TBMM başkanına açık mektup... Kemal KILIÇDAROĞLU
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

TBMM başkanına açık mektup... Kemal KILIÇDAROĞLU

29.11.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sayın başkan; Şerafettin Can Atalay seçilme hakkına sahip her vatandaş gibi aday olmak için ilgili savcılıktan “temiz kâğıdı” almış ve diğer belgeleriyle birlikte Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmuştur. Seçimlerin denetimiyle görevli Yüksek Seçim Kurulu, Atalay’ın adaylığında yasal bir engel görmemiştir. 14 Mayıs 2023’te yapılan milletvekili genel seçimlerinde Can Atalay, 28. dönem Hatay milletvekili seçilmiştir. Meclis’te milletvekili olarak adı okunmuş ve Sayın Atalay TBMM’de oybirliği ile İnsan Hakları Komisyonu üyeliğine seçilmiştir. Ancak Hatay milletvekili Can Atalay seçildiği 14 Mayıs 2023 seçimlerinden bu yana haksız, hukuksuz cezaevinde tutulmaktadır. Tam 6 aydır millet iradesi gasp edilmektedir.

Sayın başkan, şimdi anlatacaklarım 103 yıllık Gazi Meclis’imizin başkanı olarak esasen sizin sorumluluğunuza dairdir. 

HUKUK DIŞI MÜDAHALE 

Demokratik düzende halk ile yönetim arasındaki bağlantıyı ve parlamentonun siyasi meşruiyetini, demokratik seçimler aracılığıyla halkın temsilcisi olarak seçilen milletvekilleri gerçekleştirir. Milletvekilliği görevi demokratik siyasal hayatın bahşettiği üstün bir kamusal öneme sahiptir. Milletvekillerine bu sebeple anayasal bir koruma tanınmıştır. Bunun içindir ki anayasanın 83. maddesinde yasama dokunulmazlığı hakkı milletvekilleri açısından temel güvencedir. Dolayısıyla yeni seçilmiş veya görev yapmakta olan bir milletvekiline yönelik hukuk dışı her müdahale esasen Anayasa Mahkemesi’nin inceleme alanına girer. Nitekim Anayasa Mahkemesi seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkıyla ilgili ilkelere çok sayıda kararında yer vermiştir. (Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272, Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, Kadri Enis Berberoğlu (2) [GK], B. No: 2018/30030). Unutulmamalıdır ki “seçilme hakkı” sadece seçimlerde aday olmayı değil, seçildikten sonra milletvekili olarak temsil yetkisini fiilen kullanabilmeyi de kapsar.

Yargı organı kural koyucu bir organ olmadığı için yorum yolu ile yasama dokunulmazlığının ve dolayısıyla seçilme, siyasi faaliyette bulunma hakkının kapsamını belirleyemez, daraltamaz. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen anayasanın 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin “ancak kanunla” sınırlanabileceği hususu da açıktır. TBMM’nin iradesini yansıtan bir kanun bulunmaksızın temel hak ve özgürlüklerin hiçbir mahkeme tarafından sınırlanması mümkün değildir.

Sayın başkan, Anayasanın 7. maddesinde yer alan “Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez” hükmü ile anayasanın 87. maddesindeki “kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak” görev ve yetkisinin TBMM’ye ait olduğu hükümlerini önemsemelisiniz.

Sayın başkan,

Bu uzun girişi yapmamın nedeni, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde 5 kişilik bir sözde yargıç grubunun anayasayı ve Meclis’in itibarını ayaklar altına almaya teşebbüs etmesidir. Yargıtay’daki 5’li sözde yargıç, verdikleri kararla yasamanın yetkisini ve hakkını tanımadıklarını ilan etmişlerdir. Sakın bize “Onlar da bağımsız tarafsız mahkemeler, verdikleri kararlara karışamayız, müdahale edemeyiz” gibi gerekçeler ileri sürmeyiniz. Çünkü anayasanın 138. maddesinde “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler” hükmüne yer verilmiştir. Yani Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılan yargı yetkisinin “anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak” kullanılması gereklidir.

Ayrıca bu 5’li sözde yargıç açıkça suç işlemişlerdir. Bu sözde yargıçların TCK 109/1-3b-d maddesinde öngörülen “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve TCK 114. maddesinde düzenlenen “siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi” suçlarını işledikleri ve işlemeye de devam ettikleri görülmektedir.

Yargıda görev yapan hâkim sıfatına sahip ama görevlerinin gereklerine aykırı davranan kişilerin, bir kanun hükmü olmaksızın bireylerin hak ve özgürlüğünü ilk elden sınırlamasına ve anayasanın açıkça yasamaya verdiği bir yetkinin kimi hadsizlerce, haksız şekilde kullanılmasına en başta siz olmak üzere, hiç kimse sessiz kalamaz, kalmamalıdır.

KANUN MADDELERİ

Anayasanın 6. maddesinde yer alan “Türk milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır” ve “Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” hükümleri milletimizin güvencesidir. Kamu otoritelerinin kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanmalarının devlet ve toplum hayatı için ağır sonuçları geçmişte yaşanmıştır. Askeri darbeler ve darbeciler kendilerini ve suçlarını kanun maddeleri veya yönetmeliklerin arkasına saklamaya çalışmışlardır. Bu acı gerçekler hafızalardayken şimdi de Yargıtay’daki sözde 5’li yargıcın TBMM’nin bir üyesini esir tutma girişimine karşı anayasal ve yasal mücadele verilmesinde en büyük sorumluluk size, yani TBMM başkanına aittir.

Sayın başkan, tekrarlıyorum.

Yargıdaki bir grup sözde yargıç tarafından, anayasanın açıkça parlamentoya verdiği bir yetkinin gasp edilerek kullanılması suçtur. Bu suç tüm Meclis’e karşı işlenmektedir. Bu suçun mağduru başta aziz milletimiz olmak üzere, tüm Meclis’tir. Bu suçun şu an tutsağı fiziki olarak Can Atalay’dır, fakat siz dahil, 599 milletvekili olası ve potansiyel mağdurdur. Anayasa gereğince TBMM’nin rızası olmadıkça seçilmiş bir milletvekilinin görevi süresince hiçbir şekilde tutulamayacağı, tutuklanamayacağı, sorgulanamayacağı ve yargılanmayacağı açıktır. Can Atalay’ın anayasal haklarının yok sayılması ve bunun karşısında sizin suskunluğunuz açıkça söylemek gerekirse bu suçlara ortak olmak demektir.

Sayın başkan,

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ndeki 5’li sözde yargıca yönelik tedbir almak ve Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda ihlalin sebep olduğu sonuçları telafi etmek/ettirmek TBMM başkanının da sorumluluğundadır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi bilerek ve isteyerek, anayasal düzene zarar veren kararlara imza atmış, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri mahkeme olarak önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş ve aksine anayasanın parlamentoya verdiği bir yetkiyi de gasp ederek yasamanın yerine kural koyucu olarak geçme hadsizliğine teşebbüs etmiştir.

Anayasanın 153. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin nitelikte bulunmasına, yasama, yürütme ve yargı organlarını da tartışmasız olarak bağlamasına ve 158. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır” hükmüne rağmen; ilgili yerel mahkeme ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 5’li sözde yargıçları tarafından, açıkça suç işlenerek Anayasa Mahkemesi kararının gereği yerine getirilmemiştir.

SORUMLULUĞUNUZ

Sayın başkan unutmayınız; Meclis başkanı olarak TBMM’in üyesi bir milletvekilinin haksız şekilde cezaevinde tutulmasına devam edilmesi, hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde özgürlüğünün kısıtlanması öncelikle sizin de meselenizdir. Ancak bugüne kadar bu görev ve sorumluluğun başkanlığınız tarafından yerine getirilmediği görülmektedir.

Bundan ötürüdür ki anayasaya ve Anayasa Mahkemesi kararları ve içtihatlarına aykırı bir biçimde seçilmiş bir milletvekilinin hakkının, hukukunun ve millet iradesinin gasp edilmesine sessiz kalmamanız gerektiğine olan inancımla sizi görevlerinizi layıkıyla yapmaya davet ediyorum.

Bunun için;

•Türkiye’de anayasanın, hukukun ayaklar altına alınmasına artık izin vermeyin!

•Yargıtay Başkanlığı’na, Adalet Bakanlığı’na, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararına uyulmasının anayasal zorunluluk olduğu, Can Atalay’ın milletvekili yeminini etmek ve yasama faaliyetlerine katılmak üzere Meclis’te bulunmasının önündeki tüm hukuksuzlukların sonlandırılması için bir yazıyı/çağrıyı ivedilikle gönderin.

•TBMM başkanı olarak Meclis’in seçilmiş üyesine sahip çıkın, bu hukuksuzluğa ortak olmayın.

Saygılarımla.

KEMAL KILIÇDAROĞLU

CHP 7. GENEL BAŞKANI

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025