Uzayan zirvenin iyimser havası çabuk mu söndü?

02 Kasım 2021 Salı

Amerika, Biden adına verilmesi gecikmiş, süresi çok kısa tutulmuş zirveden, başından olumlu bir şeyler çıkamayacağı algısı yaratılmıştı. Görüşmenin, ilan edilmiş süresinin çok üzerinde gerçekleşmesi, uluslararası işleyiş nedeni ile başlangıçta çok iyimser değerlendirmelere kapı açtı. Ancak hemen arkasından iki lider tarafından vurgulanmış öncelikler üzerinden Amerikan tarafından gelen ya da bilinçli sızdırılan, öncelikler, beklentiler, içerik açıklamaları ile bağlantılı değerlendirmelerle hemen kötümserliğe dönüşmese de iyimser hava çabuk söndü.

Üzerinden bir gün bile geçmeden, “Türkiye’den tam vazgeçilmesinin söz konusu olamayacağının vurgusu dışında, istenilen konularda istenilen çerçeveler içinde hizaya getirilmesinin hedeflendiğinden öte adımlar atılmasının gündemde olmadığı” algısı pekiştirilir oldu. Erdoğan liderliğinin başarısı üzerinden ısrarcı olan değerlendirmeciler için bile önümüzde çok zorlu, uzun tartışmalar sürecinin yaşanacağı vurgusu öne çıktı.

Olumlu sonuçlar için Türkiye’nin çok daha ilkeli, ısrarcı değerlerle direnmesi zorunluluğunun altını çizen, Batı ittifakı içinde kalınması için çok ciddi çabalar verilmesi gerektiğini savunan stratejistler ise Türkiye adına atılabilecek adımlar ile sonuna kadar direnilmesi gereken sınırlar üzerinde görüş ve önerilerini tazelemeyi seçtiler. Odakta Amerikan cephesinden Türkiye için kırmızı çizgi olan uyuşmazlık konularının gündem dışı bırakılmalarının sıralanması yer alıyordu...

Amerika’nın emperyal dünya içindeki etkinlik gücünü, kozlarını kulanarak, kendisinin gerçeğinde dünya ölçeğinde en acımasız demokrasi, insan hakları ihlalleri suçlarının hesabını verme gereğini duymaması bir yana. Sonuçta daha kârlı çıkma, daha da çok silah satma, düzenin devamı adına asla vazgeçmediği, çifte standartlı uluslararası siyasetindeki duruşunda, Türkiye’ye dönük gündemlerinin, dayatmalarının da kolay kolay değişmezliği duruşu, ilk açıklamaların satır araları ile de ortaya konuluyordu.

***

Bana sorarsanız Erdal İnönü’nün ölümünün 14. yıl anmasından esinlenerek Zafer Temoçin arkadaşımızın çizdiği karikatür bizim için çok daha değerli, öğretici. Erdal İnönü’nün kimliği, demokratik duruşu, siyasete dönük yaklaşımlarıyla çok daha fazlasıyla tanıklık etme şansını yakalamış bir gazeteci olarak, fizik biliminin duayeni İnönü’nün, üstün mizah yeteneği ile de yapıp söyledikleri ile oluşturduğu rol model çok değerli, asla hafife alınmamalı, olabildiğince de anılarla, kitaplarla ülkemizde kitlelere ulaştırılmalı görüşüm giderek pekişiyor..

İnönü’nün fizik bilimi ustalığı, zekâsı ile mizah yeteneğinin bileşkesinden gerçekten de Türkiye ve Kıbrıs üzerinden çıkarımımız eşittir demokrasi olmalı. İnönü’nün siyasette örgüt tabanına tanıdığı özgürlüklerin içinde, belediyeler üzerinden yaşanan sorunlara ilişkin içtenlikli, dostça dertleşmesini hiç unutabilmiş değilim; “Parti içi örgütlenmede, belediyelerde örgüt tabanımıza sınırsız özgürlük verebilirsek, dengelerin oluşabileceğini ummuştum. Uzun yıllar siyaset dışına itilmiş, yaşamlarında zorlanmış tabandaki kadroların, dönemin değerler erozyonunda verebilecekleri tepkileri atlamışım..” ince serzenişini kamuoyuna yansıtmadan, siyasetten kendi kendine çekilmeyi seçen, tarihe yazılacak, kazılacak ilk değerli örneği vermişti.

İnönü, günümüzün liderler zirvesi üzerinden seçmemiz gereken duruşun dersini veriyor; “Yıllardır çözülemeyen fizik probleminin Türkiye ve Kıbrıs için, kendimiz için demokrasi istemenin ötesinde bir çözümü olamayacağının” altını çok kalın çizgilerle çiziyordu.

Yeri gelmişken arkadaşımız İpek Özbey’in söyleşisindeki başlığı ile yürekliliğini ortaya koyan siyaset bilimcimiz Prof. Ersin Kalaycıoğlu’na da sevgi, saygı ile bir selam çakabilir miyiz? Çözüm arayışları “beş maddede sultanizmin sayılan maddeleri üzerinden çıkarılabilir mi?”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları