Hayat Akıp Giderken...

24 Mayıs 2011 Salı
\n\n\n

Seçimi bekleyen cümle halkımıza bir hayati hakikat hikâyesi:

\n

Gündelikçi Nesrin kapımı çalıp Işıl Hanımdedi, haberin oldu mu? Sultan’ın kocası öldü.” Önce bir duraladım, sonra Nasıl olmuş, nerede diye olayın ayrıntılarını öğrenmeye çalıştım. Sultan’ın kocasına, Avcılar’da E-5 yolunda karşıdan karşıya geçerken araba çarpmış. Sultan’ın kocası çok içkiliymiş. Hemen orada ölmüş. Dört çocuklu Sultan, İyi oldu diyormuş, “Kurtuldum!”

\n

Nesrin bu havadisi verip gittikten sonra gündelikçi Sultan’ı, kocasını, yetim kalan dört çocuğu düşündüm. Delikanlı olunmaz, delikanlı doğulur sözünü sık sık yineleyen dizilere inat, varoşlarda yaşayan Sultanın kocası, “delikanlıbir adam değildi. O, işsizlikten varoş kahvelerine, varoş birahanelerine sığınmış, bir varoş erkeğiydi. Köy yerinde birazcık itibarı vardı. Küçük de olsa toprağını sürer, ekini kaldırır ve satışta iyi pazarlık ederdi. O zamanlar karısı onu kapıda güler yüzle karşılar, ayaklarını yıkaması için sıcak su getirir, önüne güzel yemekler koyardı.

\n

Ne zaman ki toprağın verimi iyice düşmüş, satılan ürünün parası gübre parasını, ilaç parasını karşılayamaz olmuş, onlara da köyün diğer yarısı gibi İstanbul yolu görünmüştü. Sultanın kocası İstanbula göçmelerinin üstünden bir yıl geçtiği halde doğru dürüst bir iş bulamamıştı. Bunun pek çok nedeni vardı. Birincisi, ekip biçmekten başka hiçbir iş bilmiyordu; ikincisi, İstanbul onun gibi sonunda her işi yapmaya razı varoş erkekleriyle doluydu. Onlarla birlikte meyhaneye gidip votkalı bira içmeyi sever olmuştu.

\n

Öte yandan Sultan eldeki birikmiş paranın suyunu çektiğini görüyordu. Sonunda yallahdedi ve hemen kendine göre bir iş aramaya koyuldu. Bir ailenin yanına temizlikçi olarak girdi. Aklı, birbirlerine emanet ettiği çocuklarında kalıyordu. Bu arada yeniden gebe kaldığını öğrenmişti. Bir gün dayanamadı, adamını karşısına aldı ve söyledi söyleyeceğini: Sen bunca aydır iş aradın bulamadın, ben buldum. Şimdi yerlerimizi değişelim, sen anne ol, çocukların başında dur, ben de evin erkeği gibi dışarıda çalışıp para getireyim.”

\n\n\n\n\n

Sultanın kocası önce bu teklifi kendine yediremedi, ama hayat gelip dayattı ve karıkocanın evdeki rolleri değişti. Sultan bu işten memnun kalmıştı. İşten geldikten sonra kendi evinde hiçbir iş yapmıyordu. Kocası yeni doğan çocuğun altını değiştiriyor, mamasını yapıyor, diğer üç çocuğun karnını doyurup okula yolluyor ve akşamüstü eve dönen Sultanın kahvesini ayağına götürüyordu. Sultan da evlerinin yakınındaki Büyükçekmece Gölüne baka baka kahvesini içiyordu.

\n

Günler böyle geçerken Sultanın kocası garip hayaller görmeye başladı. Karısının her sabah aslında temizlik yapmaya değil, orospuluğa çıktığını düşünüyor ve hiç durmadan karısıyla yatmak isteyen yüzlerce erkeği sıra beklerken görüyordu. Delirecek gibiydi. Kahveye, birahaneye gidemiyordu. Arkadaşlarının, erkek dostlarının onun hakkında karı parası yiyen, pezevenk herifdiye düşündüklerini biliyordu. Çok geçmedi, gördüğü hayaller Sultanın kocasını delirtti ve bir gün koskoca adam yolun başında yakaladığı zayıf, küçük bir kadın olan Sultanı yere yatırıp, boynunu ölesiye sıkmaya başladı. Bir yandan da sürekli söyleniyordu; Orospu karı, orospu karı!..”

\n

O gün Sultan kocasının elinden zor kurtuldu ve kararını verdi. Ne olursa olsun, artık bu adamı eve sokmayacaktı. Sokmadı da. Komşular, akrabalar laf getiriyorlardı. Kocası iyice düşmüştü. Birahanelerde sabahlıyor ve beni bu hale o orospu karım soktudiye her önüne gelene hep aynı şeyi anlatıyordu. Sultan oralı olmadı. Çocuklarını akrabalarına bölüştürdü ve işine devam etti. Sonra bir gün bir gece vakti, bir adam E-5 yolunda ilerlerken ona bir araba çarptı. Ölen, Sultanın kocasıydı. Çok sarhoştu ve hâlâ karısının orospu olduğunu düşünüyordu.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları