Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cehaleti ‘normal’ karşılamaktan vazgeçtiğimizde...

19 Ağustos 2022 Cuma

İş, eğitime gelince para yok... Hiçbir zaman olmadı. Bu kafa ile hiç olmayacak... Cumhuriyet’in dünkü haberi: “Milli Eğitim Bakanlığı yıl sonuna kadar 3 bin anaokulu, 40 bin anasınıfı yapıp eskileri de onaracaktı. Ama çıktığı ihalelerden eli boş döndü. 28 ihale açıldı, sadece 2’si sonuçlandı. 26 ihale iptal edildi.” Gerekçe, ayrılan bütçenin 3 milyar TL olması ve gelen tekliflerin ayrılan ödeneğin üzerinde olması... Oysa biliyoruz ki otoyol, köprü, viyadük, tünel gibi projelerde, yani betona dökülen paralarda kaynak sonsuz..

Ayrılan ödeneklerin 3 misli kadar harcama yapıldığı, buna rağmen projelerin yarım kaldığı ve bitmesi için yeniden ihaleler açıldığı Sayıştay raporlarında mevcut. Çoğu yandaş şirketlere.. 

Oysa okulöncesi dönem, çocukların zihinsel ve ruhsal gelişimindeki en önemli evre. Okulöncesi eğitimi almayan bir çocuk, zaten eğitimde giderek artan fırsat eşitsizliği çemberinin içine kadar 4-5 yaşında iken girer. Ama kimin umurunda. Kreşler kadınların ekonomiye katılması için yaşamsal. Ama kimin umurunda... Tıpkı üniversitelerin ortaokul düzeyine indirgenmesinin kimsenin umurunda olmaması gibi..

Cehaletin bu kadar fazla olduğu ve bunun “normal” karşılandığı bir dönem hiç olmamıştı. Böyle olduğu için ülke olarak yerlerde sürünüyor ve burada cehalete verilen primin rolü asla sorgulanmıyor. 

Herkese Bilim Teknoloji dergisinin bu haftaki kapak konusu Müslüman ülkelerin bilim ve teknolojideki yeri. Sonuç net ve açık: Dışa bağımlı ve tüketici...

BİTMEYEN ORTAÇAĞ

Dünyada 57 Müslüman ülke var. Toplam nüfus 2 milyara yakın. Yani dünya nüfusunun dörtte birine yakın. Ama tek biri dahi gelişmiş ülkeler liginde yer almıyor. Sadece Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve Malezya ve Endonezya “gelişmekte olan büyük ekonomiler kategorisinde”. Bayram Ali Eşiyok, durumu son derece iyi özetliyor: Bilim üretemiyor; bilim üretemedikleri için yüksek teknoloji ihracatındaki payları da son derece düşük. Oysa Müslüman ülkeler 10 ve 13. yüzyıllar arasında bilim ve teknolojide altın çağı yaşamış, özellikle tıp, tarım, matematik, kimya ve astronomi dallarında önemli gelişmeler sağlamıştı. Bu yüzyıllar arasında Çin ile İslam dünyası arasında bilimsel liderliği ele geçirmede büyük bir rekabet vardı. 13. yüzyıldan sonra altın çağ son buldu ve İslam dünyası hâlâ bitmeyen bir ortaçağ karanlığına sürüklendi. Eşiyok, çöküşteki dönüm noktasını “düşünce özgürlüğünün sona ermesi” olarak özetliyor. Şunu da ilave ediyor “Kurtuluş Savaşı, İslam dünyasında ilk kez Türkiye’de bilimsel düşünceyi temel bir kurtuluş ve kuruluş öğesi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkesi yapmıştı. Dine dayalı eğitim sistemi yerine, bilimsel düşünceye ve akla dayalı yepyeni bir eğitim sistemine geçmişti”. Bunun kıymetini bilip ileriye taşınsa bugün Türkiye alır başını giderdi. Olmadı. 

Şimdi tam mirasyedi konumundayız. Tabii çok iyi eğitim alanlar var, tabii çok iyi üretim yapanlar, yüksek teknoloji ihraç eden, bilim üretenler var. Ama sayı az. Var olanların da çoğu geleceklerini yurtdışında arıyor. Bir toplumun kalkınmasının dinamosu “nitelikli işgücü”dür. İlla üniversite mezunu olması gerekmez. Bu ülkenin nitelikli ara elemana, nitelikli teknisyene, nitelikli eğitimciye ihtiyacı var. Dijital çağın tam göbeğindeyiz. İsteyenin istediği bilgiye, kaynağa en hızlı şekilde ulaşma imkânının olduğu bu dönemde “bilgiyi reddetmek”... Şaka gibi... Yoksa değil mi?  Cehaleti “normal” karşılamaktan vazgeçtiğimizde belki de ilk adımı atmış oluruz. Ne dersiniz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir garip ülke 13 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları