Bol keseden projeler, kavgalar gürültüler...

29 Ocak 2024 Pazartesi

Işıltılı, bol heyecanlı, “O bir veriyorsa ben beş veririm” şeklinde artıran artırana görüntülü vaatler sezonu açıldı, hepimiz hoş bulduk. Yerel seçimler için geri sayım sürerken doğal olarak siyasilerin kampanyaları da yoğunlaşıyor. Projeler bir dolu... Hepsi en güzelinden, en cafcaflı, yurttaşa ilaç gibi gelecek sözlerle çevrili. İstihdam yaratan, cebi rahatlatan, eğitime, sağlığa önem veren, ulaşımı kolaylaştıran, yeşil, teknolojik, gençlere umut, gelecek sözü veren projeler. Elbette istenen güzel hedefler ama... Aması uygulanabilirliğinde, gerçekliğinde.

Gelişen dünyada artık proje üretmenin ötesinde bunun yaşama geçirilmesi, nasıl fark yaratabildiğiniz önemli. Zaten en kolayından internette bir arama motorundan araştırsanız ya da yapa zekâya sosyal belediyecilikte neler olması gerektiğini, dünyanın farklı bölgelerindeki kıyaslamalı uygulama, yatırım metotlarını, ulaşımdan eğitime yenilikçi bakış açılarının nasıl olacağını sorsanız mükemmele yakın yanıtlara, çözüm önerilerine ulaşmanız mümkün. 

Bunların uygulanması için ise asgaride dahi olsa toplumsal ve siyasi bir uzlaşı zemininin olması, etik ve rant kültürüne karşı bir bakış gerekiyor. Ve elbette hukuki, ekonomik, demokratik açılardan dengelerin yerli yerinde olması da. Peki bizde durum nedir dersek, eyvah ki eyvah mı?..

SEÇMENİ UZAKLAŞTIRMA RİSKİ

Yerel seçim süreciyle birlikte siyasi kamplaşma da sertleşiyor, rekabet kızışıyor. Kimileri soruyor, ülke hangi seçime hazırlanıyor, 2028 hesapları mı yapılıyor diye... Muhalefet cephesinde her bir partinin kendi içindeki muhalefet sarmalı dalgalı bir görüntüye bürünüyor. Bu ortamda adayların kampanyalarına nasıl odaklanacakları, partilerin kendi içlerinde birlik duruşlarının ne zaman netleşeceği de kritik sorulardan. 31 Mart’a doğru zaman hızla akıyor. Ağır ekonomik, toplumsal sorunlar arasında bunalan seçmenin bu toz duman kapışmadan sıkılması, aklının karışması, siyasetten soğuması olasılığını göz ardı etmemek gerekiyor. Tabii bir de şu ana kadar açıklanan tabloda, kadın adayların sayısının ne kadar az olduğu da eleştirilmesi gereken bir durum. 

Gelelim iktidar cephesinin sunduğu projelere. Yeşil alanlar, kentsel dönüşüm, depreme yönelik önlemlere ilişkin sözler epey bol. İktidar karnesine bakınca inandırıcılığı haliyle tartışmaların merkezinde. Geçen hafta gazetemizde yer alan bir haberde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın verilerine göre son 20 günde 537 proje için ÇED sürecinin başlatıldığı belirtiliyordu. Bunların 190’ının yeni maden sahası olduğuna dikkat çekiliyordu. Mera ve tarım arazilerini tehdit eden projelere işaret edilirken 11 ilde bazı alanların Cumhurbaşkanlığı kararıyla orman sınırları dışına çıkarıldığı kaydediliyordu. 

ÇEVRE TALANI KAYGISI

Mustafa Çakır imzalı haberimizde ise iktidarın farklı bölgelerde kamuya ait 73 taşınmazı özelleştirme kapsamına aldığı aktarılıyordu. Bu yerler özelleştirme çerçevesinde istenirse satılabilecek. Alanlar arasında İzmir, Muğla ve Antalya’daki denize sıfır ya da çok yakın noktalardaki değerli taşınmazlar da var. İstanbul’da özelleştirilecek yerler arasında Sarıyer Rumelifeneri’ndeki bir alandan da bahsediliyor. Bunun gibi rant, çevre talanı kuşkusunu akla getirebilecek pek çok haberi peş peşe saymak mümkün. O zaman da seçmen olarak hani vaatler, hani halihazırdaki uygulamalar diye sormak pek de tuhaf olmasa gerek... 

Yine İstanbul için iktidar cephesinin söz verdikleri arasında okullarda beslenme desteğinin verilmesi de dikkat çekti. Ancak bu desteği yine kendileri kaldırmamış mıydı?.. Hatta birçok bölgede muhalefetin okullara gıda desteği girişimlerinin önünün kesildiği haberleri de gündeme gelmemiş miydi?.. Ama seçim dönemi ya, olur böyle işler mi demeli!.. 

İktidarı, muhalefeti seçim denince yurttaşa bol vaatler dönemi açılıyor, karşılıklı suçlamalar havalarda uçuşuyor. Haliyle yurttaşın demokrasinin en önemli unsurlarından biri olan sandığa giderken sorgulayacağı konular arttıkça artıyor. 

DEPREM BÖLGESİNDEYİZ

En az 50 bin canımızı yitirdiğimiz 6 Şubat depremlerinin yıldönümüne yaklaşıyoruz. İlk günden itibaren unutmayız, unutmayacağız vurgusuyla depremzedelerin yaşadıkları zorlukların, bölgedeki gelişmelerin takipçisiyiz. İrem Karataş ve Çağdaş Bayraktar bu çerçevede bölgeden izlenimlerini hem gazete hem de Cumhuriyet TV’den acının birinci yıldönümünde sizlere aktarmayı sürdürüyor.

YİĞİT GÜRALP CUMHURİYET PORTALDA

Bu arada gazetemizin portal kısmında güçlü yazar kadrosuna bir isim daha eklendi. İki haftada bir salı günleri yazar, yaratıcı yapımcı Yiğit Güralp “İki Lafın Beli” köşesinden siz değerli okuyucularla buluşacak. Güralp’a hoşgeldin diyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları