Olaylar Ve Görüşler

Gazze sorunu üzerine - Nejat ESLEN

26 Ekim 2023 Perşembe

Savaş, rasgele uygulanan şiddet eylemi değildir. Tarih içinde, zamanla savaş hukuku kuralları geliştirilmiştir ve savaşan taraflar bu kurallara uymak zorundadır.

- Meşru bir neden,

- Meşru bir yetki,

- Açık bir beyan,

- Meşru bir amaç,

- Amacın, savaşta oluşacak hasar ve zayiata değer olması,

- Savaşa son çare olarak başvurulması.

Savaşta başarı için makul bir ümidin olması savaş hukukunun ve etiğinin kurallarını oluşturur.

Savaşta sivillerin öldürülmesi, şehirlerin bombalanması savaş suçudur. 

Bu nedenle meşru bir amaç için yapılan savaşta düşman askerini öldüren kahraman, sivili öldüren ise katildir.

Gazze savaşında, savaşı başlatan Hamas, sivilleri de öldürerek savaş suçu işlemiştir. Hamas’ın saldırılarına cevap veren İsrail ise şehirleri ve sivilleri hedef yaparak savaşı katliama dönüştürmüştür.

Bu noktada asıl sorulması gereken soru şudur: Nasıl oluyor da 21. yüzyılda, mevcut savaş hukuk ve etik kurallarına rağmen siviller ve şehirler hedef yapılabilmektedir?

Bunun nedeni ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurumları ile birlikte kurduğu, liderliğini yaptığı ve halen sona ermekte olan dünya düzeninde, uluslararası hukuk ve savaş hukuku sisteminin çökertilmiş olmasıdır.

Günümüzde, dünyada katliama dönüşen savaşları durdurabilme ve savaş suçu işleyenlere müeyyide uygulayabilme yeteneği olan uluslararası kurum yoktur.

ABD, özellikle de 11 Eylül sonrası süreçte, kendi çıkarlarını önceleyerek, kendi savaşları ile savaş hukuku sisteminin çökmesine öncülük etmiştir. ABD, Gazze savaşında, İsrail’e kayıtsız şartsız destek vererek işlenen savaş suçuna ortak olmuştur.

İşte bu nedenle de asıl sorgulanması gereken, sözde kurallara dayalı dünya düzenidir. Çünkü, çökmekte olan sözde kurallara dayalı düzen adil bir düzen değildir ve değişmesi gerekmektedir. 

Savaş stratejisi geliştiren her otoritenin, uygulamaya başlamadan önce bu stratejiyi testten geçirmesi gerekir. Bu testte sorulacak sorulardan birisi de şudur: “Bu savaşta elde edeceğim siyasi hasıla, ödenecek bedele değer mi? 

Acaba, Hamas karar vericileri saldırıyı başlatmadan önce kendilerine bu soruyu sormuş mudur? 

Eğer kendilerine bu soruyu sormuşlarsa, saldırı nedeni ile Gazze’de yaşayan Filistinlilerin ödeyeceği ağır bedeli hesaplamışlar mıdır?

Eğer hesaplamışlarsa, bu ağır bedeli neden kabul etmişlerdir?

Bu saldırı kararı Hamas yetkililerinin kendi kararı mıdır? Yoksa, bir üst akıl Hamas’ı bu bedeli büyük karara yönlendirmiş midir? Eğer, öyle ise bu üst akıl kimdir?

Bu soruların cevabını zaman verecektir.

Gazze sorunu, çökmekte olan, kanserli, sözde kurallara dayalı dünya düzeninin kolay kolay dinmeyecek sancısı olarak da değerlendirilebilir.

İsrail, Tevrat’a dayalı jeostratejisinden, Büyük İsrail Projesi’nden, Hamas ise İsrail devletini yok etme amacından vazgeçmedikçe bu sancı sona ermeyecektir.

NEJAT ESLEN

EMEKLİ TUĞGENERAL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları