Kim Haklı, Kim Haksız

07 Nisan 2012 Cumartesi
\n

\n

Yıllar önce bir davada tanıklık yapmak için ilk kez mahkeme salonuna girmiştim.

\n

Daha içeri girer girmez mübaşirden elini cebinden çıkar diye bir fırça yemiştim. Mahkeme başkanının sorusuna cevap vermeye kalkıştığımda ise bu kez lafı uzattığım için azar işittim.

\n

Tanık olarak böyle bir haldeysem sanıkların hali ne olur diye o an düşünmüştüm.

\n

Adalet böyle bir şey miydi?

\n

Kendisine belli bir yetki verilmiş kişilerin sizi azarlayabildiği, susturabildiği, konuşturabildiği bir tür askeri ortam mıydı mahkemeler?

\n

Yoksa kişilerin kendilerini en net biçimde ifade edebildiği, savunabildiği, böylelikle söz konusu uzlaşmazlığın çözüme kavuşturulabileceği yerler miydi?

\n

***

\n

Türkiyede insanların birbirini seni mahkemelerde süründürürümdiye tehdit ettiğini çok duymuşsunuzdur.

\n

Sahiden de mahkeme, bir hakkın arandığı yer olmaktan çok yalnızca bir cezalandırma yeri gibi görülüyor.

\n

Nereden gelirse gelsin, hangi kökenden veya sınıftan olursa olsun yurttaşların kendisini güvende hissettiği bir yer olması gereken mahkeme, güven duyulmayan bir yere dönüşürse o toplum adil bir yönetime sahip değil demektir.

\n

Anayasa Mahkemesi Başkanının geçen günlerde, kuvvetler ayrılığı ilkesini vurgulayarak, yargının siyasetin baskısına boyun eğmeyeceğini söylemesi sanırım bu algıya karşı söylenmiş bir sözdür...

\n

Çünkü iktidarlar size baskı uygulayabilir, onun emrindekiler kendi adamlarını size karşı kayırabilir. Toplumlar bütün bunlara boyun eğebilir. Ama haksızlığa uğradıklarında gittikleri son yer olan mahkemede de bu algıya sahip olurlarsa o toplumun düzeni bozulmuş demektir.

\n

***

\n

Yargının siyasallaşması, aslında yargının yalnızca iktidardakilerden emir alması demek değil.

\n

Türkiyede yargı geçmişte de siyasi kararlar vermedi mi? Bir siyasi partinin gazete haberleriyle, internete konmuş duyumlarla kapatılma iddianamesi yazmakla, her muhalifi bir örgüte bağlayıp bütün suçları onlara yamamak arasında fazla fark yok.

\n

Yassıada Mahkemesi de, 12 Eylül mahkemeleri de mahkemeydi. Savunmalar yapılıyor, avukatlar bulunuyordu.

\n

Ama bu davaların hiçbiri genel kabul görmedi.

\n

Türkiyeyi büyük bir çıkmaza ve aslında darbeye götürdüğü iddia olunan siyasiler daha sonra yeniden işbaşına geldiler, seçime girdiler, seçildiler, ülkeyi yeniden yönettiler.

\n

Yargı kararları böyle olunca, kişisel mali suçlardan yargılananlar bile kendilerine bir komplo kurulduğunu söyleyerek daha sonraki hayatlarına muteber işadamı olarak devam edebildiler.

\n

Bugün ister 12 Eylülü yargılayın, ister KCK örgütlenmesini, insanların kafasında soru işareti ve kuşku varsa sonuçlar yalnızca bir dönemin siyasi yapısını sürdürmeye yarar. Yani haklıyla haksızı birbirinden ayırmamızı sağlamaz.

\n

Kısacası, 30 yıl önce birilerini yargılayanlar 30 yıl sonra başkaları tarafından yargılanır ama toplum genel olarak hukukun üstünlüğü kavramına ve tarafsız yargıya inanmaz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Görüşmek Üzere... 10 Ocak 2013
Vergiler ve Zenginler 8 Ocak 2013
Kitap Korkusu 5 Ocak 2013

Günün Köşe Yazıları