Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Milli istihbaratın efsanesi: Kuşçubaşı Eşref

01 Aralık 2019 Pazar

Etraflarını çembere alan, Kuşçubası ile İzzet Bey’i parçalamak için dört dönen kalabalık bir anda dağıldı. ‘Hazine’ sözünü duyan Bedeviler, Yüzbaşı Mehmet’in boğazın girişine gömdüğü hazineyi bulmuşlardı. Şimdi yağmalamak, ganimetten paylarını almak için savaşmaktan vazgeçmis, altınların bulunduğu yere doğru koşuyorlardı

Çekirge sürüleri gibi altınların başına üşüştüler. Binlerce Bedevi hazineye doğru köpekler gibi uluyarak, naralar atarak koşuşturuyorlardı. Topragı eşeliyor, avuçlarına doldurabildikleri kadar altını alarak vahşi çığlıklar atıyorlardı. Altınların bulunduğu tuzaklı bomba patlamamıştı. Eşref Bey boş yere bekledi patlama sesini. Mekanizma, aslında açıldığında patlamak üzere tasarlanmıştı ancak telaştan, düzgün kurulamadan altınlarla birlikte gömülmüştü. Hazine çok kısa bir zamanda yağmalandı.

Altına hücum, Kuşçubası’nın ve İzzet Bey’in çevresinin boşalmasına neden oldu. Ölümden geçici bir süre bile olsa kurtulmuş olanlar, altınları yağmalayan Bedevilere ateş etmeye başladılar. Ölmeden önce kendileriyle birlikte götürebildikleri kadar Bedevi götüreceklerdi beraberlerinde. Kurşunu yiyen Bedeviler, önce koşanların üzerine düşüyor, öndekiler altına ulaşmak için ölenleri umursamıyorlardı. Bir tek hedefleri vardı: Altına ulaşmak. Ölüler üst üste yığılıyor, ardından gelenler altına giden yolu açmak için yerde cansız yatan arkadaşlarını çiğneyerek geçmeye çalışıyorlardı. Bir avuç altın alan, ezilmemek için kaçmaya çalışıyor, ancak arkadan gelenler onu yere yıkıyor, kumlar üzerine serpilen altınları toplamak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Avucundaki altınları vermemek için direnenlerin sonu, yine arkadaşlarının hançerleriyle hançerlenmek oluyordu.

Kuşçubaşı daha güvenilir bir yer bulabilmek için İzzet’e ilerisini işaret etti. İzzet, ‘anladım’ der gibi başını salladı. Birlikte oraya doğru koşmaya başladılar. Bu yağma sonsuza kadar sürmeyecek, yağmalanacak altın kalmayınca Bedeviler yeniden öldürmek için geri geleceklerdi.

Kuşçubaşı, önündeki kum tepesini aşınca Üsküdarlı İbrahim’i gördü. İbrahim Bey aslanlar gibi çarpışıyor, kumların üzerinde cansız yatan Bedevi ölülerini kucaklıyor, etrafına etten bir siper örmeye çalışıyordu. Tüfeğini bu etten sipere dayamış, kucakladığı Bedevi ölüsüyle siperi yükseltmeye çalışırken, ölülerin üzerinden elinde iki tarafı keskin hançeriyle atlayan yaralı bir Bedevi, İbrahim Bey tüfeğine uzandığı an elindeki hançeri boğazına salladı. Kuşçubaşı, Üsküdarlı İbrahim’in boğazından fışkıran kanı gördü. Sonra bas¸ bütünüyle kopmadıysa da göğsüne düştü. Bedevi ikinci bir hamle yapıp hançeri ikinci kez, bu kez sarkan başı tutan boynuna salladı. Kesik bas¸ ayaklarının dibine düşerken, İbrahim Bey’in başsız vücudu, etten siper içerisinde hâlâ ayakta birkaç adım attı, sonra yere yuvarlandı.

Eşref Bey, umutsuzca orada olması gereken Eyub Berzenc takımını aradı. Takımın hepsi öldürülmüş olmalıydı, kimse yoktu.

* *Halit Payza’nın Çöl Fedaisi Kuşçubaşı Eşref (Tarihçi Kitabevi Yayınları, 2019) romanından alıntıdır.

Maceracı ile kahraman arasında tartışmalı bir kişilik

1873’te İstanbul’da doğup 1964’te İzmir’deki çiftliğinde ölen Eşref Sencer Kuşçubaşı, Osmanlı Devleti’nin parçalanıp topraklarının paylaşıldığı çalkantılı dönemde gözü  kara bir cesaretle öne çıkan; ancak dünya ve savundukları vatan konusunda vizyon sahibi olamayan Enver Paşa gibi önderlerin ve Cemal Paşa gibi vasat komutanların peşinde kahramanlıkları ziyan olan savaşçılardan biridir. Subay olduğu yalanı başta, Teşkilatı Mahsusa çerçevesinde kişiliği hakkında yaratılan efsane, fazlasıyla abartılıdır. Maceracıyla kahraman arası, ama korkusuzluğu kuşkusuz bu silahşorun daha çok bizzat yazdığı anılarından yola çıkan Halit Payza’nın romanı, salt Kuşçubaşı’nı övmeye dayalı olması bakımından hayli sübjektif bir kurgu. Ama dönemin karışıklığını çok iyi yansıtması açısından, ilginç.

Mavileşen sessizlik

Gecelerden bir gece seçeyim

mavileşen sessizlik dolsun odama

küçükken sonsuz uyuduğum

büyüyünce hasret kaldığım

deniz diyorlar adına

kaderlerden bir kader seçeyim

umut yoldaşlarım

borçsuz ekmek alayım

hayal diyorlar adına

kavgalardan bir kavga seçeyim

beklemeden bayramları

barışalım hemen

bir çınar ağacına vurur gibi vursunlar

dallarımda serçeler kumrular

ayakta kalayım

ölüm diyorlar adına

                                                                                                                                                                                       A.Kadri Ergin




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları