Öztin Akgüç

Devletin onarımı

01 Şubat 2023 Çarşamba

AKP döneminde çoğu kurum ve kavram gibi devlet anlayışı da zedelenmiş; devlet ana işlevleri olan adalet, güvenlik ve savunmayı dahi yerine getiremez olmuştur. Yargı, yürütmenin emrinde muhalifleri, Cumhuriyet ilkelerini, kazanımlarını koruyanları cezalandırıcı araç olarak kullanılmış; toplumun güven ve huzuru emniyet altına alınamamış; şiddet, tecavüz olayları artmış, sınırlar gereği gibi korunamadığından düzensiz ilticalarla ülke adeta yarı istifaya uğramıştır.

Devlet; anayasal düzeni, laik, sosyal hukuk devlet olma niteliğinden; totaliter belli bir ideolojiyi, siyasal İslamı, toplumsal ve bireysel faaliyetler üzerinde baskı yapan; tekçi bir kişinin iradesini, siyasal ve toplumsal karar merkezi haline getiren; polis; hukukun üstünlüğü ile kendini bağlı saymayan devlete dönüşmüştür. Türkiye’nin hukuk düzeni, anayasal “de jure” olarak sosyal hukuk devleti, fiilen “de facto” olarak totaliter, tekçi, polis devletidir.

Devlet, hizmet sağlayan, kamu düzenini bireylerini haklarını koruyan, J. J. Rousseau tanımıyla vatandaşlarına refah sağlamayı amaçlayan, Proudhon katkısıyla da bireylerin tüm haklarını kullanmasını yararlanmasına olanak veren sosyal bir kurumdur.

Sosyal hukuk devleti, hukukun üstünlüğü gücüne bağlı, yasalar karşısında vatandaşların eşitliğini koruyan; adalet, güvenlik, savunma gibi klasik devlet görevleri ötesinde toplumsal eşitsizlikleri azaltma amacıyla iktisadi ve toplumsal yaşama etkin şekilde katılan devlettir.

Devlet, J.J. Rousseau katkısıyla, vatandaşların beslenme, barınma gibi temel fiziki ihtiyaçlarını karşılamasına hizmetin ötesinde, eğitim, sağlık gereksinimi de karşılayan refah “gönenç” devleti olmalıdır.

Devlet, ne yazık ki çok partili siyasal dönemde, hukukun üstünlüğü, vatandaşın haklarının eşitsizliğin giderilmesi yönünde ileriye değil, geriye gitmiş; AKP döneminde de iyiden iyiye yıpranmış, bozulmuş, ceberrut (ezici) devlet haline gelmiştir.

Katılmadığım bir deyim “karşıdevrimdir”. Devrim iyi gidiş yönünde temel değişiklikleri ifade eder. Geriye gidişin karşıt da olsa devrim olarak nitelendirilmesi uygun, yerinde bir kavram, terim olarak görülmemelidir. Gerileme, geriye gidiş, Cumhuriyeti içselleştirememiş bir kesimin tepkisi, devrim sözcüğüne iliştirilmemelidir.

Bozulmuş hatta yolsuzluklarla yozlaşmış bir yapıyı, bir fetret dönemini yeniden düzeltmek, restore etmek gerekir. Devlet, sosyal hukuk refah devletine dönüşmelidir. Yönlendirici aksamalara müdahale edici olarak değil; üretici olarak da etkin görev alması gerekir. Devlet, vatandaşın barınma, beslenme, sağlık, eğitim ihtiyaçlarını karşılamaktan başka özellikle savunma sanayisi ve enerji alanında temel üretici konumunda olmalıdır. Vergilere, kamu harcamasının amacına göre haklı görülür.

Sorunu ancak Türkiye’ye itibar kazandırmış, yokluk içinde ülkeyi hızlı kalkınma sürecine sokmuş, halkçı, devrimci, devletçi karakteri ile yönetim tarafından horlanan, küçümsenen, eski diye nitelendirilen CHP çözebilir. Devletin kuruluşunda görev almış olan CHP, onarımcı, halkçı, devrimci, devletçi karakterini, kimliğini korumak koşuluyla bunu gerçekleştirebilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları