Olaylar Ve Görüşler

Yerel seçimin dili - Hasan Kemal Gür

28 Mart 2024 Perşembe

Yerel seçimlere neredeyse saatler kaldı. Adaylardan ve siyasi parti başkanlarından duyduğumuz şantaj ve tehdit karışımı, yalanlarla süslü dilden bezdik usandık. İktidar partileri birbirlerini, muhalefet partileri de muhalefeti eleştiriyor. Bu bir ilktir. 

Güzel Türkçemizle rahatlatıcı ve gerçeği yansıtan bir cümle işitmedik daha. Devlet diline hasret kaldık. Sahtekârlıkla, riyâkârlıkla, şantajla, montajla yapılan siyaset kaderimiz midir? 

DEVLET DİLİNİN ÖZELLİKLERİ

Devlet dili akıcı, edebidir, doğrucudur, merhametlidir, şefkatlidir, kucaklayıcıdır, o dili duymak bir ayrıcalıktır. Devlet dili çelebi insanın dilidir. Yaşam gustosu olan siyasetçinin dilidir. Devletimizin mahşere kadar dimdik ayakta kalacağının teminatıdır. 

Devlet dili, kurucu önderimiz, Mareşal Gazimiz, büyük Atatürk’ün dilidir. Ata’mızın söylev ve demeçlerindeki dil bugün için de aynen geçerli değil midir? Büyük Atatürk milletine hiçbir zaman yalan söylememiş, milletini üzecek bir söylem kullanmamış, aksine her fırsatta Türk ulusunu öven ve onurlandıran ifadeler kullanmıştır. Kurucu önderimizin Meclis kürsüsünde bir haftada okuduğu, okurken de iki kere kalp spazmı geçirdiği “Nutuk” bir devlet dili, başyapıtı değil midir? 

Devlet dili, birinci korgeneral, birinci başbakan ve ikinci Cumhurbaşkanımız Mustafa İsmet İnönü’nün de dilidir. Milletini savaşa sokmadan Roosevelt’i, Churchill’i, Stalin’i terbiye ettiği dildir. Lozan Barış Konferansı’ndan Lord Curzon’u, Adana-Yenice’den Churchill’i kaçıran dildir. Lozan’ı imzaladığı gün Mevhibe Hanım’a, “Bugün barış kadar güzelsiniz hanımefendi” diye hitap ettiği dildir. 

Devlet dili, Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak’ın da dilidir. Bu dil devlete sadakatin ifadesidir. Milletin delikli yüz parasının hesabını soran bir irade içermektedir. Bir alaydaki yük hayvanının ölümüne içerlemiş ve veterinerin bu konudaki görüşlerine derkenar yazmış mareşal; “Baytar, tıbbi terimlerin başında paralansın, merkep niye ölmüş bana onu yaz!”. 

Nahçıvan fatihi ve Doğu Anadolu’nun sağlam kalesi Kâzım Karabekir Paşa’ya da değinelim. Savaş öksüz ve yetimlerinin babasıydı o. Aralarında on binlerce kız ve oğlan çocuğunu tepeden tırnağa giydiren merhametli bir komutandı. Bir gün emir subayı, Ermeni çocuklarını da giydirdiği için eleştirilere maruz kalındığını söyleyecek olmuş ve ağzının payını şöyle almış: “Ne demek binbaşı? Onlar da bu vatanın çocukları değil mi?” 

İşte devlet dili budur. Siyasetin bugünkü dili ülkeme yakışmıyor. Bu dil ülkemizi yerel seçimlere ve yarınlara nasıl taşıyacak? Bu dil ne saygı ve sevgi taşıyor ne de şefkat. Bu millet böyle bir dili hak etmiyor! Endişeliyim, yerel seçimler ulusumuza uygarlık yolunda hasret kaldığımız güzellikleri getirebilecek mi acaba?

Emekli Büyükelçi Hasan Kemal Gür 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları