Demokrasi Var mı Yok mu?

14 Mart 2013 Perşembe

Başbakan Erdoğan grip rahatsızlığı nedeniyle evinde dinlenirken bir yanıyla da medyadan uzak durmak, İmralı-Kandil hattı arasındaki gelişmeleri tepki vermeden izlemek istediği değerlendirmesi yapılıyor. PKK’lilerin elindeki kamu görevlilerinin serbest bırakılması başta, çözüm sürecinin işletilmesine ilişkin bu gelişmelere bakarak yeni görüşlerini açıklamak istediği belirtiliyor. Bir yandan da AKP’nin görevli bakan ve milletvekilleri yeni anayasa çalışmalarına ilişkin gelişmeleri öne çıkaran son açıklamalarıyla, “Çözüm süreci istenilen gibi yürürse, anayasa çalışmalarında Meclis’te istenen sonuçlar, istenen tarihler içinde alınamazsa, İktidarları - çözüm süreci cephesinin tarafları ile varılan uzlaşmalar çerçevesinde, yeni anayasanın Meclis’ten geçirilmesi yolunun deneneceği vurgulanıyor...”
Yeni anayasa çalışmalarında sonuca ulaşılması için muhalefet partilerine tanınan sürenin dolmakta olduğu, kendilerinin başkanlık sistemi üzerinden hazırladıkları paketle anayasa değişikliğinin gündeme sokulacağı uyarısı yapılıyor. İktidarlarının kamuoyuna ulaşmasından çok rahatsızlık duydukları
Apo’nun görüş notlarının içeriğinde yer alan bilgiler ışığında, BDP’den başkanlık sistemine gelecek destek karşılığı, yürürlükteki anayasanın değiştirilemez hükümlerinde de İktidarlarının onayladıkları pazarlıkta uzlaşılabilecek ölçeklerde değişikliklerin yapılacağı izlenimi güç kazanıyor... Türkiye’nin yeri, demokrasi algılaması nereye oturuyor? Bu sürecin sonunda demokrasimiz nereye doğru gidecek? Var mı yok mu olacak?..
Yakın günlerin gelişmeleri içinde, Yeditepe Üniversitesi’nde düzenlenen bir etkinlikte, Yargıtay Onursal Başkanı
Sabih Kanadoğlu’nun tam da bu sorulara yanıt arayan bir sunumunun özetini sizlerle paylaşmanın hem güncel hem de çok yararlı, ufuk açıcı olacağını düşünüyorum...
“Gücün tek elde toplandığı bir süreçten geçiyoruz. Yürütmenin başı, yasamayı bütünü ile ele geçirmişse zaten güçler ayrılığı ilkesi işlemiyordur. Demokrasi yoktur.
Yasama, yürütme, yargı işleyişlerinin sonuçları ile Türkiye’nin yeri demokrasi algılaması dışında bir yerde ise demokrasi ile idare edliyoruz deme cesaretini bulamazsınız...

\n

***

\n

“Türkiye’nin gündeminde bir de yeni anayasa yapma sorunu vardır. Darbe anayasasından kurtulma gerekçesi, demokratik düzen içinde yapılamayacak bir yeni anayasa yapmaya kalkışma hakkını vermez... Yeni anayasa yapma ya da anayasa değişiklikleri yapma kuralları hukuk içinde belirlenmiştir. Meclis’in çoğunluk iradesi ile ancak yürürlükteki anayasanının değiştirilebilir maddeleri üzerinden, belirlenmiş kurallar içinde değişiklikler söz konusudur.
A’dan Z’ye yeni anayasa için neden istediğinizi ortaya koymak zorundasınız. Bu yetkilerle donanmış Kurucu Meclis iradesi gündeme girecektir... Uzlaşma komisyonları meşru organ değildir. Bu komisyonlarda anayasanın bütünün ortadan kaldırılmasına izin verilemez. Uzlaşma komisyonları ancak anayasaların değiştirilmesine izin verilen maddeleri üzerinden değişiklikler için uzlaşabilirler. Anayasaya sadık kalacağına yemin etmiş, devleti dört yıl için yönetme görevi ile seçilmiş milletvekillerinden oluşan meclisler, bu devleti yönetme yetkileri ile anayasanın vermediği bir yetkiyi kullanamazlar. Bölünmez bütünlük, laiklik, sosyal devlet gibi değiştirilemez ilkeler üzerinden değişiklikler için demokratik düzenler içinde tek yol, bu değişikliklerin neden istendiğinin önceden açıklanmasıdır. Ancak bu açıklamalar sonrasında yapılan seçimlerle oluşacak kurucu meclislerin iradesinde sivil, demokratik anayasa değişikliği yetkisi söz konusudur.
Anayasanın dokunulamaz hükümleri dışında yapılabilecek anayasa değişikliklerinde de, demokrasinin var mı yok mu edildiği sorularına yanıt aramak zorunluluğu vardır. Başkanlık sistemine demokratik düzenler içinde tek örnek ABD’de demokratik kriterler, çok sert yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığı ile korunmuştur. Bizde fiilen bugün
Obama’nın on katı yetkiler başbakanda vardır. Bunun üstüne başkanlık sistemi adı altında öngörülen yetkilerle ortaya çıkacak olsa olsa katı bir dikta sistemidir. Türk milletinin aklı ile alay edilmektedir.
Başkanlık sistemi yanında öngörülen yargı bütünlüğü reddedilecek bir düşünce değildir. Bağımsız, tarafsız bir yargı varsa elbet. Oysa yargı bağımsız değildir. Güvenilmeyen bir yargıyı daha da güvenilmez kılacak düzenlemelerle nereye varılacaktır? Başkanlık ne isterse geçere dönüşmüş bir yargı düzeninde demokrasiden söz edilemez.
Demokrasilerde demokrasiyi yok etme özgürlüğü yoktur. Meclis çoğunluğu ile hiçbir partiye bu yetki verilemez. Yüce Divan’lık suçlara girer. Anayasa değişikliği başka, yeni bir anayasa yapmaya kalkışmak başkadır. Çoğunluk iktidarı hukuk devleti düzeninin tüm kurallarına uymak zorundadır. Tüm yargı
kararlarına uyma zorunluluğu vardır...”
Başkanlık sistemi, yeni anayasa değişikliği için kamuoyu oluşturulması talimatı ile görevlendirilmiş iktidarlarının tüm yetkili, sorumlu yönetim kadrolarına duyurulur...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları