Barış için yapılanlar hep çok az, çok geç mi?

24 Aralık 2016 Cumartesi

Clinton’ın İsrail ve Filistin liderlerini iki yanına alarak imzalattırdığı barış sözleşmesinde olduğu gibi.. “Barış için yapılanlar, atılan adımlar hep çok az ve çok geç mi kalacak?..” Sözünü ettiğimiz sözleşmenin hemen ardından İstanbul’da yapılan değerlendirme toplantısına katılan İsrail Barış Örgütü Başkanı bilim insanı ile Filistin’in Ankara temsilcisinin dostane el sıkışarak bizlerle paylaştıkları bu değerlendirmeyi, gündemde yeri geldikçe paylaştığımı dikkatli Cumhuriyet okurları anımsamış olabilirler.. Barışı en içtenlikli, halkları adına gönülden isteyen iki barış savunucusu sözcünün, hayıflanarak paylaştıkları olumsuzlukların, yapılamayanların kaçınılmaz toplumsal sonuçları ile barış sadece İsrail ve Filistinliler için hâlâ çok uzaklarda değil..
Günümüzde Ortadoğu bataklığı, kaosu en yaşamsal, İslam dünyası, yoksul güney halkları için ağırlıklı geçerli olan iç savaşlar, parçalanmaların odağında, terör örgütlerinin artık güçlü parasal, silahlı güç desteğinde, kuralsız düzenin kuralsız savaşlarında kullanılmaları belirleyici.. Yakın günlerde birbirinden daha ağır katlanılmaz vahşet vuruşları ile Türkiye’yi kuşatma altına almış terör örgütlerinin, var oluşlarının gerekçelendirilmelerinde, kimlik, amaç, aidiyetlerinde en küçük bir bağdan söz edilemeyecekken, terör uzmanlarının değerlendirmelerinde hem eylem, hem de güdülenme, parasal silahlı destek görme, kullanılma gerekçelendirilmelerinde illiyet bağı kurulabiliyor olması çok anlamlı, ürkütücü değil mi?

***

Rus Büyükelçisi’ni en acımasız, profesyonel yöntemle öldürebilen Ankara çevik kuvvette görevli suikastçının aidiyetinin FETÖ terör örgütünden çıkması sanki siyasal erkimize sorumluluk babında rahat nefes aldıracak. Ne de olsa FETÖ’cülerin yarım kalan darbe girişiminin uzantısı bir suikast, haklı olarak yakındığımız ABD-NATO-AB odaklı siyasi erklerin son yıllarda Türkiye’ye dönük, geçerli dostane olmayan yaklaşımlarının bir uzantısı sonucuna varılacak. Mantık illiyet bağları içinde Türkiye’nin darbeden sıyrılmanın ötesinde parçalanmama çabalarına, güncel gelişmeleri ile Suriye’de Rusya ve İran ile zorunlu üretilmiş işbirliğine sağlam gerekçe olacak.
İç siyasette bal gibi sivil diktatörlük içerikli, başkanlık yerine cumhurbaşkanlığı adı ile taçlandırılan referandum girişiminde kullanılacak.. Çok ağır, çarpıcı bir hesaplaşma gündemi olması gereken 15. yılına girilen güçlü iktidar, Liderlik erki ile yapılmış çok ağır, ülkemiz için geleceğe dönük bedelleri de çok yüksek siyasal suç, rejim değişikliği, kaos üreten atakların tümünde birden seçmenle hesaplaşılmasından sıyrılabilecek..

***

Suikastçının FETÖ’cü terör örgütlenmesi ile kesin ilişkilendirilebilmesi. ABD’nin bölge siyasetinde ipleri elinden kaçırmasının bir karşılığı, NATO’nun, BM’nin, AB’nin sorumluluklarından kaçmalarının, sorumluluklarından sıyrılmaları aracı olarak işe yarayabilir. Türkiye’nin kendine dönük birbirlerine hem amaç, hem ideolojik kimlikte zıt terör örgütlerinin, nerede ise ortak zamanla, eylemler halkaları içinde saldırılarının da, “taşeronluk” boyutunda aynı ellerle kullanıldıklarının işareti de sayılabilir.
ABD’nin ılımlı İslam projesinde stratejik ortaklık konumunda AKP’nin kuruluş efsanesi, FETÖ ittifakı sorumluluklarıyla hesaplaşma da gündem dışına çıkarılabilir. Esad nasıl Esed tekrar Esad oldu sorgulaması da önemsiz, pazarlanabilir. Dünyayı kurtarmada başrol üstlenmiş havalarında Türkiye’yi Ortadoğu bataklığında çekmiş olma sorumluluğunun hesabının verilmesi unutturulabilir. Daha neler neler, 15 yılına giren tek başına güçlü, aslında sivil diktatoryal yönetim gücü ile yaratılmış olumsuzluklar, zikzaklar, Türkiye’nin çekildiği karanlık tablonun, yaşamsal yeni sorunlar yumağının, tartışma gündemi yapılamayacağı tezi, tekmili birden ele geçirilmiş medyatik güdüleme sayesinde seçmene dayatılabilir.. Türkiye terör sarmalında, paramparça olmamasında tek çözüm Suriye-Şam kıskacında insani rol üstlenme, dünyanın en mağdur edilmiş ülkesi olma.. rolleri siyasette dayatılınca, El Bab’da 16 şehit asker verilmesinin sorgulaması ağızlara alınabilir mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları