Kusursuz Muhalefet

02 Haziran 2014 Pazartesi

Siyasetin içinde olanlar bilir; seçimi kazanan da, kaybeden de aslında beyin takımıdır. Bizim ülkemizdeki seçim kanununa ve partilerin tüzüklerine baktığınızda da bu kaçınılmaz bir sonuç olmaktadır. Adayların, hatta delegelerin belirlendiği bütün kongrelerin, merkezin kontrolünde belirlendiği ve yapıldığı bir sistemde var olan yenilgileri tabana yaymak ahlaken de bir hata olur. Zaman zaman bütün partilerin genel merkezlerine uğrarım ve oradaki hareketliliği gözlemlemeye çalışırım. İktidarda olan partinin, genel merkezinin diğer partilere göre daha hareketli olmasını bir şekilde anlarım, ama muhalefette olan partilerin genel merkezlerinin yetkililer olmadığında ölüm sessizliğine bürünmesini ise anlayamıyorum.
Son seçimde gördük ki, muhalefet partilerinden CHP’de, MHP’de kendisine güvenen ve onlardan beklentileri yüksek olan, hazır bir seçmen kitlesine sahipler. “Belki hazır seçmen kitlesi bu partilerin daha yavaş hareket etmesine yol açıyor” diye de düşünmeden edemiyorum. Önümüzde bir “Cumhurbaşkanlığı seçimi”, hemen arkasındanda da “genel seçimler” olmasına rağmen, genel revizyon havası da muhalefet partilerinde çok gözlenmiyor. Yalnızca CHP’nin tepe yapısında değişimle bir hazırlık yapılıyormuş gibi gözüküyor. Siz, bu değişimin önümüzdeki genel seçimlerde ezberleri bozabileceğini düşünüyor musunuz? Açıkçası Gürsel Tekin’in genel sekreterlik görevine getirilmesiyle bazı şeylerin değişebileceğini düşünebilirsiniz. Sanırım partinin de genel sorunu buradan başlıyor. Kişiyi göreve getirdiğinizde birçok şeyin anında değişebileceğini düşünebilirsiniz, ama yapısal hatalar varsa, bu yalnızca göreve getirdiğiniz kişinin de kellesini almaktan başka hiçbir şeye yaramaz. Bu yazının sanki sadece CHP adına yazılmış gibi görünmesindeki asıl sebep, MHP’nin bir şey yapmak istememesinden kaynaklanmaktadır. Elimizde değişim içinde görünen tek bir parti kalıyor o da CHP.
Son yerel seçimde görüldü ki, organize olamamış bir partinin seçim kaybetmesinden öte, aslında birçok şeyi kaybedeceğidir. “Seçim sadece günün oylanmasıdır, ama güven ise; gelecekle ilgili bir oylamadır. Son seçimlerde bu iki parti bence seçimi kaybetmediler, hatta bazı veriler üzerinden bakıldığında tam tersi kazançlı çıktıkları da söylenebilir. Bence bu iki parti, muhalefet etme görevleri sırasında göstermiş oldukları yetersizlikler nedeniyle, iktidara giden yolun anahtarını alamadılar. Sosyolojik bir gerçekliktir; bir görevde başarılı olunmadan, diğer bir göreve geçme hakkına sahip olamazsınız.”
Ülkede yaşanan bazı olumsuz durumlardan hukuken bir sorumluluğunuz olmasa da, siyaseten bir sorumluluk paylaşıldığı unutulmamalıdır. Muhalefetin kötü gidişatın bir parçası olmak gibi lüksü olamaz. Ne yapıp, ne edip demokratik sınırlar içerisinde, sürecin denetimini sağlamakla mükellef olmak zorundadır. Denetim sırasındaki akıttıkları ter ve verdikleri emek kendilerine oy olarak dönecektir. Yoksa birisine yalnızca “hırsız” diye bağırmakla muhalefet yapılmaz. Ama yok, muhalefet partileri yalnızca iktidarın yıpranmışlığından oy almayı bekliyorsa, o zaman beyin takımının acilen değişmesi gerekmektedir.
Bir sözümde bu partilere gönül vermiş kişilere… Partinin önümüzdeki dönem nerede yer alacağına sizler karar vereceksiniz. Partinizin, sizin fikirlerinizi ve hayat tarzınızı koruyan bir yerde kalmasını isteme hakkına da sahipsiniz, ama o zaman çizeceğiniz yönü ve beklentilerinizi de ona göre belirleyin. Yok, iktidara giden bir süreç istiyorsanız eğer, o zaman da ona göre davranın. “Partinin şu anda savruluyor gibi görünmesinin ana nedeni, tabanın fikir birliğine varamamasından kaynaklanmaktadır.”
“Unutmayın; kusursuz muhalefet yapmanın bedeli, önce bedel ödemekten geçmektedir. Bu bedel ise, öncelikle iktidar partisinden daha fazla çalışmakla başlar.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları