Doğaya 'şehircilik'! darbesi

08 Eylül 2011 Perşembe
\n

Kültür ve tabiatı ‘ayrıştırma’ adına ‘doğayla uyumlu yaşam’ alanları gözden çıkartılıyor

\n

\n\n\n\n\n

Yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının (ÇŞB) örgütlenme, görev ve yetkilerini düzenleyen 644 sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) ile bunda değişiklikler yapan 17 Ağustos 2011 tarih ve 648 sayılı KHKnin yarattığı son durum özetle şöyle:

\n

1- Önceki dönem hazırlanan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı, amacıyla çelişen hükümlerine çevrecilerin etkin direnişi yüzünden TBMMye sunulamamıştıŞimdi tasarıdaki, doğanın yağmalanmasına yönelik düzenlemeler KHKlerle yürürlüğe girdi.

\n

Böylece kamuoyundan ve hatta milletvekillerinden kaçırılarak kanunlaşan çevrenin talanı amaçlı hükümlerle ileri demokrasinin ne anlama geldiğine dair bir örnek daha yaratıldı.

\n

2- Kente ve çevreye zarar verici imar kararlarını ancak yargı denetimiyle durdurabilen mimarlık, şehircilik ve mühendislik odalarının özerklikleri yok edildi. Odalar, anayasadan gelen kamu yararına kurumlar iken ÇŞBye bağlı kuruluşlar haline getirildi.

\n

O kadar ki meslek mensuplarının odalarına kayıtları, hatta sicil işlemleri ile yine odaların çalışma kurallarını kendi demokratik organlarında belirleme hakları bile yok edilerek tümü ÇŞBye bağlandı.

\n

Böylece imar konusunda katılımcılığın sağlanacağı sözünü veren demokratik anlayış ve uzmanlık denetimine açık olunacağını belirten siyasi programlar çöpe atıldı. Hükümet dışı kuruluşların (NGO) yani sivil toplum örgütlerinin özerk çalışma ortamlarını kolaylaştırma yönündeki Habitat kararları da bir kenara itildi.

\n

3- 90’lardan bu yana çevrenin korunmasında etkin olan; ilerleyen yıllarda da Orman Bakanlığına bağlanan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı (ÖÇKK) kaldırıldı. Oysa bu kurum Türkiyenin de imzası olan Barselona Sözleşmesinde devletlere yüklenen sorumluluğun ürünüydü.

\n

Buna rağmen doğanın korunmasında önemli bir birikim yok edilerek, uluslararası sözleşmelerle kurulan ÖÇKK tarihe karıştı.

\n

4- Kültür ve Turizm Bakanlığının sorumluluğundaki doğal sitler ve Orman Bakanlığının yükümlülüğündeki milli parklar, tabiatı koruma alanları gibi doğal zenginliklerimiz ile anıt ağaçlarımız bile uzmanlaşmış bakanlıkların elinden alınarak ÇŞBye bağlandı.

\n

Böylece aynı alanları yıllardır koruyan temel kurumlarımızın varlıklarıyla birlikte yarattıklarıduyarlılık geleneği de yok edildi.

\n

5- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ile aynı adlı bölge kurullarının tabiata yönelik sorumluluklarını terk ederek, sadece kültür varlıklarına bakacak kadrolarla yenilenmeleri için bu kurullardaki tüm üyelikler 17 Ağustos 2011 günü sona erdi! Bu kurullara YÖKün üniversitelerden üye ataması da iptal edildi.

\n

Böylece, örneğin yaylalar, kırsal yerleşimler gibi doğayla uyumlu yaşam kültürünü yansıtan alanların, koruma kurullarının, doğal sit kararlarıyla imar baskısından korumaları engellenirken, bu yöndeki 50 yıllık bilimsel ve kurumsal birikim işlevsiz kılınmış oldu.

\n

6- ÇŞBnin görevlerine her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planları yapmak da eklendi. Hem kamu arazilerinde hem de Bakanlar Kurulunca belirlenecek alanlarda imar ve planlama yetkileri inşaat ve iskân ruhsatı verme dahil ÇŞBnin oldu.

\n

Dahası, 10 Temmuz tarihli 646 sayılı KHK ile Hazine arazilerindeki imar yetkileri de doğrudan Maliye (!) Bakanlığına verilerek, kamu alanlarının toplum yararına kullanılmaları yerine hükümete doğrudan kaynak yaratmak üzere pazarlanması hükme bağlandı.

\n

Böylece kent planlarının bütünselliğini sağlamada yerel yönetimler devre dışı bırakılırken, belediyelerin imar ve inşaat izni yetkileri de büyük oranda ellerinden alındı.

\n

Bütün bunların sonucunda, ülkenin tüm doğal-kültürel alanları ile kamu alanlarındaki her türlü yapılaşma kararları, üstelik sınırsız ve denetimsiz imar yetkileriyle merkezi yönetime bağlanmış oldu.

\n

Yanıtsız sorular

\n

Yaklaşık 20 yasada değişiklik yapan, cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı KHKsi hakkındaki bu derlemeyi birkaç soruyla bitirelim:

\n

En önemli yetkilerini yitiren Orman, Kültür ve Turizm ve belediyelerin hamisi İçişleri Bakanları, bu KHKye nasıl imza attılar?

\n

Kentlerimizin çevre ve kültürü gözeterek kimlikli gelişmesi için süren çabalara darbe indiren bu ana kanun niteliğindeki düzenlemeler, neden TBMMden kaçırılarak KHKyle yapıldı?

\n

Koruma kurulları yeni bir tanımla görevlerine devam edebilecekken, ülkenin eldeki kültür ve tabiat varlıklarının korunmalarını sağlamış bu emektar kadrolara teşekkür etmek yerine KHK ile güle güle demek, hangi siyasi terbiye ile tanımlanabilir?

\n

Bu KHKyi kim ya da kimler yazarak bakanların imzasına sunmuştur?

\n

Türkiyenin demokratik gelenekleri ve uzmanlık birikimleriyle böylesine çelişen bir düzenleme, hiç değilse Bakanlar Kurulunda tartışılmış; Çankayada yeterince incelenmiş midir?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları