1980 sonrası YÖK, üniversitelere bile kıyafet zorunluluğu getirmişti.
\nTabii zamanla bu yasak tavsadı. Kimi yerde uygulandı, kimi yerde uygulanmadı.
\nSonuçta da başörtüsü yasağı olarak kaldı.
\nİlkokuldan üniversiteye kadar gittiğimiz okullarda önce önlük, sonra da ceket pantolon, kravat zorunluluğu vardı.
\nÖnlükler o zaman da okuldan okula değişiyordu, ama genellikle siyahtı.
\nFormalar da devlet okullarında lacivert ceket, beyaz gömlek, gri pantolon şeklindeydi.
\nBugün de pek çok ülkede, bazı ülkelerde de bazı okullarda bu zorunluluk var.
\nBizde önce özel okullar kaldırdı formayı. Aslında yabancı ülkelerde aksine özel okullar kendi formalarında ısrarcı. Hatta bazı ünlü kolejlerin formalarını giymek, armasını takmak, okul çevresindeki mağazalarda satılan okulun adı yazılı gömlekleri, kazakları almak turistik bir duruma dönüşmüş.
\n***
\nKıyafet ve saç sorunu bizim dönemimizde bir tür teröre dönüşmüştü. Kimi meraklı hocalar neredeyse derslerini çalışmaktan çok bu işi kendilerine görev edinmiş, kapıda tek tek öğrenci yakalamaktan zevk alır hale gelmişlerdi.
\nZorla saç kesmek, kıyafetini beğenmedi diye öğrenciyi disipline yollamak, azarlamak sıradan olaylardı.
\nOkul formasının öğrenciler arasındaki sınıf farkını, gelir farkını sıfırlamak için uygulanan eski bir yöntem olduğunu biliyoruz.
\nKonu dönüp dolaşıp Atatürk devrimlerine bağlanıyor.
\nCumhuriyet döneminde yapılmak istenen aslında, farklılıkları ve aidiyetleri belirleyen giyim tarzının ortadan kaldırılmasıydı.
\nAynı şey “bey, efendi gibi lakapların kaldırılması” uygulamasında da vardır.
\nPeki kötü bir uygulama mıdır bu?
\nKimin hangi etnik kökenden, dinden, tarikattan, sınıftan, milletten olduğunu belirleyen farklı kılıklar ve başlıklar daha mı iyiydi?
\n***
\nKılık kıyafet bizde her zaman büyük bir meseledir.
\nÇünkü görünüş bizde çok fazla şey ifade eder.
\n12 Eylül öncesi dönemde sağ sol ayrımı bile kıyafetlerle, bıyık, sakal tipiyle anlaşılırdı.
\nSolcular parka giyer, ülkücüler takım elbise tercih edip bıyıkları sarkıtırdı.
\nGörüntüyle aidiyetini ifade etmek eski bir alışkanlık. Tıpkı futbol seyircileri gibi.
\nEğer okullarda kıyafetin serbest bırakılmasının ardında hükümete duyulan güvensizlik olmasa eminim çok az kişinin itirazı olurdu.
\nÇünkü ne çocuklar forma giymeyi sever ne de kimse bu tür kurallara bayılır.
\nAma sorun kıyafet değil, hükümetin her alanda yaptığı uygulamaların arkasında başka bir şey aranıyor olmasında.
\nYani güvensizlikte...
\nÇünkü bir yandan tek tip insana karşıyız denirken bir yandan televizyon dizileri, köşe yazıları, kitaplar, oyunlar yasaklanmak isteniyor.
\nBir yandan Kürt sorunu her yönüyle tartışılıp özgürlükler bağlamında en ileri safhaya götürülsün deniyor, öte yandan Meclis’e gelmiş vekiller dokunulmazlıkları kaldırılıp hapse gönderilmekle tehdit ediliyor.
\nTürkiye farklılıklarıyla barışmadıkça, kavga siyasetiyle oy toplamaya devam eden politika anlayışını sürdürdükçe ne yazık ki kendi dinamiklerini beklenen ölçüde kullanamayacak...
\n