Gücü paylaşmak... Gücü devretmek!

08 Aralık 2022 Perşembe

Başlık, demokrasinin çok önemli iki ayağını oluşturuyor. 

Demokrasi, kurumlar ve kurallar rejimi, kuvvetler ayrılığı ilkesidir, halkın kendisini yönetecek olanları özgür iradesiyle seçmesidir... 

Bütün bunlar tamam ama iktidar gücünü paylaşabilmek ve devredebilmek günümüzün en ciddi demokrasi sorunudur. Zira iktidarı elinde bulunduranların bunu perçinleme araçları çok arttı. Bunların başında medya gücü geliyor. Parayı ve medyayı kontrol ettiğiniz an, halkı da istediğiniz cendereye sokma ortamını sağlamış oluyorsunuz. 

Medyanın adeta “medyalröz” diyebileceğimiz bir güç olarak kullanıldığına tanık oluyoruz. Bunu ayrı bir konu olarak işleyelim...

***

Bugün Türkiye’de iktidar gücü sözcüğün tam anlamıyla tek elde toplanmış durumda. Gücü paylaşmamanın sonuçlarını yaşamaktayız. Rejim “şahsımrasi”!

Ne var ki bütün gücün tek elde toplanması sadece bir güç merkezi olduğu anlamına gelmez. Bir güç ne kadar büyük olursa olsun, yalnızlaştıkça zayıflar, yozlaşır.  

Kurumlar ve kurallar bittiği an kraldan çok kralcılar türer. En tepedekine en yakın olanlar ya da ona “kafa tutabilenler” ayrı güç odakları haline gelir. Güç yarımadaları ya da adacıkları oluşur. 

Ankara’daki tablo bu. 

Deprem bölgesine yardım için giden, “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” diye başlar.

Asgari ücretin ne olacağı sorusu, “Cumhurbaşkanımız önerilenin biraz üstünü verecek” yorumuyla yanıt bulur.

Başlıktaki iki ayağın birincisini yaşıyoruz, ikinci ayağı ne olacak?

Açık-kapalı seçim tartışmalarının ortasında iki cümle var:

Saray seçim kaybetmez...

Saray seçimi kaybetse de gücü devretmez!

Özeleştiri olarak kendimizi de katıp, şu saptamayı yapalım:

Bu tür tartışmaları öne çıkarmak Saray’ın işine gelir. Sandığa olan güveni zayıflatır. Devamında öğrenilmiş çaresizlikle toplumda yenilmişlik duygusu yaratır. 

Ancak bazı şeylerin dedikodusu, olmasından beterdir. O nedenle bu gölgeyi ortadan kaldırmak için üzerine ışık tutmak daha doğrudur. 

Gerçek şu:

İktidar, devlet kurumlarına kendisine yüzde yüz bağlı olduğunu düşündüğü kadroları yerleştirdi. Bazı kurumları kapatıp, yeniden kurdu. Saray bu duruma güvenerek “Sandıkta yenilsem bile bu kadrolar yeni gelen iktidarı kıpırdatmaz. Değil topal ördek, ayaksız ördek yapar” yaklaşımında.

***

Soru şu:

2023 seçimlerinde ne olur?

Son birkaç aydır kitap fuarlarında, sokak karşılaşmalarında ilk söz, “Tamam... Değil mi sayın Balbay? Bu kez gidiyorlar değil mi?” şeklinde oluyor. 

Şu yanıtı veriyoruz:

“Size bağlı...”

Daha geniş anlatımla, hepimize bağlı. Kimsenin, “Ben tek başıma ne yapabilirim ki” deme hakkı yok. 

Yazıya demokrasi tarifleri ile başladık. Bir başka anlatımla da demokrasi, seçimle gelenin seçimle gitmesidir. 

Türkiye’nin demokrasi birikimi bu tanımı yaşama geçirecek düzeydedir. 

Ne olursa olsun, değişim gelmektedir.

Bu rüzgâr esmektedir. Bunu durdurmak için yapılacak her şey işi zorlaştırabilir ama değişim kapıya dayanmıştır.

İktidar, “Değişim benim” deyip yeni bir siyaset penceresi açabilir mi?

Saray’da buna kafa yoran da olduğunu duyuyoruz ama o tren kaçmıştır!

Bütün kuralların dışına çıkarak değişim durdurulabilir mi?

Bunu deneyen bertaraf olur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları