Depremden 4 gün, 5 gün sonra bile enkaz altından sağ çıkarılanlar olduğuna göre... Aklı kıt olan insan bile şu soruları sormaktan geri kalmıyor: 

- “Askeri vesayeti yok ediyoruz, ya bunlar darbe yaparsa” diye diye, birkaç saniye içinde kışladan çıkıp afet bölgesine ulaşan TSK’ye bağlı EMASYA‘yı (Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma) yok etmeselerdi acaba daha kaç bin hayat kurtulurdu? (1999 Marmara depreminde gözlerimle gördüm yarattıkları mucizeyi.) 

- GATA’yı (Gülhane Askeri TIp Akademisi’ni) yok ettiler. Askeri hastane, askeri doktor, özel hemşirelerden oluşan harpte ya da doğal afette derhal müdahale edebilen, özel eğitim alan kurumu, uzmanları, elemanları dağıttılar. Ya dağıtılmasaydı bugüne dek ve bundan sonra kim bilir daha kaç hayat kurtarılır ve onarılırdı? 

- Kızılay’ın ekrana yansıyan takkeli şalvarlı elemanlarını gördükçe, nerede 20 yıl öncesinim Kızılay’ı diye sormaktan kendimi alamıyorum. Nerede o eğitimli insanlar? 

- Daha önce mucizeler yaratan Nasuh Mahruki’nin önderliğindeki AKUT’u devre dışı bırakmak için AFAD’ı kurdular. Oysa AFAD hem eleman, araç gereç hem de organizasyon açısından yetersiz. Derken milletin en güvendiği Haluk Levent’in AHBAP’ına saldırıya geçtiler. Muhalif belediyelerin yardımlarına kendi amblemlerini, etiketlerini, pankartlarını astılar. Gönüllü STK’ler engellendi. NEDEN? NEDEN? Yanıtı siz biliyorsunuz. Bana söyletmeyin.

- Enkaz altından yardım çığlıkları daha devam ederken muhalif iletişim kesilsin diye “Bant daratması” yapmak, twitter, internet kısıtlaması getirmek göz göre göre katliam değil midir? Bu hainlik nasıl açıklanabilir? 

- Sözüm ona tarafsız yayın yapan TRT’nin ancak AFAD gelince kurtarmaları göstermesi normal mi? Bu nasıl bir kendini bilmezliktir? 

- Böyle bir afette ilk 48 saat çok önemliydi. Tek adam “şahsım devleti”, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki dudağı arasına sıkışmış sistem 48 saatte iflas etti. Ya sonraki 48 saatler? Ya buna “kader planı” demesi?

 Sorular çok... Uzatmayayaım. Gerçek şu: 

Otoriter rejim... Tek adamdan onay, talimat, emir, icazet bekleme rejimi... Liyakatsizlik, dost akraba kayırma rejimi... Rant uğruna çıkar uğruna bilimi, ilimi yok sayıp cehaleti yayma ve yüceltme rejimi... Kindar ve dindar kuşaklar yetiştirme rejimi... Koltuğunu kaybetme korkusu... Adalete ve vicdana kulakları gözleri kapama rejimi... 

Deprem devam ediyor hâlâ. Ahlaksızlık, kötülük, hainlik ve katliam da... 

Hadi artık! Bir an önce seçim!