Atam sağ olsun!

06 Mart 2022 Pazar

Türkiye’nin kuruluş temelleriyle ilgili bütün tartışmalardan bugün de zaferle çıkan Atatürk, etrafımızda yaşanan uluslararası sorunların da başlıca çözüm merkezi olmaya devam ediyor. 

Montrö örneği bir kez daha gösterdi ki 20. yüzyıldan 21. yüzyıla ayakta giren başlıca lider Atatürk.

Tarih boyunca yaşanmış bütün büyük savaşları ve onun komutanlarını kurmay titizliğiyle inceleyen, dersler çıkaran Atatürk; sadece yenilmez bir komutan olarak tarihe geçmedi. Aynı zamanda başlıca hedefi barış olan, savaş zaferlerinden çok barış zaferleri elde eden bir dünya lideri olarak bugün de yol göstermeye devam ediyor. 

Sadece Türkiye’de değil, dünyada bugünün liderleri bir nebze Atatürk’ü anlayabilmiş olsalardı, yaşamakta olduğumuz sorunlar başka türlü seyrederdi. 

***

Gündemde Montrö Boğazlar Antlaşması var. Rusya, NATO’yu ülkesi ve Karadeniz için tehdit olarak görüp Ukrayna yönetimine savaş ilan etti. Bu durum İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nın savaş halinde statüsünün ne olacağı tartışmasını yarattı. İktidardakiler toplandılar, dağıldılar, ölçtüler, biçtiler, çıkış yolunu şöyle açıkladılar:

Montrö...

Atatürk aynı zamanda diplomasi dehasını da masaya koyarak, dünya egemenlerinin İkinci Dünya Savaşı’nın paylaşımlarını kurguladığı bir ortamda Montrö’yü tarihe ve geleceğe armağan etti. 

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin ardından 1484’te Karadeniz’in bütün kıyılarının Osmanlı’ya ait olmasıyla Boğazlar da tek taraflı tasarrufumuza geçti. Bu durum 18. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’nın Karadeniz’e inmesine dek sürdü. Osmanlı-Rus savaşlarının özünü hep Boğazlar oluşturdu. Rusların elde ettiği ayrıcalıklardan Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya, İngiltere de edindi. 

Birinci Dünya Savaşı’nın kıyameti de Boğazlar için koptu. 

Lozan’da Boğazlar bizimdi ama güvenliği tam bizim değildi. 

Montrö tüm kontrolün Türkiye’de olmasını sağladı. Üç dört paragrafta özetlediğimiz süreç, bugün için de derslerle dolu bir tarihtir. Montrö’nün kıymeti belki de en az Türkiye’de biliniyor. Amerikan Foreign Affairs dergisinde Ekim 1936’da Hanry Howard imzalı yazıda şöyle deniyordu:

“Montrö bir savaş sonrası imzalanan antlaşmanın barış yoluyla ele alınmış ilk resmi revizyonudur. Hem Balkan Antantı hem bölgesel paktlar için bir muvaffakiyettir.”

Bulgaristan’ın La Parole gazetesindeki başyazı ise 21 Temmuz 1936’da şöyle diyordu:

“Bu mukavele Atatürk’ün vatanına kazandırdığı bir liyakattir. Sevr’le Avrupa’da, Asya’da vilayetler kaybeden, Boğazlar elinden alınan Türkiye, Mustafa Kemal’in muazzam zaferiyle Sevr’i gömdü. Montrö, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nın tamamlanmasıdır...”

Yugoslavya’da yayımlanan Politika gazetesinin yorumu şuydu:

“Montrö, barışlar doğuran barıştır.”

Almanya’nın Deutsche Algemaine Zeitung gazetesinde Amiral Godov’un makalesi şöyleydi:

 “Troya harbi, bir güzel Elena için değil, Pontus’tan getirilen Yunan zahiresinin boğazlardan serbestçe geçebilmesi maksadıyla yapılmıştır. Bu, saçlarına kır düşmüş bir meseledir!”

***

Bugün Karadeniz Rus gölü mü NATO gölü mü olacak diye kıyamet kopuyor. Montrö şöyle diyordu:

Karadeniz barış gölü olacak!

Zira antlaşma savaş gemilerini kısıtlıyor, barış amaçlı kullanımın önünü açıyordu.

Sağ olsun” sözcüğü pek çok duyguyu pekiştirmek için kullanılır. Vatan sağ olsun, babam sağ olsun günlük dilimizdedir. Yerleşmiş bir tanım değil ama sıkıştıkça fiilen kullanılan da şu:

Atam sağ olsun!

İktidar sahiplerinin dilinden dudağına gelmese de gerçek bu. 

18 Mart 2022’de Çanakkale Köprüsü açılacak. 

Tarihe dikkatlice bak; Atatürk olmasaydı değil boğazın iki yakasını birleştiren köprü kurmak, Çanakkale’nin kıyısında bağdaş bile kuramazdın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024
Emek en cüce değerdir! 1 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları