Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Geri mi kaldık, geri mi bıraktık?

10 Aralık 2023 Pazar

Türkiye, iktidarın tüm gerçekleri tersinden okuyup okutmasına karşın ekonomisinden toplumsalına artık geri kalmış, kaldığı yerden de gerilemeyi sürdüren bir ülkedir. 

Oysa ülkeler değil, insanlar geri kalır. 

Çoğunluğu geri kafalı insanların oluşturduğu toplumlar da ülkelerini geri bırakır. 

Paradoksal görünse de insanlığın en uygar değerlerini temsil eden ve toplumsal ilericiliği simgeleyen demokrasi, geri kalmışlığı hem kolaylaştıran hem de hızlandıran rejimdir. 

Hele kırpıla kırpıla kuşa dönmüş, seçimlere indirgenmiş bir demokrasi ise... 

Demokrasi modern uygarlığın temeli, felsefenin beşiği eski Yunan’daki seçkinci forum yorumundan bugünkü eşit yurttaşlık ve insan hakları çerçevesine kadar, zaten fikirsel anlamda gelişmiş toplumları sosyal anlamda ileriye taşımıştır. 

DEMOKRASİ BİR AYNADIR 

Geri kafalının geri kafalıyı yönetici seçtiği, seçilen yöneticinin iktidarını sürdürecek kafayı kendi güdüklüğünü sorgulamayacak kalıpta bıraktığı, hatta etki alanını genişletmek için cehaletini daha da derinleştirdiği toplumlarda ise ülkeyi sadece geriletmeye değil, batırmaya bile yol açar, demokrasi... 

Başka bir deyişle demokrasi, sapını tutan toplumun aynasıdır. Halk neyse demokrasi onu yansıtır, halk ne bekliyorsa demokrasi onu verir. 

Düşünce sistematiği gelişmeyen, üç yüz kelimeyle konuştuğu için fikirleri de üç yüz kelimeyle sınırlı bir mantık çerçevesinde büzüşen halkların, kıyaslama yeteneği de elbette dardır. 

Çünkü bellekleri, çağrışım yaptırabileceği ölçüde bir bilgi birikiminden yoksundur! 

MAĞARA ÇAĞINDAN NAĞMELER

Bin yıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan ve zaten hiç değişmediği için “temel gerçek” statüsü kazanan geleneklerden ibaret bilgi dağarcığı da ilkel toplum yapılanmasının dışına çıkan her yeni, yabancı ve değişik olguyu elbette reddedecektir. 

Elbetteki demokrasiyi de bildiği bir şeye benzetmeye çalışacak, kendi sığ birikimine göre yorumlayacaktır. 

Bir örnek vermek gerekirse hiçbirimizin kuşkusuz unutmadığı bir sokak röportajını anımsatırım: 2023 mayıs ayında sağlık çalışanlarına yönelik şiddete her gün yeni bir olay eklenirken, Samsun’da bir kadın iktidardan hoşnutluğunu “Şu an biz doktor dövüyoruz. O rahatlıktayız, daha bunun ötesi yok” diye açıklamıştı. 

Kadının demokrasiden anladığı, doktor dövebilmek hak ve özgürlüğüydü. Çünkü sığ beyninde mağara insanlarından beri taşıdığı biricik üstünlük bilgisi, dayak atanın güçlü, yiyenin güçsüz olduğundan ibaretti. 

KIYAS YOK, ÖLÇÜT YOK

Geri kalmışlığın yerel ve geleneksel kültürle sınırlı bilgi birikiminin kuşaktan kuşağa sorgulanmadan sürdürülmesi, elbette evrensel ve karşıt bilgiyle sınamak yasağıyla sağlanır. Dolayısıyla seçilenler, seçenlere bilimi bile din dogmalarıyla kuşatarak öğretir. Zaten dinselliği pekiştirip eğitimden istihdama her alana yaymak da bu gerilik politikasının olmazsa olmazıdır. 

Ama önyargısız sınama, kıyaslama, kuşku duyma ve sorgulama yasağı geleceğe projeksiyon yapabilmeyi önlediği gibi, mantık tutarlılığını da sıfırlar. 

Dün söylediğinin bugün tersini söyleyen, tarihi çarpıttığı gibi geleceği de kirleten politikacılar çoğalır, yandaşlarına yansır ve insanlar, doğrunun ortadan kaybolduğu eğri düzende tüm erdem ölçütlerini yitirirler... 

Ahlaksızlık her alanı kaplar, sonunda toplumu da çürütür ülkeyi de çökertir. 

GERİCİ FIRSATÇILIK

Çünkü geri kalmış insan topluluklarında seçime indirgenmiş bir demokrasi, oportünizm demektir. Yani fırsatçılık. 

Fırsatçılar, kendilerine de fırsat verir diye fırsatçıları başlarına seçerler ve fırsat bu fırsat diye ortak mülk olan ülkeyi yağmalayanların, seçmenleri de kentleri, köyleri, ormanları, suları yağmalamasına göz yumacağını bilirler. 

Ataerkil bilgileri de böylece doğrulanır zaten: 

Soygundan pay veren soyguncuları koruyup kollarken simitçinin tablasına el koymak oportünist dayanışma değilse nedir? 

Yolsuzlukları ortaya çıkaran gazetecileri hapse tıkıp yolsuzları, katilleri ve tecavüzcüleri yok denetimli serbestlik, yok özel afla salmak, suça özendirmek değil midir? 

YARINI YİYEN BUGÜN 

Geri kalmışlık, halkı elektriğe, suya, gaza, her şeye yüzde 300 zam yaptıktan sonra yüzde 15 indirimle sevindiren aritmetik cehaletidir. 

Geri kalmışlık, oyunu bedava kömür karşılığında verip, o kömürün kirlettiği havayla zehirleyen ve zehirlenen zihniyettir. 

Geri kalmışlık, iktidarından seçmenine yaşadığı doğayı, mülkü, devleti, belediyeyi yağmalayarak çocuklarına “çeyiz düzdüğünü” sanan fırsatçılıktır. 

Oysa oportünizmde, bir fırsat mutlaka başka bir fırsatı yer ve şimdiki zaman yağmalanırken gelecek zaman yok edilir ki bu da geri kalmışlığın tam tanımıdır. 

Türkiye, geri kalmışlar tarafından geri bırakılan ve geleceği batırılan ülkedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları