İrfan O. Hatipoğlu

Üniversitelerde Olağanüstü Hal

06 Aralık 2013 Cuma

Bazı araştırmacılar Türk üniversite kuruluş tarihini, fen bilimlerine ağırlık vermesi, eğitimi kademelendirmesi, öğretim elemanlarını sınavla alması nedeniyle Fatih Medreseleri’nden (Sah-ı Seman) başlatırlar. Oysa modern anlamda üniversite (Darülfünun) kuruluş girişimini 1900’ler olarak kabul etmek daha doğrudur.
Darülfünun (fenler evi) kuruluş süreci 1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin yayımlanması ile başlar. Bu nizamnamede “İstanbul’da Darülfünun-u Osmani adında bir Darülfünun kurulacaktır” denilmekte ve Darülfünun’un çalışma izlencesi ayrıntılı olarak belirtilmektedir. Bu yönetmeliğe bağlı olarak kurulan Darülfünunlar, aydınlanmaya karşı olanlar ile dogmalar içinde boğulmuş, “kara güçlerin” sadırıları sonucu kısa aralıklarla kapatılmış, yeniden açılmıştır.
Dogmalar içinde boğulan, korkunun/ kuşkunun egemen olduğu Darülfünun, Cumhuriyetin kurucuları tarafından kapatıldı. Yapılan üniversite reformu (1933) ile üniversite yeniden inşa edilmeye başlandı. Başlatılan “çağdaş, özerk, aydınlanmacı” üniversite kurma süreci 1982 yılında kabul edilen yeni üniversite yasasıyla sonlandırıldı. Çıkarılan Yükseköğretim Yasası (YÖK) üniversitelerin “özerklik, çağdaşlık” anlamındaki tüm kazanımları yok etti. Üniversitelerin kimliksizleştirilme, dogmaların içinde boğulma süreci yeniden başlatıldı. Üst yöneticiler, konuşmalarına dini söylemler/örneklemeler ekleyerek akademik yaşama yön verilmeye çalışılıyor. Derslerin içerikleri kontrol ediliyor, oluşturulan “yerleşke baskısı” ile öğretim elemanlarının, öğrencilerin yaşam biçimleri yönlendiriliyor. Üniversite yerleşkelerine kuruldukları kentlerin en büyük camileri yapılıyor. Tarikat liderleri, yerel dini önderler adına konferanslar, sempozyumlar düzenleniyor, mevlitler okutuluyor, adlarına araştırma merkezleri kurularak kutsallıkları, bilgelikleri derinleştirilmeye çalışılıyor.
Bugün üniversiteler Darülfünun dönemine geri dönmüş, dogmaların içinde boğulmuştur. Üniversitelerin geldiği konumu iyi kavrayan siyasal iktidar, egemenliğini güvenlik boyutu ile tamamlamak istiyor. Yapılacak düzenleme ile yerleşke içinde ve dışında olağanüstü hal ilan edilecektir. Düzenlemenin özerk üniversite anlayışı açısından ağır sonuçları olacaktır. Gözetlenen üniversite oluşturularak farklı düşüncelerin oluşumunun, onay vermedikleri eylemlerin önüne geçmek istemektedirler. Öğrenci, öğretim üyesi davranışlarına ve derslerin içeriklerine müdahale edilecek, yönlendirilmeye çalışılacaktır. Güvenlik kaygısı öne sürülerek polisler derslere katılacak, anlatılan derslerin içeriği nedeniyle öğretim elemanları kışkırtıcılıkla suçlanacaktır. Öğrencilerin toplu davranmalarının (protesto etmek, tiyatro, müzik, spor vb. aktiviteler) önüne geçilecek, aralarında yapacakları tartışmalar, birlikte olmaları engellenecektir. Üniversite için gerekli olan özgürlük ortamı yok olacak, akademik atmosfer parçalanacaktır.
Siyasal iktidarın güvenlik kaygısını öne sürerek üniversiteleri kontrol altına almak istenci çok tehlikelidir. Tarihi süreç içinde görülmüştür ki siyasal iktidarlar üniversiteleri kontrol edememişler, tersine ülkeye ağır bedeller ödetmişlerdir. Dileğimiz bilimi özgür bırakarak ülkenin önüne açmalarıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları