Zafer Arapkirli

İyi diyelim, iyi olsun

01 Ocak 2021 Cuma

Sanal âlemde ve yüz yüze sohbetlerde son bir iki aydır neredeyse hepimiz aynı cümleyi tekrarlayıp duruyoruz:

“Yılbaşı gelse de kurtulsak şu Allah’ın cezası 2020 yılından...”

Hani şu, iki testi şarabın birinden bir yudum aldıktan sonra, daha ötekini tatmadan “Bence kesin öteki iyidir. Bundan kötü olamaz” diyen Bektaşi’nin mantığı ile 2021’i adeta kutsar olduk.

Aslında, insanoğlunun başı dertten hiç kurtulmadı ki. Kimi zaman salgın kimi zaman savaş kimi zaman açlık ve yoksulluk ve sömürü, kimi zaman doğal afetler ama her daim emperyalist işgaller ve baskıcı-sömürgen rejimler, çağlar boyunca hiç nefes aldırmadı bu gezegenin, “insan” denen çilekeş canlı türüne.

Bence bu yılın Covid-19 pandemisi, belki de 1918’deki küresel İspanyol Gribi pandemisinden bu yana (aradaki bölgesel salgınları saymazsak) insanoğlunu en çok etkileyen tarihi bir olaydır. Biraz da “Ulaştığımız bu teknolojik ve sınai gelişmişlik düzeyine rağmen, neredeyse parmaklarımızı bir şıklatınca her şeyi yapabilmeye kadir olmamıza rağmen, olağanüstü bir sermaye ve servet birikimine rağmen, bir maskeye yani 15’e 25 cm. boyutunda bir bez parçasına muhtaç olmanın ezikliği”dir bu dayanılmaz ruh hali.

Canımızdan bezdik dünyanın 6 kıtasında. Yaşam biçimimiz radikal değişimlere uğradı. Diğer bütün sorunlarımızın üzerine çıkıverdi geçen şubat ayından beri, tüm gezegende. Normal üretim döngülerimizi, normal rutin yaşam döngülerimizi terk etmek, sevdiklerimize bile sarılamamaktan dolayı derin bir depresyon içindeyiz.

Mesela bu satırların yazarı (severim bu hiç eskimeyen yazar klişesini) tam 386 (üç yüz seksen altı) gündür gözünün bebeğinden değerli biricik evladını görememenin dayanılmaz ağırlığı altında ezim ezim ezilmekte.

Ama yine de umutlarımızı yitirmemek gerektiğinin bilincinde olarak, bu sabahtan itibaren yeni bir döneme yelken açıyor olmanın ruh haline bürünmek istiyorum.

Bu gelen yılın, en başta insanların en temel hakları olan adil bir dünya özlemini gerçekleştirebileceği bir dönemin başlangıcı olmasını diliyorum. Ezilenlerin, sömürülenlerin, buna layık olmadıkları ve her türlü kan emici sömürgenin, her türlü zalim diktatörün boyunduruğundan kurtulabileceğinin bilincine bir an önce varabildiği bir sürecin başlangıcı olduğunu kavramasını arzuluyorum.

Sağlık, eğitim, adalet, temiz ve yaşanabilir bir çevre gibi temel gereksinimlerin, insanların hayatında bir “ayrıntı” değil hava gibi, su gibi, ekmek gibi vazgeçilmez birer gereksinim olduğunu anlayıp bunların “satılmadığı, başkalarının iradesi ile gıdım gıdım, adaletsiz ve keyfe göre dağıtılmadığı bir dünya” hakkı için mücadeleye artık başlamalarını temenni ediyorum.

Geçen bir yılda “fena halde farkına vardığımız üzere”, sağlıklı bir yaşam hakkının, tüm vatandaşlara kayıtsız koşulsuz, tercihsiz, mutlaka parasız sağlamanın devletlerin vazifesi olduğunun da artık tartışılmaması gerektiğini anlamaya başlayalım diyorum.

Ülkeleri yönetmek üzere seçtiğimiz kadroların, örneğin Sağlık Bakanı’nın hastane patronu olmadığı, Eğitim Bakanı’nın özel okul sahibi olmadığı, Turizm ve Kültür Bakanı’nın turizm tesisi patronu olmadığı, üst düzel siyasetçi ve bürokratlar hakkında milyarlarca, trilyonlarca, zitrilyonlarca ticari ve finansal “pislik iddiaları”nın bulunmadığı bir rejim diliyorum.

İnsanların birbirlerine düşman edilmediği, etnik, dini, mezhepsel, milli, cinsel tercihleri nedeni ile husumet beslemediği bir dünyanın yaratılmasını temenni ediyorum.

Son olarak, 2021’e bu temenni ve beklentilerle merhaba derken, başta “korona maskesi” olmak üzere “her türlü maskeleri fırlatıp attığımız” ve samimi bir kardeşlik havasının egemen olduğu bir dünya ile tüm Cumhuriyet okurlarına “1923 Cumhuriyeti idealinin ve meşalesinin yeniden ışıl ışıl parlayacağı” apaydınlık günler diliyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mektep... 29 Aralık 2021
Yandaşlık zor zenaat 24 Aralık 2021

Günün Köşe Yazıları