Kendi iklim grevini kendin başlat!

22 Eylül 2019 Pazar

Cuma günü dünyada bir hafta sürecek iklim grevi başladı. Biz de başlayalım. Yazımı yazdığım odanın penceresinden rant uğruna yerle bir edilmiş bir apartmanın yıkıntılarından, iki çocuk yaşta çöp toplayıcısı sıkıca çevrelenmiş alana sızmayı başarmışlar. Yağan yağmurun altında işe yarayacak demir parçalarını topluyorlar. Onlara seslenmek istiyorum, bir yerlere saklanın çünkü bu yağan yağmur, Tuzla’da kimyasal ürünler üreten fabrikanın zehirli atıklarını taşıyor. Kanser yapan, solunum yollarını haşat eden artıkları. Fabrika kendi çalışanlarını dışarı çıkmamaları konusunda uyardı, uzmanlar da uyardı ama hiçbir devlet kurumu uyarı yapmadı, devlet böyle durumlarda hemen “ben yokum!” diyor. Orman yangınlarında olduğu gibi. Ben de devletlerden, çokuluslu şirketlerden umudu kesmiş biri olarak bu iklim grevi haftasında kişisel olarak neler yapabileceğimizi düşünmeye başladım:
1. Bu hafta boyunca kola ve benzeri içecekleri tüketmeyin, tüketenleri uyarın. Geçenlerde büyük bir markete girdim, pek girmem, en uzun reyonların abur cubur dolu olduğunu fark ettim. Şöyle bir göz kararı reyonların boyunu hesapladım, bir kilometreyi buluyor. Bir kilometre boyunca tıklım tıklım içlerinde katkı maddesi, mısır şurubu bulunan, bağımlılık yapan binlerce abur cubur. Yahu bir hafta bunları tüketmeyin, çocuklarınıza yasaklayın! Sadece bir hafta!
2. Sonra en yoğun reyonlardan birinde çocuk mamaları olduğunu gördüm. Fiyatları dudak uçuklatıcı. Ne olduğu belli olmayan vitaminler, tuhaf katkı maddeleri; bebeler sanki sporcu. Yahu bu kadar katkı maddesi çocukları daha mı iyi yapacak? Bilmiyorum. Bizim mahallenin kedilerini gelen giden besler, kediler yakında aşırı beslenmeden ölecek ve hemen hepsi genlerindeki özellikleri unutmaya başladılar. Sokağın fareleri onlarla dalga geçiyor. Bu arada beş yaşındaki çocuk psikiyatri masasına yatırılıyor. Efendim neymiş hiperaktifmiş. Kısaca yerinde duramıyor. O kadar vitamin dayarsan olacağı budur. O zaman gelsin çocuk antidepresanları! Beş yaşında çocuk için Prozac var. Yapmayın etmeyin bu güzel ülkede her türlü sebze var, et de var. Üşenmeden kendi mamanızı kendiniz yapın! Bir haftalığına.
3. Şimdi yabancılar Türkleri tanımlarken “en sevdikleri şey arabaları” diyorlarmış. Bu doğru söze şapka çıkarıyorum. Arkadaş benzinin litresi 7.24 olmuş. Artık elli liralık benzin seni en fazla, oturduğum bölgeden örnek verirsek, Bostancı’dan Kadıköy’e götürür. Binme, yürü, toplu taşımayla git. Bir hafta, sadece bir hafta, ölür müsün? Geçenlerde bizim mahalledeki kıytırık yola üstü açık bal rengi bir Porsche girdi. Acayip afili, sonun kadar açılmış kulak patlatan bir müzik. O da ne? Sıkışıp kaldı, yanı başında duran kıpkırmızı eski bir Murat onu sollayıp geçti. O bekliyor. Kardeşim o araba İtalya’nın nefis manzaralı, beton asfaltlı yolları için yapılmış, bizim kıytırık yola gelmez. Şunu bir bileydin!
4. Biz Türkler pek bir temiz insanlarız. Tamam yollar izmarit ve pet şişesi dolu, kıyılardan söz etmiyorum. Evimizin içi pırıl pırıl olsun isteriz. Bu nedenle gelsin zehir saçan temizlik malzemeleri. Aman aman üç upuzun reyon da zehirli temizlik malzemeleriyle dolu. Ne kadar çok. Şimdi şu garibanın sözlerine kulak verin, bulaşıklarınızı dünyanın en pahalı elektriğinde üç defa da durulasanız o zehirler tabağınızda, tencerenizde kalıyor. Çoluk çocuğunuza giydirdiğiniz tişörtlerde de kalıyor. Bebe deterjanlarına da güvenmeyin. Hepimiz uluslararası şirketlerin birer para makinesi durumundasınız. Sirke ve karbonat neyimize yetmiyor. Sadece bir hafta kullanmayın. Bir önemli not: Çocuklarınızın bağışıklık sistemi mikroplarla savaşa savaşa gelişir, bırakın o mikroplarla tanışsın!
5. Geçenlerde bir arkadaşım çarşıya gittiğimi görünce bana iki sigara ısmarladı. İki sigara 36 lira tuttu. Otuz lirası vergi ve gene bugünlerde Cumhurbaşkanımız özel arabalarda da sigara yasağı getiriyor. Yahu o sigara tiryakileri sizin aldığınız milyon Avro’luk yeni dört arabayı size hediye ediyor. İnsan biraz minnet duyar. Neyse bunu geçelim, dostlarıma tavsiyem sarmaya geçin. Ben epeydir sarma kullanıyorum, hem cebim hem de ciğerlerim bu işten memnun. Sadece bir hafta deneyin, arkası gelecek.
6. Aklıma grev yapmak için pek çok yol geliyor ama yerim bitmek üzere, sadece bir şey daha: Atık yağları lavaboya dökmeyin, içme sularımızı kirletiyor ve sandığınız gibi ülkemiz su zengini bir ülke değil. Yağın soğumasını bekletip pet şişeye koyun ve çöpe atın! Pet şişe dünyanın kâbusu biliyorum ama en azından içme suyu kirlenmiyor. Çünkü uzmanlar yakın gelecekte suyun biteceğini söylüyorlar. Su biterse hayat biter. Benim yaşımda olanlar biz yırttık diyebilirler ama çocuklarımız, gençlerimiz ve torunlarımız pek yırtamayacaklar. O zaman en azından kişisel grevlere başlayıp bir hafta değil bir yıl, iki yıl sonsuza kadar sürdürelim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları