İktidarın değil, yurttaşın gündemi belli...

29 Nisan 2024 Pazartesi

Yerel seçimlerin ardından iktidar, epeydir dile getirdiği yeni anayasa tartışmalarında vitesi artırdı. Geçen haftanın kuşkusuz en dikkat çeken haberlerinden biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP lideri Özel’i TBMM’de 23 Nisan resepsiyonunda çaya daveti, ikilinin kısa da olsa sohbetiydi. Şimdi ise gözler bu hafta yapacakları buluşmada.

Son yıllarda siyasi, toplumsal kutuplaşmanın en derinlerinden birinin yaşandığı ülkede, şimdi durduk yere iktidar cephesinin ana muhalefetle diyaloğa girmesi haliyle kafalarda soru işareti yaratıyor. İktidar odaklarının, Erdoğan’ın bir dönem daha seçilmesine olanak verecek şekilde yeni anayasa için ikna çabasında olduğu, kimi çevrelerin laik, ulus devlet yapısında değişiklik peşine düştüğü gibi pek çok görüş tartışmaların merkezinde.

Demokratik, sosyal, hukuk devletinde elbette iktidar ile muhalefet arasındaki diyalog önemli ve gerekli. Ancak uzun yıllardır muhalefeti adeta düşmanlaştıran bir politika izleyen iktidar cephesinin, CHP’nin diyalog çağrılarına bu kez yanıt vermesini sadece yerel seçimlerde aldığı yenilgiyle açıklamak ne kadar doğru bir yorum olur?...

Elbette seçmeni nezdinde güven yitiren AKP liderliği, yeni bir yol haritası oluşturmak istemekte. Bunu CHP lideriyle el sıkışıp, anayasa konusunda toplumsal beklenti yaratarak yürütmek, kritik konu başlıklarında açık görüş ayrılıkları üzerinden yeni bir tartışmanın fitilini ateşlemek istemesi olası. Anayasada yapmak istediği kimi değişikliklerin muhalefetin muhafazakâr kanadı tarafından onaylanabileceği, aynı zamanda Kürt seçmene yönelik de birtakım vaatlerde bulunabileceği yorumları da sıkça dillendirilmekte. AKP’nin gündemi kendi kontrolüne alarak CHP’yi yalnızlaştırma hedefi taşıyabileceği de bu yorumlardan biri...

İKTİDARA BASKIYI ARTIRMALI

CHP’nin, anayasa tartışmaları arasında kaybolmadan, sandıktan birinci çıkmasının başlıca nedenleri olan yoksulluk, yolsuzluk, yozluklara tepkiler üzerinden çözüm odaklı politika üretmesi gerekiyor. “Tek adam” yönetim sisteminden parlamenter sisteme dönüş temel hedef. Ancak bunu yapacağız diyerek anayasa üzerinden oynanabilecek gölge oyunlar arasında sıkışıp kalmamak konusunda dikkatli olmak şart. Bu çerçevede Erdoğan’la görüşmeye yönelik eleştirilere karşı Özel’in, “Müzakere de mücadele de ederiz” vurgusu önemli. Aynı zamanda iktidarın halihazırdaki anayasaya uymadığı görüşü de.

Geçen hafta gazetemizde Sarp Sağkal imzalı haberde, Özel’in gündem başlıkları arasında emekliler, Can Atalay’ın durumu, atanmayan öğretmenler gibi konuların da olduğu aktarıldı. Şimdi beklenti, CHP’nin iktidara hesap verilebilirlik, demokratik hukuk devleti kurallarına uygun davranması yönünde seçmen desteğiyle baskıyı artırması.

Anayasa tartışmalarına gelene kadar ülkemizde öyle çok sorun var ki... Ekonomik kriz bildik. Küresel ölçekte belirsizlik hâkim. Sağlıkta, eğitimde durum ortada. Geçen hafta Mustafa Çakır’ın “Okulda değil işteler” başlıkla haberinde, ailelerinin geçim zorlukları nedeniyle çalışmak zorunda kalan çocukların sayısında artış olduğuna işaret edildi. CHP’nin raporuna göre 15-17 yaş arasındaki her 100 çocuktan yaklaşık 20’si çalışıyor.

Bir başka haberimiz ise imamları okula sokan projelerle adından söz ettiren Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yeni müfredat taslağına ilişkindi. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını taşıyan programda “inanç temelli düşüncenin” öne çıktığı belirtildi. Aytunç Ürkmez imzalı haberde taslağa göre evrenin oluşumunun, tevhit (Allah’ın birliği) kavramı ön plana çıkarılarak anlatılacağı, din dersi programına da cihat kavramının getirileceği aktarıldı. Metni eleştiren eğitimcilerin tepkisi “Sanki tekkede mürit yetiştirecekler” oldu. Bunların taslak olduğundan yola çıkarak umarız ki MEB, uzmanların sesine kulak verir. Aydınlanma yolunda, laik, bilimsel, eşitlikçi eğitim anlayışının Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerinden olduğu hatırlanır!

1 MAYIS KUTLU OLSUN!

Yoksulluk emekçinin belini büküyor. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Şehriban Kıraç’a verdiği söyleşide “Artık her evde üniversite mezunu işsiz var” derken izlenen politikalar çerçevesinde emekçiler açısından koşulların daha da ağırlaşacağı uyarısı yaptı. Ve bu zor tablo arasında bu hafta 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü. Kutlu olsun. Ancak Anayasa Mahkemesi kararı olmasına karşın bu yıl da Taksim Meydanı emekçilere kapalı.

Dediğimiz gibi gözler Erdoğan-Özel görüşmesinde. İktidar, yerel belediyelerdeki “har vurup harman savurma” anlayışının açığa çıkmasıyla yurttaşın kızgınlığının farkında. Şimdi asıl soru diyalogla göz boyama mı, yoksa gerçekten sorunlara karşı çözüm siyaseti mi izleneceği... Yeniden bir “demokrasi ve tramvay” hikâyesine kapı aralanmasın da!...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları