Elde var milletin direnişi!

29 Ekim 2020 Perşembe

Cumhuriyetimizin 97. yılında Türkiye’nin bugünkü yönetimle geldiği durumu özetleyelim:

- Ekonominin büyüklüğüne oranla dış borçta 120 ülke arasında 6. sıradayız. 

- Gelir dağılımında Avrupa sonuncusu, 34 OECD ülkesi arasında 29. sıradayız. 

- Küresel huzur endeksinde 163 ülke arasında 152. sıradayız.

- Hukukun üstünlüğü endeksinde 128 ülke arasında 124. sıradayız.

- Basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 154. sıradayız.

- Sağlık hizmetlerinin toplam kalitesinde 188 ülke arasında 103. sıradayız.

- Dünyada en yüksek enflasyonu yaşayan 14. ülkeyiz.

- Küresel cinsiyet eşitliğinde 149 ülke arasında 120., kadının işgücüne katılımında 131. sıradayız.

- Demokrasimiz özellikle 2017’den sonra otoriter rejimler arasında sayılmaya başladı. 

- Ülkemizin toplam gücünü oluşturan gayri safi milli hasıla dikkate alındığında yarım asrı aşan süredir 15 ile 20. sırada yer alıyoruz. 

***

Bu tablo, Cumhuriyeti kuranların hedefi değildi. Cumhuriyetin kuruluşundaki durumla bugünü karşılaştırmanın bir gereği yok. Zira Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, bir daha o günlere dönmemek ve çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak üzere yola çıkmışlardı.

AKP iktidarı, bütün iktisadi birikimleri sata sata, demokrasi kurumlarının içini boşalta boşalta bugünlere geldi. İktidarlarının ilk yıllarında önemli sorunların başında milli bayramların kutlanması geliyordu. 

Kutlamamak için ellerinden geleni yaptılar. Örneğin 19 Mayıs’ta şunu söylediler:

Bayramları devletin kutlaması olmuyor. Bunu halk kutlasın!

Sandılar ki halkın katılımı giderek azalacak, sonrasında unutulacak...

Baktılar olmuyor, Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasakladılar... Daha doğrusu yasaklamaya kalktılar. Tutturamayınca lütfedip izin verdiler.

FETÖ’nün “muhterem hocaefendi” olduğu dönemlerde miladi takvimle hiç uymamasına karşın Peygamberimizin doğum gününü haftaya çevirip 23 Nisan haftasına sabitlediler.

Ne yapsalar milletin Anıtkabir’e gitme duygusunu, milli bayramları kutlama coşkusunu engelleyemiyorlar.

Salgın günlerinde de niyetlerinden vazgeçmiş değiller. Cumhuriyetin 97. yılını kutlama etkinlikleri yasak ama AKP’nin il kongreleri serbest. Erdoğan, il kongrelerine katılmakla kalmıyor, sonrasında miting havasında halkla buluşmalar yapıyor. “Eve ekmek götüremeyiz” diyen esnafın kafasına çay atıp “bu abartılı geldi” cevabını veriyor. O esnaf temsilcisi ertesi gün devletin ajansına pişmanlık demeci veriyor.

***

Tablo bu...

AKP, Türkiye’yi belirsizliğe, dünyada da yalnızlığa itiyor.

Bir ülkeyi yalnızlaştırma, küresel güçlerin hedef devletlere yönelik çok sinsi politikasıdır. Cumhuriyet ilan edildiğinde Ankara’da sadece iki ülkenin büyükelçiliği vardı:

Sovyetler Birliği ve Afganistan...

Başta ABD, İngiltere, Fransa, İtalya olmak üzere büyük devletler şöyle düşündüler:

Mustafa Kemal, bağımsızlık savaşı verdi ama bunu koruyamaz. Meşruiyeti sağlayamaz. Uluslararası hukuku bilmez. Onu yalnızlaştırırız, devlet yönetemez, otoriter biri kişi haline gelir... Sonra İstanbul’u merkez yapıp Sevr’le devam ederiz...

Öyle olmadı...

Atatürk kazandı... Büyükelçilikler 1928’den sonra Ankara’ya taşındı...

Atatürk’ü 21. yüzyılda da ayakta tutan en büyük güç, meşruiyete verdiği önemdir.

İktidarlar oyu halktan, meşruiyeti hukuktan alır.

Bunu kavramakta zorlanan bir iktidarla karşı karşıyayız...

Cumhuriyetin iktisadi işletmeleri satıldı, demokrasi kurumlarının içi boşaltıldı.

Elde var milletin Cumhuriyet ve Atatürk direnişi...

Geleceği bunun üzerine kuracağız!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları