Gelecek... Tehdit ve fırsat

25 Mart 2016 Cuma

Çocuk istismarlarından, tacizlerinden tutun, “bize cahil nesil gerek” diyen akademisyenlere kadar geleceğimizi tehdit eden tüm unsurları bünyesinde barındıran bu ülkede ve bu ortamda; inatla ve ısrarla geleceği şekillendirecek projelerden bahsetmek niyetindeyim. Belki de bu benim karanlıktan, umutsuzluktan kurtulma yolum, bilemiyorum...
Bu yüzden bugün konu, Koç Üniversitesi bünyesinde geçen yıl kurulan KUAR. Yani Koç Üniversitesi Arçelik Yaratıcı Endüstriler Uygulama Merkezi’nde bir avuç araştırmacı ve bilim insanının, geleceği şekillendirecek projeleri. Biri Türkiye’nin ar-ge’ye en fazla bütçe ayıran, en fazla patent sahibi olan şirketi, diğeri en iyi üniversitelerinden biri olunca... Neler mi var içlerinde?

Başa giyilebilen etkileşimli cihazların tasarımı örneğin ya da iki elin birbirine dokunarak yaptığı hareketler ile bir cihaza komuta etmek... Gelişim psikolojisi deneyleri için akıllı oyuncaklar... Kahve falı pratiklerinden yola çıkarak, sözsüz iletişimin cihaz tasarımına etkisini araştırmak... Çok uçuk, çok havada kalan sözcükler gelebilir yazdıklarım. Araştırmaları ve deneyleri izlerken bize de öyle geldi açıkçası, ama konu gelecek. Ve KUAR Direktörü Prof. Oğuzhan Özcan’ın dediği gibi çoğu 5 hatta 10 yıl sonra ürüne dönüşecek olan projeler bunlar. Sevindirici olan, daha şimdiden içlerinden birinin mayıs ayı başında Silikon Vadisi’nde endüstri devlerinin de katılacağı İnsan-Bilgisayar Etkileşimi adlı zirvede tanıtılacak olması...

KUAR: Koç Üniversitesi - Arçelik işbirliği
Bu ne anlama geliyor? Aslında çok basit: Fırsat verildiğinde, gerekli olan ekosistem yaratıldığında bizim gençlerimizin, araştırmacılarımızın dünya ölçeğinde fikirler ve projeler yaşama geçirebildiklerini... Benzer başarıyı geçen ay ODTÜ bünyesindeki MEMS (Mikro Elektro Mekanik Sistemler) Merkezi’ni ve teknoparkını gezdiğimde de gözlemlemiştim.
Sonuçta iş geliyor, Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Ümran İnan’ın dediği gibi “her işin başı eğitim” noktasında düğümleniyor. Bu iş salt üniversite açmakla olmuyor; sayının değil eğitimin kalitesinin önemi asıl belirleyici. İnan “evet Türkiye’de ar-ge’ye ayrılan kaynaklar arttı ama bilimsel yayınlara atıfta daha çok gerilerdeyiz” diyor ve üniversite-sanayi işbirliğinin önemine de dikkat çekiyor. Bu yüzden Arçelik ve Koç Üniversitesi’nin yaratıcı endüstriler alanında Kuar’ı açması önemli. Arçelik Genel Müdürü Hakan Bulgurlu merkezin tüm sanayi alanlarına açık olduğunu özellikle vurguluyor.
Bugün dünya her türlü nesnenin birbiri ile ileşitim içinde olacağı Sanayi 4.0 devrimini konuşuyor, bu doğrultuda hazırlıklar yapıyor. Sanayi 4.0’ün en temel özelliklerinden biri insanların, özellikle de az kalifiye çalışanların yerini robotların, otomasyonun alacak olması. Eğer Türkiye bu konuda başta eğitim olmak üzere radikal bir değişim sürecine girmezse, mevcut sistemde Sanayi 4.0 sadece ve sadece işsizliği arttırır. Geleceği tehdit olmaktan çıkarmanın tek formülü de budur.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları