Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

1 Mayıs, umut ve yas...

30 Nisan 2023 Pazar

Fransa’da 1 Mayıs üstüne ilk kan, zamanımızdan 132 yıl önce küçük sanayi kenti Fourmies’de damladı. 

Bölgede çok eski zamanlardan kalma bir 1 Mayıs geleneği vardı ve genç nişanlıların yüzyıllardan beri birbirlerine akdiken dalı verdikleri bu özel gün; 1889’dan öteye işçi bayramı olarak kutlanıyordu. 

Ama 1 Mayıs tatil değil iş günüydü ve on üç, on dört yaşındaki çocuklar da deneyimli işçi sayılıyor, tekstil atölyelerinde her gün on iki saat, bir lokma ekmek karşılığında çalıştırılıyorlardı. 

Genç ya da yaşlı tüm Fourmies işçileri, akdiken alıp verdikleri o bayram günü sekiz saatlik mesai istemiyle grev yapmaya karar verdiler. 

Grevciler, 1891 yılı 1 Mayıs sabahı sokaklarda “Bize 8 saat, 8 saat gerek” sloganını açık saçık bir Fransız şarkısının bestesine uyarlayarak neşeyle dolaştılar.

Dokuma atölyelerinin önünde jandarmayla hafif bir dalaşma yaşandı ve birkaç işçi tutuklandı. 

BİR KANLI ÇİÇEK DALI

Öğleden sonra grevciler, tutuklanan yoldaşlarını kurtarmak üzere hapsedildikleri belediye binasının önünde toplandılar. 

Kadın işçiler, sabahki şarkının sözlerini “Bize erkeklerimiz, erkeklerimiz gerek...” biçiminde değiştirmişlerdi. 

İtiş kakış sırasında jandarmaya takviye gelen askerlerin yavaş yavaş gerilediğini gören bir piyade subayı, grevcilerin üstüne “Ateş!” emrini verdi.

9 insan öldü, 33 insan yaralandı. Aralarında otuz yaşını aşkın sadece bir emekçi vardı. Diğerleri, dokuma atölyelerinde çalışan çocuk işçilerdi...

Ölülerden biri, Maria Blondeau adlı bir genç kız, ellerinin arasında kanlı bir akdiken dalı tutuyordu. Nişanlısı, henüz o sabah vermişti kendisine, sevdanın simgesi bu çiçekli dalı. 

İLK SOSYALİST MİLLETVEKİLİ

Birkaç bin nüfuslu Fourmies beldesinde yaşanan bu ölümcül dram, Fransa’da orduyla hükümetin şiddetle eleştirilmesine yol açtı ve 8 Kasım 1891 seçimlerinde, Karl Marx’ın damadı Paul Lafargue’ı tarihin ilk sosyalist milletvekili olarak meclise taşıdı!

Ama 8 saatlik mesai için 17 yıl daha beklemek gerekti ve Fransız emekçileri bu hakkı ancak 1918’den sonra kazandılar. 

1 Mayısların çiçekli akdiken dalı geleneği ise zamanla bir sap müge demek olan un brin de muguet’ye dönüştü, sürdürülüyor. 

Mayısın ilk günü insanlar, tüm Fransa’da yakınlarına, komşularına, hatta hiç tanımadıkları kişilere birer sap müge çiçeği armağan ederler. Müge çiçeğiyle 1 Mayıs, o zaman bu zamandır özdeşleşmiş, birbirlerinden ayrılmaz. 1 Mayısları bir sap mügeyle anan şiirler, şarkılar vardır. 

Dünya yarılsa, nisan ayının son haftası dışında müge çiçeği satılmaz, Fransa sokaklarında. Dokusu nazik, belli belirsiz kokusu çok zarif olan müge çiçeğinin en güzellerini de nedense hep çingeneler satar. 

DİL JANDARMASINA NANİK

Küreselci politically correct dil jandarmasının Türkçeye bastırdığı çingene yasağına Fransızca boyun eğmemiş; bizim ellerde artık Roman diye anılan özgün topluluğa Fransızlar hâlâ gitanes, yani çingene demekte, romandan da edebi kurgu anlamaktadırlar...

Müge öylesine narin bir çiçektir ki insanlığa kışın kiraz, yazın portakal yediren küresel tarım ve güneş görmeyen diyarlarda domates patlıcan yetiştiren teknoloji düzeneği bile sürümlük müge yetiştirememiştir.

Çıtkırıldım müge, adeta 1 Mayıslara adamıştır eşsiz varlığını, zarif kokusunu.

1 Mayıslar dünyada da kanla yazılmış, 1886’da Chicago’da dört sendikacının katliyle başlayan kanlı dizin, Fransa’dan Polonya’ya, İngiltere’den Meksika’ya uluslararası işçi haklarının tarihçesidir. Arjantin’de bir değil iki kez kana bulanmıştır 1 Mayıslar. 1909 ve 1985’te. 

Türkiye de bu gerçeğin dışında kalamadı, hatta en kanlılarını yaşadı. 

DÜNYA İLERİYE, TÜRKİYE GERİYE

Yurdumuzda ilk kez 1912 yılında kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı, 1935’ten öteye kutlamak kolay olmamış; uğrunda epeyce çile çekilmiş, çokça kan dökülmüş, faili hâlâ meçhul şiddet, 1 Mayıs 1977’de Taksim’de toplanan masum kalabalığın üzerine açılan ateşle zirve yapmıştır.*

Ancak dünyada 1 Mayıslarda verilen canlar ve dökülen kanlar karşılığında işçiler daha fazla hak, daha geniş güvenceler kazanırken Türkiye’nin farkı; provokatörler tarafından kana bulanan 1 Mayısların işçi haklarını budamaya, sendikacılığı ezmeye yaramış olmasıdır. 

Ülkemize özgü bu garabet, Türkiye’nin asla bir demokrasi olamamasından kaynaklanıyor. Çünkü demokrasinin bir coğrafyada yeşermesi için insanların kulluktan çıkıp yurttaşlık bilincine ulaşması, benliğinde demokratlaşması gerekiyor.

O da bizde yok. Çoğumuzda yok. Hâlâ yok.  


* “Kanlı 1 Mayıs” diye anılan 1 Mayıs 1977 günü Taksim Meydanı’nda İşçi Bayramı’nı kutlayan 34 kişi öldürüldü, 136 kişi yaralandı. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları