiç, 1789 Devrimi’nin öncesini ve sonrasını kitaplardan okudun mu?
Ne hukuk ne adalet alın yazısına göre karar verir, suçsuzdan suçlu yaratılmaz, insanlar zindanlarda tecrit altında tutulmaz.
Ortadoğu kan çiçekleri açarken, sefalet sürerken, sen kendi topraklarında yaşayan insanların etnik, mezhepsel kimliğine göre ayar veremezsin...
BOP oraları kendine göre biçimlendirip sınırlarını çizdi...
Türkiye’ye de 2.5 milyon mülteci gelip yerleşti...
Bodrum’dan karşı kıyıya geçen ahşap, köhnemiş tekne battı...
Yine çocuklar öldü, analar, babalar, gençler...
Duydun mu ölenlerden biri anneydi. Bebeğini emziriyordu.
Okudun mu o haberi?
Benim yüreğim sızladı derinden haberi okuyunca, içim kanadı acıdan!
Senin bir kolunda Katar, öteki kolundan Suudi Arabistan...
Yanına İsrail’i alman yakındır...
Memleketinde terörle mücadeleyi Katar’la, Suudi Arabistan’la yaparsın...
İncirlik’i sonuna dek açarsın, adalet ve hukuk üstüne nutuklar atar, bildiğini okursun.

***

Bu nasıl bir acıdır, anlatılmaz, yazılmaz...
Terörle mücadele için İslam işbirliği, geride kalmış “Arap Baharı” masalı...
Bir yanda El Nusra öte yanda IŞİD...
Kumpas-Haşhaşi...
İyonya’nın lacivert sularına yıldızların ışığında gömülen mülteci teknesi...
10’u çocuk,18 ölü!
Dargeçit’te kimseler kalmamış, Lice’den, Silopi’den, Sur’dan göç başlamış...
Bir zamanlar Mursi ve Esad kardeşimizdi... Esad düşmanımız, Mursi’den haber yok, yaşasın Sisi!
Mısır’da yapılan darbeye ilişkin ses seda yok!
Sıkıysa konuş!
İşte böyle geçiyor hayat, ne yaparsın.
Sevgili Can Dündar, Erdem Gül...
Mektubunuzu da aldım ve okudum. İkinizi de kucaklıyor, dışarıdan içeriye selam gönderiyorum...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları