Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hacıbektaş Susuz

24 Kasım 2014 Pazartesi

Geçen hafta Hacıbektaş’a gittiğimizde Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu’nu dertli gördük. Yılda 600 bin kişinin ziyaret ettiği, Meslek Yüksek Okulu ve Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okuyan 1300 öğrenciyle birlikte kışlık nüfusunun 5300’e ulaştığı ilçe halkına hizmet etmek için verdiği çabanın engellendiğini aktardı bize. 
16 km. ileriden su getiren motorlara ayda 40-50 bin lira çıkan elektrik faturalarını belediye ödeyemediğinden ilçe sık sık susuz ve elektriksiz kalıyormuş. Başkan Selmanpakoğlu, çareyi İller Bankası’na güneş enerjisi sistemi kurdurmakta bulmuş. enerji ve çevre bakanlıkları bu tasarımı onaylamış, ancak bu kez İçişleri Bakanlığı İller Bankası’na kredi izni vermemiş. Selmanpakoğlu diyor ki: 
“Eğer yol ve benzeri bir amaçla talebimiz olsaydı anlayabilirdim. Sosyal devlet anlayışı, insan sağlığı bakımından ilçenin içme suyu sistemi söz konusu. İçişleri Bakanlığı’nın kendisine bağlı belediyesine ve halkının sağlık ve içme suyu ihtiyacına ilgisiz kalması Hacıbektaşlıları ve Hacıbektaş’a gelen ziyaretçileri üzmüştür. 
İçişleri Bakanlığı’ndan 1 kuruş talebimiz yok, yeter ki halkın içme suyunun temizlik ihtiyacının önemini dikkate alsınlar.” 
Olur olmaz her yerde Kerbela örneğini veren Başbakan, Hacıbektaş ilçesini susuzluktan Kerbela’ya çevirdiklerinin ayrımında mı acaba?

Özür 
Prof. Dr. Rennan Pekünlü’den hukukçular, öğretim üyeleri, demokratik kitle örgütleri, Cumhuriyetin tüm kurumları özür dilemeli. Gazeteciler “özür” dilemeli. Aydınlanmadan yana olduklarını ileri süren partiler, milletvekilleri, genel başkanlar da özür dilemeli.
Anayasa Mahkemesi’nin, Danıştay’ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uymaktan, bilimsel özgürlüğü savunmaktan, kadın-erkek eşitliğine inanmaktan, genç kızların örtünmesine karşı çıkmak “suçundan” cezaevinde yatacak olmasına göz yumdukları için...
Onlarca, yüzlerce, binlerce kez özür dilemeli!

Çocuklarımızın Durumu
Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, CHP’li Sedef Küçük’ün TBMM kürsüsünden çizdiği tablo:
“Türkiye, OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda açık ara öndedir. Her 3 çocuktan 1’i yoksulluk içinde yaşamaktadır. Her 4 çocuktan 1’i örgün eğitime devam edememektedir. Her 2 çocuktan 1’i ailesinden, öğretmeninden, akrabalarından şiddet görmektedir. Yani, bu ülke, geleceğini şiddetle, eğitimsizlikle ve yoksullukla biçimlenmektedir.
Eğitime ilişkin bir örnek vermek gerekirse OECD Eğitim Kalite Raporu bulgularına göre Türkiye, ortaöğretim kalitesinde 44 ülke arasında 34’üncüdür. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı verilerine göre Türkiye, 65 ülke arasında matematikte 44’üncü, okuma, anlama becerilerinde 42’nci, fen bilgisinde 43’üncü sıradadır. Bu, bizim çocuklarımızın diğer ülke çocuklarından daha az anlama yetisine sahip olduğundan değil, eğitim kalitemiz yerlerde süründüğünden çıkan sonuçtur.”
Bir ülkenin geleceğini karartmak işte böyle oluyor!

Kulaktaki Çığlık
Eğitimci-yazar dostumuz Nusret Ertürk, o bildik öyküyü anımsatıyor:
“Kral Midas, utandığı eşek kulaklarını bir sivri külahı ile saklar. Saçını tıraş eden berberin, kulaklarını görmesini engelleyemez. Berber, kimseye açmadığı bu sırdan kurtulmak için bir kuyuya, ‘Midas’ın kulakları eşek kulakları’ diye seslenir. Yel estikçe, yakındaki sazlardan ‘Midas’ın kulakları eşek kulakları’ çığlığı yankılanır durur. Midas, ne yapsın, kuyunun yakınındaki sazları kestirir. Bu sefer keçiler korosu aynı sözü seslendirir: Midas’ın kulakları eşek kulakları!”
Nusret Ertürk, arkasından bir yorum getirmediğine göre, “İşte o gündür bu gündür kendini dünyanın hâkimi sananlarda eşeklik baki kalmıştır” demeye getirmiş olmalı!

Paydos
Yeni ABD Büyükelçisi John Bass’ın geçen hafta Hürriyet’te yayımlanan söyleşisinde dikkati çeken bir bilgi vardı. Diyor ki Bass:
“2011’de Türkiye’ye gittiğimde iç tartışmalar nedeniyle Türk askerinin Türk devletindeki rolünün yeniden tanımlandığını gördük. Askerler, politikadan, beni o şaşırtan 1990’lardaki yöntemleriyle yürüttükleri yönetim anlayışından çekiliyordu. ABD ve Türkiye arasındaki askeri ilişkiler devam etti, ama daha az operasyoneldi ve daha seyrekti. Eskiden her iki taraftan üst düzey bir askeri yetkili her zaman karşılıklı bir temas geliştirirdi. Ayda bir. Bu yavaşladı.”
Bir anlamda; harç bitti, yapı paydos yani...

Tespih
99’luk tespih epeydir çekiliyordu. İmameye geldik.
Öğretmenlerin imam, imamların öğretmen, öğrencilerin de imam-hatip olarak yetiştirildiği bir 24 Kasım’ı idrak etmiş bulunuyoruz.

Yalan Dünya
Dayatmak istedikleri yalan dünyalarında “Yalan Dünya” bile demek yasak.
Gülse Birsel’in kıvrak kalemiyle biçimlenen, yetenekli birçok oyuncunun becerileriyle beslenerek asık suratlılar ülkesinin evlerine neşe taşıyan; ekranların en düzeyli, en içten komedi dizisinden de ettiniz bizi.
Yalanlarınızda düğümlenin he mi!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları