Öner Yağcı

İlk öykü kitapları

31 Temmuz 2021 Cumartesi

Salgın günleri ve yaz sıcaklarında okuma eylemi öykü kitaplarıyla sürüyor. 

Yayımlanan yüzlerce öykü kitabının her birini edinmenin, okumanın olanağı yok. Ancak son bir iki yılda yayımlanıp yakın günlerde okuyarak sevdiğim ilk öykü kitaplarından birkaçını kısaca yazacağım. 

Bunları topluca değerlendirdiğimizde öykücülüğümüzün günümüzdeki genel durumuyla ilgili bir düşünce edinmek söz konusu olabiliyor. 

Sonuçta öykümüzün bulunduğu noktanın oldukça umut verici olduğunu, görkemli öykü geleneğimizin yeni yeni biçimlerde ve insani arayış temelinde başarıyla sürdüğünü görüyoruz.

HER KONUDA ÖYKÜ

Yazdıklarını polisiyeden korkuya, bilimkurguya, gülmeceye, serüvene çeşitli öyküleştirme biçimleriyle sunuyor öykücülerimiz.

Kültür zenginliğimizi, eşitsizlik ve adaletsizliğin tavan yaptığı, savaşların ve salgının getirdiği yıkımları, tek tek bireylerin yaşadığı ruhsal karmaşayı okurken sarsılıyoruz. 

Gerek ülkemizden gerekse dünyadan farklı insan manzaraları yoğun olarak yer alıyor öykülerde. İnsan duygularını, korkuyu, hüznü, yıkılan hayalleri, yaşanılan düş kırıklıklarını, kadın sorunlarını, yaşlılık ve yalnızlık sorunlarını, aşk acılarını, bağnazlığın ve bilgisizliğin getirdiklerini ve tüm bunlara karşın güzellik arayışını görüyoruz onlarda. 

ANLAR, ZAMANLAR, GÜNLER

Silinmeyen adlı anı öykülerinde Mustafa Kemal Benk, çocukluğundan başlayarak iz bırakan, gözünün önüne gelen anlarını bir araya getiriyor. Aktardığı anlar, çocukluğundan, ilköğretmen okulu günlerinden, öğretmenlik yıllarından yaşlılığa uzanıyor. Tarih dediğimiz dünde gizlenmiş ya da belleklerin derinliklerinde hapsedilmiş olan kimi olayların günümüze ışık tutan veriler içerdiğini hüzünlenerek, öfkelenerek, gülümseyerek okuyoruz (Tura). 

Dolambaçsız bir anlatımla, tertemiz bir dille aktarılmış insan manzaralarıyla buluşuyoruz Durul Demirkaya’nın Kum İskelesi adlı öykülerinde. Yaşamın insanlara dayattığı sorunlarla baş etme arayışlarını mizahi ve ironik bir anlatımdan okuyoruz. Çağrışımlarla zenginleştirilen değişik coğrafyalara yapılan yolculuklarda karşılaştığımız sıradan insanların yaşam kesitleriyle başlayan yorgun anılarla kimi keyifleniyor kimi hüzünleniyoruz (Edisyon). 

Ali Turgay Karayel’in Karşılaşma adlı kitabında yer alan gülmece öyküleri, incelikli bir anlatımla bir dizi küçük insanı, onların yaşamın getirdiklerine tepkilerini gülümseterek ve hüzünlendirerek sunuyor (Bilgi).

GÜNÜMÜZ İNSANI VAR ÖYKÜLERİMİZDE

Kapısız Kilitler’de köyden kente uzanan; acılarla, aşklarla, sevinçlerle yoğurduğu öykülerinde yaşamı zengin çağrıştırmalarıyla, özellikle de büyüleyici bitişleriyle sarmalıyor, Mediha Ünver (Bilgi). 

Serkan Fırtına, Ruh Bağışı’nda yer alan öykülerinde günümüz kentinin yabancılaştırdığı, yalnızlaştırdığı, yorgun ve sıradan insanın dramına, onları tiyatro sahnesinde var kılarak ışık tutuyor (Telgrafhane).

Her Kötü Geceden Sonra adlı kitabında yer alan öykülerinde insanın kalbine dokunuyor, Baran Güzel. Güncel toplumsal olayları, savrulan yaşam kalıntılarını, darmadağınık duygularıyla hesaplaşmaya çalışan kırgın insanları olanca gerçekliğiyle anlatıyor (Everest). 

Özlem Yanmaz’ın Kırk Birinci Evin Banyosu’ndaki öykülerinde günümüzün insanı var. Sıkıştırılmış, çaresizleştirilmiş, yaşamaya bile yabancılaştırılmış insanı... Hem de sevilesi, acınası, gülünesi insanı, Şarlo gibi (Edebiyatist)...

*

Öyküler insanı çağırıyor, yeni öykülere yol açarak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları