'Tapınak tepede, cami şehirde olur'

20 Aralık 2012 Perşembe

Eskişehir-Tepebaşı Belediyesi Kent ve Kültür Söyleşileri’nin konuğu Doğan Kuban’dı

\n

Değil İstanbulun, Türkiyenin gündemine oturan Çamlıca Camii için akla gelen sorulardan biri de şu; Acaba neden Osmanlı bile Çamlıcaya cami yapmadı?”

\n

Öyle ya, ne Koca Sinan, ne Sultan Süleyman, ne de diğerleri Bu tepeye cami düşlediler. Çünkü Çamlıca hem eşsiz bir mesireyeri, hem de İstanbulun özgün bir peyzaj zenginliği.

\n

Tüm bunlar doğru ama meğer derinlemesine bir açıklama değilmiş! Hocaların hocası, mimarlık tarihi uzmanı ve İslam mimarisinin uluslararası bilgesi Prof. Doğan Kuban dedi ki: Tepeleretapınakyapılmıştır; cami ise şehrin içindedir.

\n

Önce ‘bilgi’ gerekiyor

\n

Eskişehir-Tepebaşı Belediyesinin aydınlanma ortamına katkı olarak düzenlediği Kent ve Kültür Söyleşilerinin bu ay konuğu Prof. Kubandı. 8 Aralıkta Zübeyde Hanım Kültür Merkezini dolduran her yaştan izleyici arasında mimarlar da vardı.

\n

Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Kubanın Cumhuriyet-Bilim ve Teknoloji Dergisindeki yazılarına da değinerek özetle dedi ki: Hocamızın uyarı ve saptamaları, engin bilgi birikiminin armağanıdır; ders alınabilirse, günümüzde birçok kültür yoksunu uygulamadan da arınabiliriz.

\n

Kent Kimliği ve Uygarlık başlıklı konuşmasına kimlik ve uygarlık için önce bilgili olmak gerektiğini anımsatarak başlayan Kuban, Kurtuluş Savaşını gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyetini kuranların okuma yazma bilmeyen Türk halkı ile devrimci Osmanlı subayları olduğunu vurguladı. Kendisinin de Osmanlı bir aileden geldiğini, büyükleri arasında şeyhülislamların bile bulunduğunu, ancak Cumhuriyeti de yaratan ulusal kimliğinin Türk olduğunu belirten Kuban, şimdiki farklı kimlik arayışlarının tamamen siyasi hedeflerin ürünü olduğunu anlattı.

\n

Söz güncel gelişmelere geldiğinde ise özellikle Çamlıca Cami için uyarıları adeta bir tarih ve felsefe dersi gibiydi.

\n

Camiler ve mimarları

\n

Üsküdar Belediye Başkanının Cami projesini ancak Müslüman mimarlar çizebilir sözünün anımsatılması üzerine Belli ki tarih bilmiyor diyen Kubanın, Mimar Sinanın inanç kökenine değinmesi; İstanbulda Nur-u Osmaniyeden Ortaköye kadar sayısız caminin Ermeni mimarlarca yapıldığını belirtmesi; dünyadaki nice kutsal mekânın farklı inançlardan mimarlarca tasarlandığını açıklaması da çarpıcıydı.

\n

Kuban, cami şehrin içindedir vurgusunun nedenini ise özetle şöyle anlattı: “Cami namaziçindir. Ezan namaza çağrıdır. Amaç namazın günde 5 vakit hep birlikte kılınmasıdır. Bu nedenle tarihi camilerin tümü çarşı ya da mahallelerin içinde/kenarındadır. Tapınaklar ise antikçağlardan beri ulaşılması güç yerlerde kurgulanan kutsal simgeler içindir; özel günlerde ziyaret edilen mistik mekânlardır; camiyle asla ilgisi yoktur.

\n

Dinlerken Uzak Asya uygarlıklarından Akdenizin tarihsel coğrafyasına, hatta Latin Amerikanın geçmişindeki antik yerleşimlere kadar her türden kültürün tapınaklarını, yükseklerdeki konumlarını ve sadece kutsal günlerdeki törensel tapınmaların mekânları olduklarını düşündüm. Çarşıdaki camiye ise örneğin esnafın dükkânını bile kilitlemeden namaz için gidip döndüğünü Günde 5 vakit tepeye tırmanılmaz ki...

\n

Söyleşi bittiğinde Eskişehirli izleyici soruyordu: Çamlıca Tepesinde cami değil, olsa olsa tapınak olacağını bu büyük(!) dindarlar nasıl bilmezler?

\n

Yanıtı hoca daha baştan vermişti; Uygar olmanın önkoşulu bilgi sahibi olmaktır.”

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları