Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kullanışlı düşmanlık

20 Haziran 2021 Pazar

Gervais Morillon, sakin yaradılışlı, iyi yürekli ve neşeli bir genç adamdı. Tıpkı kendisine benzeyen bir erkek kardeşi vardı. Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce, Breuil Mingot köyündeki bir fide çiftliğinde çalışırdı, iki kardeş. Babaları da fide yetiştirirdi zaten, tüm köy halkının ekmek teknesiydi fidecilik. 

Savaş patlayınca, iki kardeşi de silah altına aldılar. Kardeşi Georges yaşadı ve geri döndü. Ama Gervais, 1915 Mayısı’nda şehit düştü. Yirmi bir yaşındaydı. 

Ailesine cepheden gönderdiği mektuplardan biri “Siper Otel, 14 Aralık 1914” diye başlıyor ve şöyle devam ediyordu: 

‘Alman domuz’ yoldaşlar

Sevgili anam ve babam, 

Savaşta yaşadığımız bazı olaylar inanılır gibi değil. Zaten kendim yaşamasam, gözlerimle görmesem ben de inanmazdım. Önceki gün, savaşa karşı sabotaj yapıldı! Hatta sabotaj, 90. Tümen’in mevzilendiği siperlerde tam iki gün boyunca devam etti. İnanılmaz gibi geliyor ama Fransızlar ve Almanlar birbirlerinin elini sıktılar, yemin ederim! Ben sıkmadım. Sonradan pişman olurdum çünkü. 

Bakın neler oldu: 12 Aralık sabahı, Alman domuzlar siperlerinden beyaz bir bayrak çıkarıp salladılar ve “Kamarades, Kamarades (Yoldaşlar) teslim olun!” diye bağırmaya başladılar. Yani şakacıktan teslim olmamızı istiyorlardı. Biz de bizim siperlerden onlara teslim olun diye bağırdık ancak yerimizden kıpırdamadık. Bunun üzerine Almanlar, kendi siperlerinden çıktılar, silahsızdılar. Biz de bizim siperlerden çıktık, el sıkıştık, siperden sipere ziyaretler başladı, puro ve sigara ikram ettik birbirimize. Oysa yüz metre ileride, Fransızlar ve Almanlar birbirlerinin üstüne kurşun yağdırıyordu. 

Biliyor musunuz, biz de temiz sayılmayız ama Alman askerlerin üstü başı daha pis, hatta iğrenç sayılır. Sanırım onlar da bıkmış bu savaştan. 

Ancak dünden beri durum değişti. Artık gidip gelmiyoruz siperler arasında. İletişim kesildi. Size bunları yazdım ama kimseye söylemeyin sakın! Hatta biz bile bizim birliğin dışındaki askerlere söylemiyoruz. 

İkinizi de kucaklar, öperim. 

Oğlunuz Gervais*

Barışmak için bıkıncaya kadar savaşmak

Yukarıdaki satırlar, 1914-18 yılları arasında cephelerden yazılmış asker mektuplarını “Mehmetçik Sözü” başlığı altında toplayan Fransızca bir kitaptan alıntıdır, değerli okurlarım. 

HDP üyesi gencecik Deniz Poyraz’ın, nasıl olup da sağlık çalışanı kadrosuna alındığı zaten muamma; ama profili Hrant Dink’in katili Ogün Samast ile tıpatıp aynı bir tetikçi Onur Gencer tarafından hunharca öldürülmesi hepimize kırk yıldır süren PKK ile savaşı, bana da yirmi bir yaşında şehit düşen Gervais Morillon’un mektubunu anımsattı. 

Savaşları bitirmek için önce savaştan bıkmak gerekiyor. Bıkmak içinse, yorulmak ve tükenmek. 

İnsan yorulunca kahraman olmaktan vazgeçiyor. Tükenince tarihi silip bozmaktan cayıyor. Çünkü bıkkınlık, kişinin kendi çapını kendi gözleriyle ve doğru görmesine yol açıyor. Savaşları kazananlar, düşman bıktıktan sonra savaştan gına getirenler aslında. 

Savaşan yorgun, savaştıran memnun

Ama bu sözlerim, belki de ancak hasımların belli ve kimin hangi cephede olduğu açık, düzenli ordu savaşları için geçerli bir doğrudur. 

Çünkü Türkiye ile PKK arasında kırk yıldır süren ve binlerce insanın canına ya da yerine, yurduna mal olan gerilla savaşından bıkan, sıkılan, yorulan yok!

Daha doğrusu cephesi bile olmayan, kimin kime ve neye hizmet ettiği belirsiz, zaten sık sık düşmanla işbirliğine de girilen bu savaşta, kimsenin yorulmasına izin yok!

PKK yorulup havlu atsa, maaşa bağlanan binlerce köy korucusu Kürt yurttaş neyle geçinir? Güneydoğu barış içinde kalkınsa Irak’taki, Suriye’deki Kürtlerin ve onların arkasındaki dış güçlerin işine gelir mi? Yolsuz ve muktedir Türkler, onlarla uyum içinde çalışan Kürt aşiret reisleri, PKK’yi paravan olarak kullandıkları silah, petrol, tütün vb. kaçakçılığını bitirmek isterler mi?      

Suçlarını perdeleyecek husumete ihtiyaç duyan iktidar, Türk ve Kürt düşmanlığını beslemese gündemi nasıl değiştirir? Milli duyguları nasıl kaşır, ümmeti hangi ortak kinin arkasında toplar? 

PKK olmasa kime karşı savaş açar, ABD’ye mi?

HDP olmasa hangi partiyi bölücülükle suçlayabilir, kimi kime, nasıl kışkırtır? 

Gerekli bir nüfus: Faşist tetikçiler 

Dolayısıyla devletin bittiği, umudun tükendiği, AKP’li olmayan halkın ister Türk olsun ister Kürt, ayrımsız ve topyekûn yoksullaştığı ülkemizde kiralanmaya hazır katillerin, faşist tetikçilerin nüfusu asla azalmaz! 

Birbirine düşman cenahlardan kimse cinayet işlemekten gına getirmez, kan dökmekten yorulmaz, bıkmaz...

Çünkü bu topraklarda cehalet ve barbarlıkla beslenen faşist yönelimler, tam da bugünler için asıl ihaneti, koca bir ülkenin can çekişmesini perdelemek için özenle yetiştirilmiştir.

Soyguncuların ve vurguncuların, suçlarını gizlemek için yine bir kan perdesine, kardeşi kardeşe kırdırmaya ihtiyacı vardır.

Ogün Samast’ın avatarı Onur Gencer, işte bu ihtiyacın tetikçisi olduğu içindir ki büyük bir kibarlıkla gözaltına alınmış ve nezaketle tutuklanmıştır. 


* Paroles de Poilus/Radio France Yayınları, 1998.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları