Seyirci Olmayalım!

16 Mayıs 2013 Perşembe

Anımsayın, anımsayın!..
Eski aşklarınızı değil, göz önünde yaşananları...
Yazmakla, anlatmakla bitmez...
Yüzlerce binlerce kişidir söz konusu olan. Kapalı kapıların ardında bekleşen!.. Boş bir bekleyiştir oysa... Süresiz bir cezalandırma mı? Suç nerde başlar nerde biter? Ne var ki suç yok ortada!.. Yalnız suçlu sayılan biri var! Birini yasalarla cezalandırmaya kalkışanlar da var. Ortalık bu yüzden karışık...
Koskoca bir ulusuz, seksen milyonluk bir güç. Dağları devirecek, çirkinlikleri ortadan kaldırıp yepyeni bir dünya kuracak kadar...
Ama doğru yol önümüzdeyken niye çıkmazlara itiliyoruz? Sen istemezsin, ama o istiyor diye mi? Kim
“o”? Sorun burda “o”nun kim olduğunu, niye elinde büyük bir yetki, sonsuz bir güç bulunduğunu anlamak... Ama boyun eğmek!..
Bilmeden, anlamadan niye susuyoruz? Hangi korku elimizi tutuyor, gözümüzü körleştiriyor? Türk toplumu yepyeni bir düzen kurmuştu. Nice savaşlardan sonra tam bağımsız bir devlet, bir halk... 1930’larda nerdeydik, şimdi nerdeyiz?
Mustafa Kemal ülkesi neden birkaç yıl sonra bambaşka oldu? Halk uyanıyordu, halk düşünüyordu, halk kendini buluyordu, kimliğini zorlukla da olsa koruyor, geliştirmek istiyordu. Ama severek, coşkunluklarla varmak istediğimiz doruğa tam yaklaşmışken birden tepetaklak olmak!.. Devrimlerle yıktığımız karanlıkların hortlamasına nasıl seyirci kaldık?
Halkevleri, Köy Enstitüleri, ilkokuldan üniversiteye kadar belli bir uygarlık çizgisinde yetiştirilen gençlerimiz... Öyleydik, ama bir de baktık ki tam ters yola sürüklenmişiz... Farkında olmadan mı bile bile mi? Nasıl olabilir kötülüğü, çirkinliği görememek... Ancak isteyerek olur görmemek! Bir ayrı hesaptır çağdaşlığın yerine geri kalmışlığı getirmek... Bir korku mu, bir başka duygu mu elimizi kolumuzu tutan! İlle de o güzel yoldan değil, benim yanımda yürüyeceksin diyenlere karşı çıkamamak...
Ben hep düşünmüşümdür, sağlam yolda giden bir geminin nasıl birden ters yola sürüklendiğini...
Yücel’lerin, Tonguç’ların, Makal’ların, Apaydın’ların, Baykurt’ların, Başaran’ların kuşağının bir anda yollarının kesilmesi için korkunç çaba harcayanların bu küstahlığı nerden, kimden aldıklarını?
Toplum böyle istiyor diyenler var. Hangi toplum diye sormalı... Toplumu yönetmek sorumluluğunu taşıyanların içyüzlerine şöyle bakmak yeter! Nerden, niçin, iyiden, güzelden koparılıp ille de ilkelliğe götürülmek istenmesi... Bir bulmaca mı iyiden kötüye, güzelden çirkine geçmek! Bir ışık doğmuştu. Bir kuşak o aydınlıkta yetişti. Daha da güçlenecek, daha da sağlam bir yolda ilerlenecekti ki, birden her şey tersine döndü! Bugün halkla ilgili bir tek yararlı atılım yok, tersine içinden çıkılması zor bir bataklık!..
Seyirci kalmamak, suskun olmamak...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014
Seçimlere Doğru 18 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları