Öztin Akgüç

TCMB’nin yitik rezervi

31 Mart 2021 Çarşamba

Merkez Bankası bilançosu, varlık (aktif) ve kaynakları -yükümlülükleri- (pasif), izlenen para politikasını, kullanılan para politikası araçlarını, riskleri, risk yönetimini gösterir. Aktif=pasif eşitliği, kaynaklardan daha fazla kullanım yapılamayacağı, işlemler muhasebe kurallarına uygun kaydedildiği sürece eşitliğin cari olduğu, muhasebe genellemesi totolojisidir. Genellemenin ışığı altında TCMB’nin açıklanan 2019-20 bilançolarında yer alan verilerden hareketle, rezerv kullanımının açıklanması yapılmaya çalışılmıştır.

Merkez Bankası bilanço yapısı, konuya giriş amacıyla kısaca yinelenmiştir. Merkez bankalarının varlık ve kaynakları -yükümlülükleri- analiz açısından iç - dış olarak sınıflandırılır. Uluslararası standartta altın mevcudu, YP banknotlar, yabancı bankalardan alacaklar, menkul kıymetler, krediler dış varlıkları oluşturur. Dış varlıkların iki ana kalemi altın mevcudu ve bankalardan alacaklardır. Merkez bankaları, devleti ve bankacılık kesimini finanse ettiğinden, DİBS (devlet iç borçlanma senedi), para politikası işlemlerden alacaklar (APİ ve bankalararası para piyasasından alacaklar) iç varlıkların ana kalemleridir. MB’lerin iskonto (reeskont) kredisi yoluyla bankacılık kesimini fonlamaları önemini yitirmekte, MB’ler, APİ, bankalardan DİBS alarak ve ağırlıklı olarak ters -reverse- repo yaparak (geri satmak vaadi ile) DİBS (menkul kıymet alarak) bankacılık sistemini fonlamakta, ekonominin likiditesini ayarlamaktadırlar. TCMB, ihracat - döviz kazandırıcı işlemler reeskont kredisi verdiğinden, bilançosunda reeskont kredileri görece yüksektir.

Ulusal para birimi tam konvertibl olmayan, dış borcu yüksek, süreğen cari işlemler açığı veren ülkelerin MB’lerinin varlıklarının önemli bölümünü dış varlıklar oluşturur. Buna karşı, ulusal para birimi rezerv para niteliğinde olan ülkelerin MB’lerinin varlıklarının hemen tümüne yakın bölümü iç varlıklardan oluşur.

***

Merkez bankalarının yükümlülüklerinin iki ana kaynağı, dolanıma çıkardıkları banknotlar ile bankalar mevduatıdır. Bankacılık sisteminin MB’deki mevduatı, zorunlu karşılık (Z/K) ve serbest tevdiattan oluşur. Analiz açısından, YP yükümlülükler de iç ve dış olarak ayrıma tabi tutulur. Gelişmekte olan ülkelerin TCMB dahil MB’lerinin yükümlülükleri, YP cinsinden iken, gelişmiş ülkelerin yükümlülükleri esas itibarıyla kendi ulusal para cinsindendir. TCMB’nin YP yükümlülüğü, esas itibarıyla bankalara karşı, iç yükümlülük niteliğindedir. TCMB, para politikası aracı olarak ağırlıkla Z/K kullanmakta; bankalar, döviz tevdiat hesapları ve kullandıkları YP krediler karşılığı TCMB’ye döviz olarak karşılık yatırmaktadırlar. TCMB, bankaların YP yükümlülüklerine görece daha yüksek Z/K oranı uyguladığı gibi rezerv opsiyon mekanizmasıyla (ROM) yoluyla bankalara TP mevduatı Z/K’nin bir bölümünü de altın ve döviz olarak yatırma seçeneği tanımaktadır. Bu nedenle TCMB’nin dış varlığının önemli bölümü bankalara olan yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır. Bilançoda görülen altın mevcudunun büyük bölümü de bankaların Z/K olarak yatırdıkları altından oluşmaktadır. TCMB’nin brüt rezervinin çok önemli bölümü, bankalara olan YP yükümlülüğünden kaynaklandığından, brüt rezerv tutarının, en az, bankalara olan YP yükümlülüğünden fazla olması gerekir.

Açıklanan bilanço verilerine göre TCMB’nin 2019 yılı sonunda varlıklarının yüzde 95.5 YP, yüzde 4.5’i TP cinsinden iken; 2020 yılı sonunda YP varlıkların payı yüzde 67.5’e gerilerken, TL varlıkların payı yüzde 32.5’e yükselmiş, YP varlıkların bir bölümü TP varlığa dönüşmüştür. 2019-20 döneminde bankanın toplam yükümlülüğü içinde TP yükümlülüklerinin payı sırasıyla yüzde 45.4 - 43.2; YP yükümlülüklerinin payı da yüzde 54.6 - 56.8 olarak belirgin değişiklik göstermemiştir. TCMB’nin YP varlıkları azalırken, YP yükümlülüklerinin sınırlı da olsa artışı, bankanın rezerv yitirdiğini göstermektedir. 2019 yılı sonunda YP Varlık / YP Yükümlülük oranı yüzde 175 iken 2020 yılı sonunda oranın yüzde 122’ye gerilemesi de rezerv kaybını göstermektedir.

***

2020 yılında TCMB’nin iç varlık artışı, bankalardan doğrudan DİBS alımı ile bankalarla yapılan ters repo işleminden kaynaklanmıştır. Bu dönemde doğrudan DİBS alımı 19 milyar TL’den 89 milyar TL’ye, bankalara ters repo işlemiyle verilen krediler de 14 milyar TL’den 290 milyar TL’ye yükselirken, yabancı bankalardan YP alacaklar, kur artışına karşın 443 milyar TL’den 344 milyar TL’ye gerilemiştir. Açıklanan veriler TCMB’nin bankalara döviz sattığını, döviz satışının parasal daralmaya yol açmaması için sterilizasyon yaparak bankalardan doğrudan ve ters repo işlemiyle DİBS alarak bankacılık kesimini fonladığını göstermektedir. Dış varlıkların bir bölümü böylece TP menkul kıymetlere dönüşmüştür. Bu değişim büyük ölçüde bütçe açığından, TCMB’nin yasal olarak birinci elden, doğrudan DİBS alamamasının, Hazine’nin bankalara sattığı DİBS’leri ikinci elden satın alarak döviz satışı ile fonlamasından kaynaklanmıştır. Bütçe açığının sonuçta TCMB’nin rezerv kaybıyla karşılanması ayrı bir risk oluşturmuştur.

TCMB’nin hangi bankalara, hangi kurdan ve yöntemle döviz sattığını, hangi bankaları ters repo işlemiyle kredilendirdiğini açıklaması, şeffaflık, hesap verme ve etik kurallara uyum gereğidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları